
Seriyi devam ettirmek üzere plan yaparken Ayazağa'daki kadınların hayatlarının aslında birbiriyle ne kadar fazla kesiştiğini fark ettim. Geçimini sağlamak için pazarda ikinci el kıyafet satan kadınlar, onların tezgahına gelen kadınlar, ıhlamur toplayan kadınların komşuları pazarcı olan kadınlar... Bugün bizim yolumuz da ıhlamur kokulu sokaklardan ıhlamur toplayıp komşularıyla ayıklayan Ayşe ve kedileriyle kesişiyor. Daha önce de iki kedisi olduğundan bahseden Ayşe ikisinin de hayatını kaybettiğini anlatıyor: "İkisi de evladım gibiydi. Biri koronadan diğeri de kemiklerinde problem olduğundan vefat etti. Tedavi masrafları çok pahalıydı. Çok üzülmüştüm vefat ettiklerinde.”
Bir yandan sohbet ederken bir yanan da Ayşe yer bamyasını turşuluk ve yemeklik olarak ayırmış, yemek yapacağı bamyaları kesiyordu. Kışın salatalara eklemek için domates kurutacağını da ekledi. Kendisine gün içinde neler yaptığını soruyoruz: "İşe gidip geliyorum. Temizliğiydi, bulaşığıydı, yemeğiydi derken akşam oluyor. Dini derslere gidiyorum, eşime öğrettiklerimi anlatıyorum. Bugün de pazara gittim bamya aldım dediğim gibi. İyi olanlarını turşu yapacağım, küçük olanları yemek yapacağım. Domatesleri de kurutmak için aldım, kışın salatalara koyunca güzel oluyor. Almaya kalksan çok pahalı 300-400 lira kilosu. Şimdi ucuzken kendim kurutayım dedim. Kışa hazırlık yaparım böyle her yıl, konservedir, turşudur, kurtulacak sebzelerdir ki kışın rahat edelim.”
Ayşe, 25 yıldır Ayazağa Mahallesi’nde yaşıyor. 2000 yılında evlendiğinde Kastamonu’dan İstanbul’a taşınmışlar: “Geldiğimde 28 yaşındaydım. Geldiğimde Ayazağa hep çamur içindeydi. Ayazağa Şişli'ye bağlıyken yani Sarıgül döneminde biraz daha düzeldi. Mesire alanı yapıldı biz de hep çıkıp kahvaltı yapardık, piknik yapardık. Şimdi Sarıyer'e bağlandık bağlanalı yine hizmet yok, bir şey yok. Çöplerden geçilmiyor. Önceden parktaki ağaçlar da sulanırdı şimdi bu sıcakta o da yok, zaten her yer yanıyor görüyoruz yani. Bir de diktiler o büyük binaları buralara, trafikten geçilmiyor her yer çok kalabalık."
Ayşe Coca Cola’nın deposunda çalışıyor. Önceden de 10 yıl merdiven temizliği yapmış ama bu işi bırakmış: "Merdiven temizliğinde para çok az oluyordu ayrıca sigortan da yok. On sene temizledim bak o merdivenleri bir gün bile sigortam yok. Şu anki işimde sigortam düzenli olarak ödendiğinden bu işe girdim. İlerde emekli olmak istiyorum. Bir de anneme ve eşimin ailesine de bakmak istedim. Evde yaşlılar varken hasta olduklarında vesaire merdiven temizliği ile hepsi bir arada gitmiyor."
Ihlamur ayıklarken tanıştığımız Ayşe, önceden komşusu olan kadınlarla ıhlamur toplamayı birlikte yaptıklarını ama artık bu birlikteliklerinin azaldığını anlatıyor: “Biz o ıhlamur toplama işini her sene yapıyoruz. Ama diğer işlerde çok fazla birlikte olamıyoruz. Komşulara haber veriyorum toplamak istediğimde, isteyen geliyor eşim ağaçtan bizim için kesiyor biz de ayıklıyoruz. Örtümüzde duran Ihlamurları ayıkladıktan sonra pay ediyoruz, kışın da içiyoruz. Bunun dışında da yine kadınlarla erişte kesme, yufka açma gibi işleri birlikte yapıyorduk ama şimdi hepimiz çalıştığımız ve kendi hayat gayelerimize daldığımız için eskisi gibi bunun için bir araya gelemiyoruz. Bir de tabii taşınan eden olunca eski şeyleri yapacak birkaç komşu kaldı."
Ayşe’nin pazara gittiği saatlerde ben de pazardaydım. Ve Ayazağa’nın pazarcı kadınlarıyla sohbet etme fırsatı yakalamıştım. Ayşe farkında olmadan hayatımızın kesiştiğini fark etmemi sağladı. Anneannemle merdiven temizliğinde arkadaş olduğundan, şimdi hasta olduğunu öğrendiğinde ziyaretine bir türlü vakit ayıramamasına üzüldüğünden, kendi geçinebilse de mahallede birilerinden bir şey isteyen yaşlı kadının durumuna kızanları anlamadığından, pazarcı Necla’yı "Aaa evet pazarda kıyafet satar o" demesinden anladım. Bu kesişme aslında emek ve ıhlamur kokan sokaklarda buluşuyor Ayazağa'da. Şimdi sizlere ıhlamur kokulu sokakları anlatmaya çalıştım.
Bir sonraki yazımızda da emek kokan sokakları Pazarcı Necla ile konuşacağız.
Babaannemin gözünden Ayazağa: Toprakla uğraşılan, ördeklerin solucanla beslendiği, odunların sırtlandığı bir mahalleden rezidanslar gölgesine uzanan bir yaşam hikâyesi. Ayazağa’dan kadın portreleri-1 | Babaannemin Ayazağa’sı yazısını okumak için TIKLAYIN
Fotoğraflar: Amine Doğan/Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Ayazağa’dan kadın portreleri-1 | Babaannemin Ayaza...
Babaannemin gözünden Ayazağa: Toprakla uğraşılan, ördeklerin solucanla beslendiği, odunların sırtlan...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.