Emekçi halkın kadınları;
Kocalarınız nerede?
Oğullarınız nerede?
Son sekiz aydır cephedeler. İşlerinden ve evlerinden koparıldırlar. Ailelerinin umudu ve desteği olan delikanlılar, hayatlarının baharındaki genç erkekler, saçına kır düşmüş olan erkekler, evlerin temel direkleri, hepsi askeri üniformalar içinde siperlerdeki otlara karışmışken, işçilerin alın teriyle üretilen her şeyi yok etme emri aldılar.
Şimdiden milyonlarcası toplu mezarlıklarda yatıyor. Yüz binlercesi yaralı bedenleri, parçalanmış organları, kör olmuş gözleri, mahvolmuş beyinleriyle, bilinçlerini kaybetmiş olarak, bitkinlikten yürekleri kararmış halde askeri hastanelerde yatıyor ve salgın hastalıklarla kırılıyorlar.
Yıkılmış köy ve kasabalar, yıkılmış köprüler, harap olmuş ormanlar, mahvedilmiş tarlalar, askerlerin yaptıklarının sonuçları.
Proleter kadınlar- Birileri size oğullarınızın ve kocalarınızın, güçsüz kadınlarını ve çocuklarını, evlerinizi ve ocaklarınızı korumak için savaştığını söylüyor.
Peki gerçek ne?
Güçsüz olan kadınların omuzlarına şimdi çifte yük biniyor. Bahsettikleri korunmanın bedeli yeni zorluklara ve acılara göğüs germek zorunda kalmak. Çocuklarınız aç ve soğukta. Birileri başınızın üstündeki çatıyı çekip almakla tehdit ediyor. Kalpleriniz boş ve soğuk.
Size yukarıdakilerle aşağıdakilerin kız kardeşliğinin ve erkek kardeşliğinin asaletinden, zenginler ile yoksullar arasındaki ihtilafa ara vermekten bahsediliyor. Tabii, ihtilafa ara vermek, girişimcinin ücretlerinizi düşürmesi, tüccarın ve vicdansız spekülatörün fiyatları arttırması, ev sahiplerinin sizi sokağa atmakla tehdit etmesi anlamına geliyor. Devlet yoksulluğu öne sürüyor, burjuva sosyal yardım yetkilileri ise sizi tutumluluğa zorlamak için acı ilaç reçeteleri hazırlıyor.
Sizi böylesine korkunç acılara sürükleyen bu savaşın amacı ne?
Birileri anavatanın refahı ve korunması diyor. Peki, anavatanın dirliği ne gerektiriyor?
Milyonlarca insanın dirliği anlamına gelmiyor mu? Cansız cesetlere dönüşen, sakat, öksüz kalan, işsiz dilenciler haline gelen o milyonlar değil mi?
Vatanın dirliğini tehlikeye atanlar kimler? Askeri üniformalarını giyip sınırın öte tarafında duran adamlar aynı sizin erkekleriniz gibi bu savaşı istemiyor, peki, neden kardeşlerini öldürmek zorunda olsunlar ki? Hayır! Anavatan yığınların alın terinden haksız karlarını çekip alanlar, egemenliklerini baskıyla inşa edenler tarafından tehlikeye atılıyor.
Bu savaştan kim kazanç sağlıyor?
Her ulusun küçük bir azınlığı.
Top, tüfek, zırhlı araç ve torpido gemisi imalatçıları, tersane sahipleri, askeri malzeme tedarikçileri. Kendi kar amaçları için halklar arasında nefreti körükleyerek savaşın çıkmasına katkıda bulunuyorlar. Bu savaş genel olarak tüm kapitalistlerin çıkarınadır. Biriken ve kullanmalarına izin verilmeyen malları yaratan mülksüz ve sömürülen yığınların emeği değil mi? Onlar bu malları alamayacak kadar yoksullar! Emekçilerin alın teri bu malları yaratıyor ve yine emekçilerin kanı bu malların elden çıkarılacağı yeni yabancı pazarları yaratıyor. Kapitalistlerin doğal kaynaklarını yağmalayacağı ve ucuz emek gücünü sömüreceği sömürgeler fethedilmek zorunda.
