Eskiler yazın geldiğini “Karpuz kabuğu denize düştü” diyerek söylerlerdi. Şimdilerde karpuz 4 mevsim de olduğu için bu tanımlama unutuldu. Yazın geldiğini artık bunaltıcı sıcaklar başlayınca anlıyoruz. Temmuz ayına da girdik, evet yaz geldi ama yaklaşık 5 yıldır hiç tatil yapmayan ve denize gitmeyen bana düştü tatil yazısı yazmak. Madem tatile gidemiyorum az biraz derdimi anlatayım bari.
Hepimiz sosyal medyayı kullanıyoruz, yakın geçmişte herkes gittiği tatilden poz poz fotoğraflar paylaşır, arkadaşları fotoğrafları beğenir, altına yorumlar yazılırdı. “İyi tatiller, neredesin?” soruları sonrası yorumlar değişmeye başladı, “Yaa ben daha tatile gidemedim ama bari sen tatil yap” yorumlarının da yerini, biraz tatil ümidi olanlar için “Tatile gidenler terliğinin altına ismimi yazsın lütfen” ya da tatil yapacağına dair hiç ümidi olmayanlar için “Denizde donunuz düşer inşallah” almaya başladı. Tatiller bir dinlenme aracı olmaktan çıkıp lüks olunca, eş dost sosyal medyada tatlı tatlı atışırken bu işe bir el atalım dedik.
Aslında yazının başlığını “Asgari ücretliler nasıl tatil yapamaz” yapacaktım ama vazgeçtim. O zaman bu başlıkla yazım pek ilgi çekici olmazdı, zaten herkes neden tatil yapamadığını biliyor, üstüne üstlük ben de ukalalık yapıp tereciye tere satmış olacaktım. Biz en iyisi nasıl tatil yapacağımızı konuşalım.
Bizim memlekette malum yaz gelince tatile çıkanlar üçe ayrılırdı.
1- Tatil için köyüne gidenler.
2- Deniz evine ya da yayla evine gidenler.
3- Tatil beldesine gidip tatil yapanlar.
PLAJLAR HALKIN, O NEDENLE ÜCRETSİZ OLMALI
Herhangi bir köyümüz, yazlık evimiz veya yayla evimiz olmayınca biz 3. gruptakilere bir tatil beldesine gitmek kalıyor. Geçen gün kızlarla bir iki günlüğüne tatil planı yapalım dedik, başladık araştırmaya. Bir saat uzaklıktaki deniz kıyısı bir şehirde otel fiyatları oda+kahvaltı 2 bin 500 liradan başlıyor. Tek yıldızlı küçük bir otel bulduk, oturduk hesap kitap yapmaya. Kişi başı hesaplayalım dedik.
Ulaşım 500 lira, oda+kahvaltı konaklama 2 bin 500 lira, öğle yemeği 300 lira, akşam yemeği 300 lira, mutlaka su içeriz (uzmanların uyarısı üzerine en az 2 litre) 100 lira, eeee çay kahve de mi içmeyelim neticede tatildeyiz 500 lira çay, kahve toplam 4 bin 200 lira. 3 gün kalalım desek etti mi size 12 bin 600 lira. 17 bin lira asgari ücret alıp 3 günlüğüne bu parayı verirsek ayın geri kalan günleri ne yapacağız? Hadi öğle yemeğini çıkaralım dedik, hem ekonomik olsun hem tatilde kilo almayalım bari. Yine yaptı size 11 bin 700 lira. Yok anam yok, en iyisi otel işinden vazgeçelim.
O zaman pansiyon bakalım dedik. Günlük 4 bin lira 4 kişiye kadar izin var. İyi de biz 3 arkadaşız. Neyse yol, yiyecek içecek vs. derken yine kişi başı günlük 3 bin liraya geldi mi, 3 günlüğü 9 bin lira. 3 günlük tatil için maaşımızın yarısından fazlasını harcamak zorunda kalacağız. Bu seçeneği de eledik.
Sonra aklımıza süper bir fikir geldi Gülay’ın eşi DSİ’den emekli, kızzz bari sosyal tesislerde yer bulup gidelim dedik. Gülay “Yok anam yok. Orası satılmış, özelleşmiş artık gidemiyoruz, fiyatlar çok pahalanmış” dedi. Nuran, “Görümcem Orman Müdürlüğünde çalışıyor, dur ona sorayım” dedi, aradı. Konuşmanın bitmesini heyecanla bekliyoruz. Yok, onlar da aramış yer yok demişler. Zaten kontenjanla yer ayırıyorlarmış, onlar da daha şimdiye kadar yer bulup gidememişler.
Hepimizin morali biraz bozulmaya başlayıp, vaz mı geçsek acaba diye düşünmeye başlayınca amannnn günübirlik gidelim yaaaa dedik. İnat ettik şeytanın bacağını kıracağız, 5 yıldır tatil yüzü görmemişim en çok da ben zorluyorum olasılıkları ne yapsak, nasıl yapsak diye. Şimdi de günü birlik plajları araştırıyoruz. Yol ücreti 450 lira, şezlong 400 lira, duş 100 lira akşama kadar güneşin altında yeme içme derken o da günlük 2 bin lira tutuyor, ooofff! Gerçekten bunaldık ama. Plajlar, sahiller aslında kamu alanları ve halkın, o nedenle ücretsiz olmalı ama her yer kafelere, işletmelere kiralanmış. Fiyatlar cep yakıyor.
Kimseye belli etmemeye çalışıyorum ama içimden ben de tatilcilere küfür ediyorum. (Denizde donunuz düşer inşallah.) Şaka tabii gidenlere niye küfür edeyim, bu kadar parayı bulup gidenlere bravo demek lazım. Ben bize bu tatili yaptırmayanlara küfür ediyorum.
O zaman tatil zamanı insanlar üçe ayrılıyor.
1- Kredi çekip tatile gidenler.
2- Köyüne gidenler.
3- Çayını çekirdeğini alıp balkonda oturanlar.
Gülüyoruz, çünkü biz 3. sınıfta yer alıyoruz. Amannnn bee biz de leğende yıkanıp kendimizi denizde gibi hayal ederiz diyorum. Kızlar gülüyor, “Kızzz leğende niye yıkanıyorsun?” Niye olacak, su parası fazla gelmesin diyeeeeeee. Ahahahahhaa ne yapalım başladık makaraya sarmaya. Esengül “Tatile gitsek belki de köpekbalığı saldırısına uğrayacaktık, iyi ki gitmiyoruz” diyor. İşte bu tam anlamıyla züğürt tesellisi oldu, biz en iyisi balkonumuzda çay içip çekirdek çitleyelim. Hem daha yazın bitmesine çok var, belki bir mucize olur.
Fotoğraf: Pixabay- Canva Pro Kolaj
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.