Ezilenler, gömün ayrılıklarınızı!
Rosa Luxemburg’un mücadelesi, insanın insan gibi yaşaması, özgürlük ve barışın mücadelesidir. Eylemi, işçi sınıfını, kadınları, emekçileri zincirlerinden kurtaracak yeni bir dünya kurmanın eylemidir.

Burada Rosa Luxemburg gömülü Polonyalı bir yahudi kadın
Alman işçilerinin öncü savaşçısı
Alman sömürücülerinin emriyle öldürüldü.
Ezilenler, gömün ayrılıklarınızı!

Bertolt Brecht

Olağandışıydı. İşçi sınıfının mücadelesinin önünde yürüyen kadın neferlerden biriydi. Örgütlü mücadelenin keskin savunucusu, korkusuz, kavgacı bir komünistti. Ayrımcılığa uğrayan gruplara mensuptu: Kadındı, Yahudiydi ve engelliydi. Rosa Luxemburg, sınırlı sayıda kadının eğitim gördüğü bir dönemde, doktorası olan bir akademisyendi. Yaşamı zamanının dar, geleneksel fikirlerine rağmen, kendi belirlediği bir yaşam sürme iradesinden vazgeçmeyen dik başlı bir kadının yaşamıydı.
Rosa, keskin bir zekaya, iyi bir eğitime, geniş yığınlar karşısında onları etkileyecek hitap gücüne sahip, parlak bir gazeteci, parti okulu öğretmeni, doğa bilimci, tutkulu bir aşık ve inandığı değerleri tavizsiz ve güçlü bir şekilde savunan bir devrimciydi. Kapitalizmin sözünü sakınmayan eleştirmeniydi. Yazılarında sosyal demokraside reformizmle boğuştu, Savaş karşıtı ve antimilitaristti. Savaşa karşı tutumundan asla ödün vermedi, defalarca tutuklandı.

Çok genç yaşlarda, Polonya’da başlayan mücadelesi ölümüne dek sürecekti. Ülkesini terk etmek zorunda kaldığında önce İsviçre’ye giderek eğitimini tamamladı sonra da Almanya’ya geçti. 1898’de Berlin’e geldiğinde, Alman ve uluslararası işçi hareketini etkileyecek bir hayata adım attı. SPD’nin ikinci enternasyonalin kararlarının aksine savaşa destek vermesi, parti içindeki Marksistleri daha sıkı örgütlenmeye ve reformist parti önderliğine karşı harekete etmeye yöneltmişti. Rosa’nın yanı sıra Clara Zetkin, Karl Liebknecht ve Franz Mehring’in başını çektiği grup 1914 Ağustos’undan itibaren kendilerine “Enternasyonal Grup” adını vermişti. 1916’dan itibaren “Spartaküs Grubu” olarak örgütlenen grup 1917 yılında SPD’den ayrılan USPD’ye (Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi) katıldılar. İlerleyen süreçte kasım 1918’de USPD’den ayrılan grup önce “Spartakist Birliği” olarak örgütlendi, 31 Aralık 1918’de ise Almanya Komünist Partisi KPD’yi kurdu. Rosa tüm bu süreçte yukarıda adı geçen yoldaşlarıyla birlikte en önde yürüyordu.

KASIM DEVRİMİ KANLA BASTIRILDI

1914’te başlayan 1. Paylaşım Savaşı, halklar, işçi ve emekçiler açısından açlığa, yoksulluğa, barbarlığa karşı mücadelenin gelişmesini beraberinde getiriyordu. 4 yıl devam eden savaşın bilançosu ağırdı. Savaş sırasında SPD’nin açıktan ihanetini gören Alman işçileri devrim için ayaklanıyordu. 1917 Rus devrimi Almanya açısından da umut olmuştu.
Kiel’deki denizcilerin emperyalist savaşı sürdürmeyi ret etmesinin ardından olaylar birbiri ardına gelişti. Almanya’da Kasım Devrimi gerçekleşti. İktidarı ve egemen sınıfı devirme mücadelesine milyonlarca insanın katılımını sağlayan devrim kanla bastırıldı. Breslau Cezaevinden çıkan Rosa, 10 Kasım akşamı Berlin’e geldi. Hasta olmasına rağmen büyük bir şevkle Kızıl Bayrak redaksiyonunu üstlendi. 18 Kasım 1918’de Clara Zetkin’e yazdığı mektupta heyecanını aktarıyordu. “Sevgili arkadaşım, çarçabuk iki satır: Trenden indiğimden beri evime tek adım atmadım. Bütün zamanım ‘Kızıl Bayrak’la geçiyor. Çıkacak mı, çıkmayacak mı? Sabah erkenden gece geç vakte kadar bütün mücadele bu. Nihayet çıktı... Makaleni heyecanla bekliyorum …“
Berlin devrimcilerin elindeydi ama devrimciler örgütlü değildi. Başlangıçta ayaklanmaları yönetecek ve sosyalizme ilerletecek bir komünist parti yoktu. 31 Aralık 1918’de kurulan KPD ise çok yeniydi, mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt verme açısından eksiklikleri vardı.  
Devrimcilerin gelişmelere hâkim olamaması SPD’nin işine yaradı. Ocak başında Berlin çevresindeki devrimci ayaklanmayı bastırmak için harekete geçildi. Berlin’in büyük bir kısmı işgal edilerek çok sayıda devrimci öldürüldü. Rosa 11 Ocak’ta Clara Zetkin’e yazdığı mektupta gelişmeleri şöyle anlatıyordu: “…Burada Berlin’de iki haftada bir yaşadığımız son derece sarsıcı politik krizler, sistematik eğitim ve öğretim çalışmalarını önemli ölçüde engelliyor, ama aynı zamanda da kitleler için büyük bir okul haline geliyor. Sonuçta tarihi yol aldığı biçimde görmek gerekir. Şu anda Berlin’de çatışmalar sürüyor, birçok genç arkadaşımız şehit düştü…”

