Dolar, avro neden arttı? Bir savaş mı var? Yoksa bizim yaşadıklarımız psikolojik mi? Domates 8 TL olmuş, konserve yapamadık ondan mı psikolojimiz bozuk? Yoksa psikolojimiz bozulduğundan mı domates bize pahalı geliyor!
Ekonomiye dair garip tartışmalar sürerken işçi kadınlar olup biteni yakından takip ediyor. ‘Reis’e itimat eden de, iktidarın ekonomi politikalarını eleştiren de aynı kaygı içinde; “Ya daha kötü olursa”, “Ya işten atılırsam”... Bu ve benzeri kaygılarla hayat devam ederken olup bitenleri ünlü bir tekstil firmasının deposunda çalışan kadın işçilerle konuştuk.
Depoda çalışan yaklaşık 5 bin işçinin yarıya yakını kadın. Hayata yeni başlayan, ilk iş deneyimini burada yaşayan genç kadınlar da var aralarında, boyu kadar çocukları olanlar da... Karı koca birlikte çalışan da var, küçük bebeği olan da...
Ve bütün dert iyi bir hayat yaşamak ve yaşatmak olunca, ekonomik gelişmeler kadınların en çok dikkatini çeken konuların başında geliyor. Bekar genç kadın işçiler, gelişmelere daha çok sosyal yaşamlarının kısıtlanması üzerinden ilgi gösteriyor. Telefon fiyatlarının artması, sinema biletlerinin pahalı olması... 20 yaşlarında bir kadın işçi “Eskisi gibi değil, her şey pahalı artık. El yakıyor resmen, sosyal yaşamımız zaten kısıtlıydı iyice kısıtlandı. Bir sinema bileti 17 TL olmuş gel de bir arkadaşınla sinemaya git. Bir de demişler ki bu psikolojik, tabii cebinde para olan olmayanın derdini anlamaz. Hani kraliçenin biri demiş ya, ekmek yoksa pasta yesinler diye, onun gibi bir şey bu da...” diyor.
Evlilik hazırlığı yapanların derdi ise masrafların altından nasıl kalkarız... Düğün salonu tutmaktansa sadece nikah yapma fikri daha da güçleniyor son zamanlarda.
Çeyrek altın olmuş 400 TL; hal böyle olunca eş dost akraba düğünlerinin davetiyesi gelince, bizim depo çalışanı kadınlar hemen hesap makinesine sarılıyor. “50 taksak ayıp mı olur acaba” sözleri havada uçuşsa da pek çare bulunamıyor.
E tabii bunların hepsi psikolojik değil ama, ekonominin psikolojiyi etkilediği bir gerçek.
PATRONA KRİZ MRİZ YOK!
Evli ve hele ki çocuk sahibi olan kadınlar için her şey daha da zor. “Ben kocamla birlikte burada çalışıyorum bu depoda. Tek amacımız çocuklarımızın eğitimi, sağlığı biraz daha iyi olsun, ihtiyaçları bir nebze olsun karşılansın...” diyor bir kadın işçi. Ama daha iyi bir eğitim, daha iyi bir sağlık beklentisi, döviz krizi yaşanınca, ücretleriyle birlikte erimiş. Başka bir kadın işçi durumu şöyle özetliyor; “Kriz mriz yok diyor Reis, ama biz dibine kadar yaşıyoruz krizi. 2018 yeni bir başlangıç olur dedik, her şey iyi olur dedik, şimdi sürekli kredi kartlarına yükleniyoruz. Eşimle birlikte aldığımız yetmiyor. Bir oğlumuz var, işyerinde kreş olmadığı için ona bir akrabamızın kızı bakıyor. Bakıcı parasını ödemekte bile zorlanıyoruz. Bakkala gitmeye korkar olduk, un alıp evde ekmek mi pişirsek diye düşünüyoruz. Ondan kıs bundan kıs şaşırdık kaldık... Nasıl kriz yok! Tabii bizim patrona da kriz yok, sürekli yeni mağazalar açıp duruyor...”İNSANDA PSİKOLOJİ Mİ KALIR?