Bu savaşın hedefi anavatanın savunması değil, genişletilmesi. Kapitalist sistem böyle istiyor, çünkü insanın insan tarafından sömürülmesi ve ezilmesi olmaksızın varlığını sürdüremez.
İşçilerin bu savaştan hiçbir kazancı yok ve değer verdikleri her şeyi kaybetmek üzereler.
İşçi Eşleri ve İşçi Kadınlar, Savaşan ülkelerdeki erkekler susturuldu. Savaş bilinçlerini bulandırdı, umutlarını felç etti ve tüm var oluşlarını çirkinleştirdi.
Ancak siz kadınlar sınırlarda çarpışan sevdiklerinizin yokluğunun ötesinde, sefaletler ve acılarla yüz yüzesiniz. Barış taleplerinizi dillendirmek ve savaşı protesto etmek için ne bekliyorsunuz?
Sizi tutan ne?
Bugüne kadar sevdikleriniz için sabrettiniz. Şimdi oğullarınız ve kocalarınız için harekete geçmelisiniz.
Bu kadar cinayet yeter!
Bu çağrı milyonlarca kadının ağzından yükseliyor. Yankısını bu cinayetlere karşı harekete geçen tüm halkların siperlerdeki oğullarının bilinçlerinde bulacaktır.
Halkın Emekçi Kadınları bu zor günlerde Almanya, İngiltere, Fransa ve Rusya'dan sosyalist kadınlar bir araya geldiler. Yaşadığınız zorluklar ve acılar kalplerini harekete geçirdi. Kendinizin ve sevdiklerinizin iyiliği için barış mücadelesinde çalışmanızı istiyorlar. Zihinlerinin savaş alanlarının ötesine geçmesi gibi sizler de tüm ülkelerden kadınlar bir araya gelmeli ve Barış diye haykırmalısınız. Barış!
Dünya en büyük seferberliği sizden bekliyor. Acı ve zorluk içinde doğurduğunuz oğullarınız, zorlu mücadelelerinizdeki hayat arkadaşlarınız, sizden koparıp alındı. Tüm bu fedakarlıkların yanında her şey önemsiz ve değersiz kalıyor.
Tüm insanlık size, savaşan devletlerin kadınlarına bakıyor. Kaderinize kahraman olmak ve kefareti ödeyenler olmak yazıldı!
Birleşin ve harekete geçin!
Kocalarınızın ve oğullarınızın henüz güçlü bir sesle söyleyemediklerini milyonlar haline gelerek söyleyin:
Tüm ülkelerin işçileri ve halkları kardeştir. Sadece bu halkların birleşen mücadelesi ölümleri durdurabilir.
Sadece sosyalizm insanlığın barış içindeki geleceğini yaratabilir.
Kahrolsun insanlığın, mülk sahibi sınıfların zenginliği ve iktidarı uğruna katledilmesine olanak sağlayan kapitalizm!
Kahrolsun savaş! Sosyalizm için ileri!
Kaynak: *Clara Zetkin, Seçme Yazılar, der. Philip S. Foner, Nota Bene Yayınları
İlgili haberler
Clara Zetkin: ‘Hayatın olduğu yerde savaşmak istiy...
Yaşamını emekçi kadınların kurtuluşu, işçi kadınların sınıf mücadelesine katılması için çalışarak ge...
SAVAŞTAN GÜÇLENEREK ÇIKAN PERVİN BAUZİ: Savaşa, a...
Savaştan, ezilmişlikten, şiddetten kaçarak kendini var eden, güçlenmiş bir kadın Pervin Bauzi. Hatır...
GÜNÜN RAKAMI: 2018’de 12 bin çocuk savaşlar nedeni...
BM raporuna göre, 2018’de savaş ve çatışmalardan etkilenen çocukların sayısı arttı. 12 bin çocuk sil...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.