Adına meslek hastalığı denmeyen, ama aslında yaptığı iş nedeniyle hastalanan metal işçisi kadınlardan dinleyin yaşadıklarını.
Yaz döneminde çalışan anne olmak... Nasıl gelelim bu sorunun cevabına…
Okulların açılması gereken şu günlerde bizler ‘Nasıl olacak bu iş?’ diye düşünürken, devletin aslında bu işe ne zaman ne de bütçe ayırmak istemediğini açıklamaları ile gözümüze sokuyorlar.
Çalıştığımız arkadaşlarımızla toplanıp taleplerimizi ilettiğimizde müdür bize dönüp ‘Ben belediye değilim’ dedi. Biz de sendikalaşmaya karar verdik.
Babaannesi 1 aylık Ömer’i getirdiğinde Ömer 10 saattir açtı. Ne Ömer’in ailesi ne diğer yoksul Suriyeliler bu savaşın suçlusu. Eğer suçlu arayacaksak bu insanlara bu hayatı reva görenlerde aramalıyız.
Suriyeli mülteciler bizim sınıf kardeşlerimizdir. Onları hor görmek, aşağılamak, onlarla ayrışmak yerine dil, din, ırk gözetmeksizin tüm kardeşlerimizle mücadeleyi yükseltmemiz gerekmektedir.
Dünyanın pek çok ülkesinde kadınlar savaşa karşı, ağır çalışma koşullarına, eşitsizliğe karşı ses çıkartıyor.
Çocukları istismar edilen B.K. ‘Şimdi buradan kendini yalnız, çaresiz hisseden korkan, pes etmek üzere olan tüm annelere, tüm kadınlara sesleniyorum.’
Dergimizin Eylül sayısında hazırladığımız dosyada kadınların miras hakkına yapılan saldırıları inceledik.
Bir solukta okuyacağınız Böğürtlen Kışı kitabında oğlunu kaybeden Vera’nın hikayesinin izini süreceksiniz.
Ne dersek diyelim… Toplumsal hayata ufacık bir ucundan katılmak bile, bırakın herkese sağlanan bir hak olmayı, bir lütuf değilse, ancak kadınların kendi olağanüstü çabasıyla gerçekleşebiliyor.
‘Kadın işçilerin her türlü şiddete hayır derken iş yerinde yanı başındakine gelince gerekçeler aramasının bir anlamı var. Çünkü bu duruma karşı çıkarlarsa bir şey yapmak zorunda kalacaklar'
‘Her gün sosyal destek başvurusu yapan ailelere gelir tespiti yapmak için ev ziyaretleri gerçekleştiriyorum. Karşılaştığım manzaralar, denk geldiğim hikayeler içler acısı.’
Depreme her an her yerde yakalanma ihtimalini aklından hiç çıkaramayan Kocaelili bir kadın, kıyafetlerini tamamen çıkarmadan duş alıyor 24 yıldır.
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği 25 Kasım vesilesiyle serbest kürsü etkinliği yaptı, şiddeti konuştu. Kadınların ağızlarından dökülen ortak şey ise güvenli yaşamak istedikleri oldu.
10 Ekim'de yitirdiğimiz Mesut Mak’ın eşi Evrim Mak’tan mektubumuz var: ‘Biliyorduk ki adalet arayışımız yalnızca bizim değil, gelecek nesillerin de davasıdır.’
Neydi bu ayrımcılık kendi çalışma ortamımız içerisinde? Takım liderlerinizden cinsel taciz görmekti her şeyden önce. Mesajlar almaktı. İşiniz riske girmesin diye kibar kibar reddetmeye çalışmaktı.
Kendi kendime soruyorum: ‘Dernek olmasaydı, haklarımızı bilmeseydik bu kadın için, daha birçok kadın için ne yapabilirdim?’ Düşünüyorum da belki sokak ortasında ikimiz de çaresizce ağlardık.
Didim’de Eğitim Sen’in TİS sürecinde yetkili sendika olmasında büyük emeği olan üç kadın yöneticiyle sohbetimiz, sendikal mücadelenin işyerlerinden başlayarak yüz yüze verilmesinin önemini gösteriyor.
‘Devlet destekli nafaka’ söyleminin ardına sığınıyor hükümet ‘adil çözüm’ için. Şimdi, esas soru şu; bu destek kime? Senelerce eve hapsedilmiş, çalışmasına müsaade edilmemiş Berivan’a mı?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















