Hayatta öyle anlar vardır ya, hani noktayı koyduğunuz, “Artık yeter”, “Bitti” diye, “Bundan ötesi yok” diye kalın bir çizgi çektiğiniz... İtiraz etmez, “Hayır” demezseniz kendinizden vazgeçmiş olacağınızı bütün varlığınızla hissettiğiniz anlar...
Hissedip de yine de demediyseniz ömrünüz boyunca pişmanlıkla andığınız, dediyseniz ise güçlendiğinizi, yüreğinizin ferahladığını hissettiğiniz anlar. Karar verilmiş, önünüze çıkan her zorluk göğüslenecektir artık. Kadınlar iyi bilir böylesi anları. Hepimizin hayatında vardır bu anlardan.
Dergimiz bu anların tanıklığını yapıyor nicedir. Kah bir fabrikada, bir evde, bir mahallede, kah geçmiş zamanlarda başka bir ülkede yaşanan o anların, heybelerine umudu katan kadınların hikayelerini taşıyor bize sayfalarımız. Sömürüye, şiddete, savaşa, bilgisizliğe, tacize, eşitsizliğe, adaletsizliğe, açlığa, yoksunluğa, baskıya, sindirilmeye bir an bile daha katlanamayacağını hissedip de bir ‘hayır’ ile başlayarak hayatlarını değiştiren, hayatı değiştiren kadınlar.
Bu yazılardan bir derleme yapıp filemize koyduk sizin için. Bakmak isterseniz şuraya tıklayın.
İşte memleketçe böylesi bir anla karşı karşıyayız. Ya hayır diyeceğiz güçlendiğimizi hissedip hayatımızı değiştirmek için yarına kararlılıkla yürüyeceğiz... Ya da dememenin pişmanlığını ömrümüz boyunca beraberimizde taşıyacağız. İşte 16 Nisan böylesi bir an! Tüm ülke için, ama en çok da biz kadınlar için.
BİR KEREDEN ÇOK ŞEY OLUR!
Tek adam rejimi gelmezse “terör artar, kaos çıkar, istikrar bozulur” diyorlar. Sanki iktidarları altında onca yıldır bunları yaşamamışız gibi.Aslında çok da tanıdık bu tehditler. Şiddete uğradığımızda sığındığımız resmi makamlar bize ne diyor? Evine dön, alttan al daha da sinirlenmesin, boşanmaya kalkarsan yarın seni öldürmeye kalkar, yuvan dağılır vs. O makamlar önlem almadığı, etkili hiçbir yaptırım uygulamadığı için de genelde ne olur? Hayır demedikçe, yuvadan başka her şeye benzeyen o evde şiddet de kaos da hiç bitmez! Kadınlar ölmeye devam eder, çocuklar istismara uğrayıp dururken ‘bir kereden bir şey olmaz’ denir, küçük kızların koca adamlarla evlendirilmesine ‘adetler böyle’ diye göz yumulur.
İstikrar diye diye 15 yıldır iktidarda kalan AKP hükümetleri hayatlarımıza getirdiği yegâne istikrar istikrarsızlık oldu. Sadece çalışma hayatımızda olan bitenlere bakmamız yeter. Özelleştirmeler hızlandırıldı, her yer taşeronlaştırıldı, iş güvencemizi kaybettik. Kadın istihdamını güçlendiriyoruz diye müjdeler verildikçe biz kuralsız, esnek, yarı zamanlı çalışmaya, özel istihdam bürolarına, sefalet ücretlerine, kiralık işçiliğe mahkûm edildik. Ekmeğimiz küçüldükçe küçülürken, işsizlik tehdidi her an ensemizde. Ne istikrar ama!
Tehditlerin kâr getirmediği, insanca yaşayabileceğimiz bir hayata doğru adım atmak için bir ‘hayır’ gerek.
SINIRSIZ YETKİ SINIRLARIMIZI ZORLAR
Anayasa değişikliğinin millet için, bizim için, büyük ve güçlü Türkiye için yapılmak istendiği söylenip duruluyor. İyi de o zaman maddelerin neden biri bile bizim haklarımızla, sorunlarımızla ilgili değil de tüm yetkilerin, tüm kararların tek bir adamın elinde toplanmasıyla ilgili? Neden hayatımızı, tüm geleceğimizi bir adamın iki dudağından çıkacak kararlara, çıkaracağı kararnamelere teslim etmemiz isteniyor? Üstelik sorgulanamayacak ve yargılanamayacak, yani hesap vermeyecek bir tek insana.Millete, kadınlara, erkeklere tanınmak istenen tek hak, her şeye karar verme yetkisine sahip o bir adamı ve onun iradesi dışına çıkma şansına sahip olmayan bir mecliste oturacak vekilleri seçmek! ‘Milli irade’ diye dillerine doladıkları bu.
“Büyük ve güçlü Türkiye”ye delil; ne halkın ekonomik refahında bir gelişme, ne yükselişe geçen, nitelikli bir eğitim sistemi, ne gençliğe güvenli bir gelecek, ne de kadınların toplumsal hayatın her alanında eşit koşullarda yer alabilmesi, ne de demokratik haklarda, örgütlenme ve ifade özgürlüğünde artış... Delil gösterilen tek şey yol, köprü, havaalanı. Peşin peşin borçlandırıldığımız, geçsek de geçmesek de cebimizi yakan yollar, köprüler...
Her şey milletimiz için, milletimiz karşısında boynumuz kıldan ince deyip de bu kadar sınırsız yetki istemek, millet adına savaş ilan etmek dahil her türlü kararı alma kudretini elinde bulundurmayı istemek ancak ikiyüzlülükle açıklanabilir.
Bu kadar yetkiye geçit vermemek için bir hayır gerek.
KADINLARIN ‘HAYIR’I DEĞİŞTİRİR
‘Hayır desek ne değişecek ki?’ diye soranlar olabilir. Kadınlar kendi hayatlarından bilir, “buraya kadar” denen o kalın çizgi çekilmedikçe değişim de hiçbir zaman gelmez. O hayır çizgisini çekmeli ki değiştirmek için yürek bir ferahlasın, güçlensin. Güçlensin ki hayatı değiştirmek için kollar sıvansın. Birlikte değiştirmek için başkalarıyla kol kola girilsin. Eşit, özgür, insanca bir yaşam için mücadelede, çıkan her zorluk göğüslenecektir artık.Değiştirmek için sen de heybene bir ‘hayır’la bir umut koy.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.