VARDIM, VARIM, VAR OLACAĞIM!

Gelişmeler üzerine Rosa ve yoldaşı Liebknecht saklanmak zorunda kaldılar ama Berlin’den ayrılmayı reddettiler. 15 Ocak’ta tutuklandılar, işkence gördüler ve katledildiler.  Rosa’nın 14 Ocak 1919’da Kızıl Bayrak’ta yazdığı makalenin son cümleleri şöyle:
“Yönetim başarısız oldu. Ama yönetim kitlelerden ve kitlelerin içerisinden yeniden yaratılabilir, yaratılmalıdır. Belirleyici olan kitlelerdir, onlar, devrimin son zaferinin üzerine kurulacağı kayadırlar. Kitleler zirvedeydi, bu ‘yenilgiyi’, uluslararası sosyalizmin gururu ve gücü olan tarihsel yenilgiler zincirinin bir parçası haline getirdiler. Ve bu nedenle bu ‘yenilgiden’ geleceğin zaferleri yeşerecektir. ‘Berlin’de düzen hakimmiş!’ Sizi gidi kör hafiyeler! ‘Düzeniniz’ kum üzerine kurulu. Devrim yarın ‘yeniden takırdayarak zirveye çıkacak’ ve sizleri ürkütücü trombon sesiyle ‘ben vardım, varım ve var olacağım!’ diyecek.”
Katledilmelerinin ardından basında “Liebknecht kaçarken vuruldu, Luxemburg öfkeli bir kalabalık tarafından linç edildi” şeklinde yalan haberler çıktı. Rosa’nın cesedi aylar sonra tanınmayacak halde bulundu ve 13 Haziran 1919’da şimdiki adıyla Sosyalistler Mezarlığına, Liebknecht’in yanına defnedildi. Cenaze töreni on binlerce işçinin katıldığı büyük bir mitinge dönüştü. 1919 ilkbaharı ve yazında Almanya’da korkunç bir iç savaş sürdü, binlerce işçi öldürüldü.

Rosa’nın yaşamı, dönemin o fırtınalı, heyecanlı, mücadeleci, tarihsel ortamı içinde işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine adanmış bir yaşamdır. Dönemin tartışmalarına yazdığı onlarca makale, kitap ile yanıt vermeye çalışmış, kapitalizmi yıkmak için mücadelenin her türünü ve dahi ölümü göğüslemekten kaçınmamıştır. Zaman zaman teorik konularda görüşlerini eleştiren Lenin, Rosa’yı “O bir kartaldı ve öyle kalacak” diye tanımlamıştı. Mücadelesi, insanın insan gibi yaşaması, özgürlük ve barışın mücadelesidir. Eylemi, işçi sınıfını, kadınları, emekçileri zincirlerinden kurtaracak yeni bir dünyayı kurmanın eylemidir.

Kaynaklar:
Geschichte der deutschenArbeiterbewegung -DietzVerlagBand 1-2
https://www.digitales-deutsches-frauenarchiv.de/akteurinnen/rosa-luxemburg
Rosa Luxemburg – einLebenfürdiesozialistischeIdee, Maxi Besold- RLS
Spartakistler ne istiyor?, Siyasi yazılar. Belge Yayınları 1979

Fotoğraf: Rosa Luxemburg/WikimediaCommons

İlgili haberler
GÜNÜN PORTRESİ: Rosa Luxemburg

Rosa'nın kişisel öyküsü, içinde yaşadığı tarihsel ortamın ürünüdür ve bu tarihsel öyküyle sarmal hal...

Clara Zetkin’in düşündürdükleri

Genç bir kadın işçi ilk defa Clara Zetkin okudu. Sorularını ve yanıtlarını paylaştı: Susmayacak sömü...

Rosa Luxemburg: Vardım, varım, var olacağım!

Savaşın ve devrimin içinde kanatlanmış bir “kartal”dı. Azgın savaş tamtamcıları karşısında barış müc...