Evli çiftlerin “iki kişi çalışır, her ay bir miktar da bir kenara atarız” diye yaptığı hesaplar genellikle tutmaz zaten, ama bu günlerde daha da şaşmış tüm hesaplar. İsyan noktasına gelmiş bir kadın işçiyi dinleyelim: “Eşim düzenli iş bulamıyor, bir çalışıyor bir boşta. Ben de çalışmasam çocuğun ihtiyacını karşılamak bir yana evin kirasını ödeyemeyiz. Kriz yok madem, müdür geldi toplantı yaptı, deniyor ki 1000 kişi çıkaracağız. Madem kriz yok o zaman niye her şeye zam yapılıyor? Madem öyle devlet elektriğe, suya niye zam yapıyor, ekmek niye zamlanıyor? Tamam başkana inanalım, kriz yok diyor, o zaman bu zamlar dursun! Bak şimdi korkuyoruz bizi işten atacaklar diye, o zaman desinler kimse işten atılmayacak diye. Zamları da geri alsınlar, biz de diyelim kriz yok. Herhalde kendilerine yok kriz, bizim için dememişlerdir o lafı. Psikolojik diyor da bakan, ya insanlarda böyle yaşam olunca psikoloji mi kalır! Aldığın üç kuruşla bir yamayı kapıyorsun diğer taraf açılıyor, sonra işçinin psikolojisi niye bozuk, elbet bozuk olur! Önce bu hale getirip sonra da dalga geçiyorlar insanla...”O KADAR KÂR EDİYORLAR Kİ BUNLARA BİR ŞEY OLMAZ!
İşten atmalar en büyük kabus. Görüştüğümüz kadın işçilerden biri hükümeti işten atmaları engellemeye çağırıyor. “Bunlara bir şey olmaz! İsteseler işçi çıkarmazlar. Diyelim işler düşse bile o kadar kâr ediyorlar ki biz bir yıl depoda yatsak, sade maaş alsak bunlara bir şey olmaz! Hükümet bunu sağlamalı, işçi atılması olmamalı. Yoksa zaten geçinemiyoruz, bırak geçimi, aç kalırız...”Aslında depo işçileri bir mücadele birikimine sahip. Eski işçiler, işyerlerindeki haksızlıklara karşı zaman zaman birlik olup iş durdurduklarını hatırlatıyor. Son dönemde işçilerin birliği meselesi daha bir tartışılır durumda.
BİRLİK OLURSAN DOKUNAMIYORLAR
“İşten atılmalar olursa ne yapmalı?” sorusuna üç yıldır depoda çalışan bir kadın işçinin yanıtı şöyle oluyor: “Bizde zaman zaman işçi patlıyor, benim tanık olduğum böyle iki olay oldu, primleri vermediler birinde çalışmadı birçok bölüm. Bizim gördüğümüz bu, birlik olursan sana dokunamıyorlar. Ama hepimiz kurbanlık koyun gibi bizi atmalarını beklersek olmaz. Bazı arkadaşlar diyor ki işler yoğun, bunlar işçi çıkarmaz... Ama biz diyoruz ki atar atmaz, biz birliğimizi sağlayalım gerisini onlar düşünsün. Sonuçta başka taleplerimiz de var. Bu maaşlarla geçinemiyoruz, o zaman maaşlara zam yapılsın. Kreş istiyoruz. Bunları almak için de mücadele etmeliyiz. Sağdan soldan duyuyoruz mesela Makel işçileri bunu yapmış, ne mutlu onlara, biz de yapmalıyız. Hiç birlik olmadık değil, ama saman alevi gibi parlıyor sönüyoruz; sıkı sıkıya sarılmalıyız birbirimize.”
BİNLERCE İŞÇİ VAR, BİR TANE KREŞ YOK!
Depoda çalışan kadınların en önemli taleplerinden biri kreş. Birçok kadın çocuğunu bırakacak bir yeri olmadığı için işten çıktı ya da vardiyasının çocuğuna göre düzenlenmesini istediği için işten atıldı. Bakıcı tutmanın maliyeti neredeyse aldıkları ücrete denk gelen işçiler, binlerce kadının çalıştığı bu işyerinde kreş olmasını istiyor.
İlgili haberler
Mevzu bozuk psikoloji değil, bozuk çark
Kaybedecek sarayımız da yok, ejder suyumuz da. İster dış güç desinler, ister başka bir şey; Yoksullu...
Aynı sınıftan olmayan aynı gemide olamaz!
Ben açık bir kadınım, yan masamda çarşaflı bir kadın arkadaşım çalışıyor. Birlikte yiyor, birlikte i...
Önce kitap, şimdi rahip... Sahi bu kriz niye çıktı...
1600 TL ile geçinemiyoruz, yüzümüz hiç gülmüyor. Bir arkadaşımız, “Asgari ücretlinin geçinebileceği...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.