Pandemi döneminde birçok kadınla uzaktan uzağa yaklaşık bir buçuk senedir çokça etkinlik yapmıştık. Birbirimizden uzakta da olsak bu süreçte dayanışma hissini yaşadık ve hiç tanımadığımız kadınlar kız kardeşimiz oldu. Bu sene yan yana gelmenin verdiği heyecan çok fazlaydı. Birçok kişiden “İyi ki varsınız” cümlesini duyduk.
Bu yıl da yaşadıklarımız hiç kolay değildi. Üzerimizde kurulan baskılar okul başladığı günden başlamıştı ve aklımız almıyordu çünkü “barınamıyorduk”. Bazılarımız aylarca ev bulamadı, bazılarımıza KYK yurdu çıkmadı, bazılarımız ise TÜRGEV yurtlarına mecbur bırakıldık. Kadın olduğumuz için üzerimizde kurulan baskılar pandemi öncesi aynen bıraktığımız gibiydi.
Akademide yaşadığımız baskılar ve türlü şiddetler aynen devam ediyordu. Hiç tanımadığımız biri tarafından cani bir şekilde öldürülmek, takip edilmek, toplu taşımada üzerimize bıçakların sallanması, yaşam hakkımızın elimizden alınması, aile içinde yaşadığımız şiddet, erkek arkadaşımızın kurduğu baskı ve hep bunların bizde yarattığı “güvensizlik” en bariz konuştuğumuz şeydi bu sene yan yanayken.
Tüm bunları yaşarken, “Bir daha İstanbul Sözleşmesi diyenin ağızına biber süreriz” tehditleri, iyi hal indirimleri, işlevsiz yargı paketleri gündemimizden ve tartışma masalarımızdan eksik olmadı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nü geride bıraktık ama bu süreçte birçok şey biriktirdik.
Birlikte tiyatroya gitmekten tutalım da söyleşilere, kampüs sohbetlerinden film izlemeye birçok kez yan yana geldik. Şiddetin farklı boyutlarını ve türlerini tartışık.
Şiddetin türlerini tartışırken ama, en önemlisi “şiddetin kökeni neye dayanıyor”u konuşmak oldu.
ŞİDDETLE MÜCADELE, BİR GÜN DEĞİL HER GÜN!
Her tartışmamızda geçen örnekler daha açıklayıcı oluyordu. “Bu sene çalışmak zorunda kaldım. Önceden hiç çalışmak zorunda değildim ancak bu sene öyle olmadı. Ekonomik şartlar ve aile baskısı beni çalışmaya mecbur bırakıyor. Okul ve iş arasında mekik dokuyorum. Ama hâlâ ağabeyim benden daha değerli” veya “İş yerinde iki kadınız ve erkeklerle aynı şeyi yapıyoruz. Yeri geliyor onların taşıdığı kolilerin aynısını taşıyoruz. Aynı saatlerde çalışıyoruz ancak onlardan daha az ücret alıyoruz. Sorunca cevap ‘Onlar aile bakıyor’ oluyor. Ben de aile bakıyorum. Sadece kendi harçlığımız için çalıştığımız dönemler bitti” diye arkadaşlarımızın anlattıkları konuştuklarımızı örneklendiriyordu.
Kampüs en çok vakit geçirdiğimiz yer ancak kampüs sohbetlerinde gördük ki birçoğumuz şiddete ve tacize maruz kalmıştı ama birbirlerine bile söylememişti.
“Senin işin kolay sonunda evleneceksin kocan sana bakacak. Mezun olmasan da olur”, “Şantiye kadın yeri değil şirketlere başvuru yapın siz”, “Beyler dersi anladık mı?!”, “Çok güzelsin başörtüsüz fotoğrafın yok mu” gibi pek çok söyleme her gün maruz kalıyoruz.
Geçen seneden bu yana yürüttüğümüz tacizi önleme birimlerinin önemi ve okulda tacizi önleyecek mekanizmaların oluşmasının ne kadar hayati olduğunu tartıştık. Tacizi önleme biriminin işlevli kadroyla kurulması ve ayrıca kampüsteki herkesin bu birimden haberdar olması bu sene sonuna kadar yürüteceğimiz en önemli konu.
Bu sene yine öfkemiz çok kez yükseldi, çok kez üzüldük, çok kez moralimiz bozuldu ancak hep umudu birbirimizde bulduk. Yalnızken tüm yaşadıklarımızın çözülmeyeceğini biliyoruz. Bunun için hep beraber mücadelenin bir parçası olarak ilerlemenin kazanımlar getireceğine inanıyoruz. Sadece 25 Kasım değil her gün şiddetle mücadele için yan yana gelmek ve bu birlikteliği büyütmek için uğraş vermeliyiz.
Fotoğraflar: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Mahalledeki eylemde fısıltım sese dönüştü, ben dön...
Emine Bulut’un katledilişini protesto etmek için bir araya geldiğimiz mahalle eylemi dernek ile tanı...
‘Bir sonrakinde herkes bir arkadaşını getirsin’ di...
Korkuya, baskıya, yok sayılmaya karşı ancak yan yana gelirsek ‘iyi oluyoruz’. Bir kez daha hissettik...
‘Bu erkekleri de kadınlar yetiştiriyor. Kadın da s...
Yaygın şiddet sorununu konuşurken karşımıza en çok çıkan argümanlardan biri bu. Şimdi bunun üstüne h...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.