‘Çocuklarımı düşünmeyeni ben de düşünmem’
Ankara Onkoloji Hastanesinde çalışan kadın işçilerin gündemi asgari ücret. Hükümete öfkeli olan işçilerden Filiz, ‘Çocuklarımı düşünmeyeni ben de düşünmem’ diyor.

2020 yılı için belirlenen 2 bin 324 lira, 70 kuruşluk asgari ücret, birçok işyerinde olduğu gibi Onkoloji Hastanesi’nde çalışan işçilerin de gündemindeydi. Kendi aralarında devamlı bu konuda tartıştıklarını belirten işçilerden kimi “Bunalımdayım” diyor, kimi “Bunlar bizimle alay ediyor” diyor. Ama açık olan bir şey var, o da hükümete tepkinin arttığı.

KAŞIKLA VERDİĞİNİ VERGİYLE ALACAK
Hükümete oy veren bir işçiyle tartıştığını anlatan Fatma, “Bu parayla geçinemiyorum ama demek ki daha fazla veremiyor. O yaptıysa vardır bir bildiği” diyenlerin sinirlerini bozduğunu, “Yine olsa yine oyumu veririm” diyenleri gördükçe umudunu yitirdiğini söylüyor Fatma.

Emel “Kendi maaşları 80 bin lira. Kendilerine gelince sorun yok ama bize acımıyorlar. 2 bin 324 lirayı kendilerine verelim 15 gün bile geçinemezler” derken, başka bir işçi araya giriyor; “Ne 15 günü? Maaşı aldıktan iki gün sonra kira, faturalar, market derken bitmiş oluyor zaten!”

Son yerel seçimleri hatırlatan Emel, “Kazanamadığı için kendine oy vereni de vermeyeni de cezalandırıyor. Kaşıkla verip, vergileri kullanıp kepçeyle alacak” diye konuşuyor. Emel’in bu cümlesi üzerine hastanenin yemekhanesinde diyetisyen olarak çalışan Birsen, “Cezalandırırsa cezalandırsın. O zaman geldiği gibi gider. Şu ana kadar hep AKP’ye oy verdim fakat bundan sonra günahımı bile vermem” diyor.

İŞ VERMİYOR, PARA VERMİYOR...
Birsen, Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu, genç bir kadın. Ataması yapılmadığı için yaşadığı şehirden kalkıp Ankara’ya gelmiş ve taşeron işçi olarak hastanenin yemekhanesinde işe girmiş. Maaşı yetmediği için ev tutamadığını, çalışan kadınları da kabul eden bir öğrenci yurdunda kaldığını anlatıyor: “Maaşımın yarısını yurda, yarısını yola veriyorum. Bu sene toplam 66 diyetisyen atanmış. Bu sayı çok yetersiz. Bana para vermiyor, iş vermiyor. Bekar olduğum halde geçinemiyorum. Herhangi bir sosyal aktiviteye katılamıyorum, sinemaya ve tiyatroya gidemiyorum, kendimi geliştiremiyorum. Zaten kendimizi geliştirmemizi istemiyorlar. Çalışalım, iş bitince eve gidip uyuyalım, yarın tekrar işe gelelim istiyorlar.”

Gülseren de sohbetimize dahil oluyor ve artan faturalara dikkat çekiyor: “Doğal gazı zaten en düşükte yakıyoruz. Elektrik faturası desen 100 liradan aşağı gelmiyor. Buna rağmen yapılan zam 300 lira.”

‘BU KENDİLERİNE ELBET KAYBETTİRECEK’
Filiz de mutfak masraflarından şikayetçi: “Markete girmeye korkuyoruz. Tek çeşit peyniri bile zor alıyoruz. Bir ay peynir alıyorsak diğer ay zeytini alıyoruz” diyerek, beddua ediyor.

İki yıl öncesine kadar AKP’ye oy verdiğini belirterek, “Artık vermem” diyen Filiz, kızgınlıkla devam ediyor: “Bize kadro bile vermediler, hiçbir hastanenin yemekhane çalışanlarına kadro yok. Bunun yanında üç kuruşluk zamla geçinmemizi bekliyorlar. Bu kendilerine elbet kaybettirecek. Tek maaşla iki çocuk okutanlar var. Benim çocuklarımı düşünmeyeni ben de düşünmem.”

Filiz’in “Bunalımdayım” diye tarif ettiği ruh haline benziyor, konuştuğumuz bütün işçilerin ruh hali; yüzlerinden kaygı, endişe, moral bozukluğu okunuyor. Tüm bunlara rağmen, birbirlerine destek olarak ve yan yana durarak bu günleri aşabileceklerini söylüyorlar. Gülseren, yan masada yemek yiyen erkek işçilere sesleniyor; “Asgari ücrete yapılan zamla ilgili ne düşünüyorsunuz?” Erkek işçilerden “Bunlara oy verenlere sor!” sesi yükseliyor. Hep birlikte gülümsüyoruz...

İlgili haberler
‘Bize daha fazla jest yapmasınlar’

‘Önceden 50 lirayla pazara giderdim, 15 lira artardı. Şimdi gidiyorum 70-80 lira tutuyor. Onların en...

Kaşığın ucuyla bize, kepçeye kendilerine...

Bizim gibi evine bakan insanları sefalete sürükleyen devlet vekilleri, bizim aldığımız maaşla kaç gü...

Vay be ne jest ama!

Kadın işçiler asgari ücrete yapılan zamma şaşkın değil. ‘Jest yapacağız’ diyen Cumhurbaşkanına da, ‘...