İsviçre’de hemşirelerin talepleri için bir halk oylamasını nasıl örgütledik?
İsviçre Hemşireler Derneğinden Pierre-André Wagner, hemşirelerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için sürdürdükleri halk oylamasını ve kazanımlarını Ekmek ve Gül’e değerlendirdi.

Öncelikle, “güçlü hemşirelik bakımı için” halk girişiminin aslında başlangıçta sadece bir blöf olduğunu söylememiz gerekiyor! Federal Parlamentoda hemşirelik mesleğinin yükseltilmesi için verilen 15 yıllık mücadelenin ardından ufukta bir yenilgi belirmeye başlamıştı. O zaman, bu enkazdan kaçınmak için son bir girişim olarak, ASI, parlamentoyu devre dışı bırakmak ve federal anayasada bir değişikliği halka sunmak gibi son çare siyasi aracını, yani halk oylaması girişimini, ele geçirmekle tehdit etti.

2016 baharında Meclisin taleplerimizi dikkate almama ve geçersiz kılma kararının ardından artık tehdidimizi gerçekleştirmek zorundaydık ve Ocak 2017’de imza toplamaya başladık. Bir girişimin başarılı olması için en fazla 18 ayda en az 100 bin imza toplaması gerekirken, biz kasım 2017’de, sadece 10 ayda, nüfusun muazzam desteğiyle yaklaşık 120 bin imzaya ulaştık.

Hükümet ve Parlamento içinde meydana gelen iniş çıkışları ve tartışmaları anlatayım, ki her ikisi de inisiyatifle ilgili olarak kendilerini konumlandırdıkları noktayla pek de şaşırtmadı:

“Dolaylı bir karşı proje”yle bizim projemize karşı çıktılar (anayasal düzeyde olmadığı, ancak bir yasa şeklini aldığı için “dolaylı” olarak adlandırılır). Bu “dolaylı karşı proje,” girişimimizin taleplerinden sadece birini sahiplenmekle yetiniyordu: yani, daha fazla hemşire yetiştirmek. Bu tipik bir politik taktiktir; aynı yöndeymiş gibi gösterilen fakat aslında bir girişimin taleplerini daraltan farklı bir proje öne sürerek o girişimi “aşırı” gösterme ya da konfederasyonun görev alanına girmeyen taleplerde bulunduğunu iddia etme taktiğidir. Bu yüzden, argümanımızın ana eksenlerinden biri şöyle oldu: çok sayıda hemşireyi meslekten erken ayrılmaya iten çalışma koşulları hakkında çözüm üretmeden, daha fazla hemşire yetiştirmenin bir anlamı olamaz. - Tıpkı, bir bisiklet lastiğindeki deliğe bir çözüm bulmadan hava pompalama gibi.

HEMŞİRELER 150 YEREL KOMİTEYLE HALKA ULAŞTI

Kampanya çok geniş çaplı bir operasyondu ve dört profesyonel kurumun danışmanlığını ve desteğini aldık. Ön anketler, farklı seçmen gruplarının (kadın/erkek, şehir/kır vb.) hangi argümanlara nasıl tepki verdiğini bize gösterdi, bu da en umut verici mesajları seçmemize ve argümanımızı etkinleştirmemizi sağladı. Ayrıca bize “çekişmeli seçim bölgeleri”nin (ne lehde ne aleyhde net bir çoğunluğun ortaya çıkmadığı yerler) hangileri olduğunu gösterdi. Çünkü bir halk girişiminin kabul edilebilmesi için yalnızca genel halk oylarının çoğunluğunu değil, aynı zamanda kantonların çoğunda, dolayısıyla 26 kantonun 14’ünde halk çoğunluğunu da almak gerekir.

İki ana sloganımız muazzam yankı uyandırdı: 1. “Alkış yetmez” ve 2. “Bize ihtiyacınız olduğunda orada olalım”

İlk aşama, gönüllülerimizi hem sokakta hem de özellikle medya karşısında tartışmaya hazırlama meselesiydi. Çoğu bize güçlü destek verdi. Ortalama 2 bin 500 hemşireyi bir araya getirerek, sokaktaki insanları çağırmak, bilinçlendirmek ve insanları harekete geçirmek ve çeşitli şehirlerde “bakım yürüyüşleri” düzenlemekten sorumlu 13 bölge şubemiz tarafından 150 yerel komite kuruldu. Toplamda 40 bin kişi şu veya bu şekilde kampanyaya katıldı, 5 binden fazla kişi girişimin web sitesinde fotoğraflarıyla destek mesajı yayınladı… Aynı zamanda, kampanya ve reklam materyallerini finanse etmek için gerekli araçları seferber etmemiz gerekiyordu: 30 bin bayrak, 100 bin kartpostal, 700 bin çıkartma, 1 milyon broşür...

İkinci aşamada, farkındalıktan mobilizasyona geçtik. Tipik olarak İsviçre’de, oylara katılım oranı nispeten düşüktür; yani bu, gidip oy vermeye ikna ettiğimiz kişileri itme sorunudur. Ulusal televizyonda biri Sağlık Bakanı ile olmak üzere girişimimize karşı çıkan iki tartışma yaşandı. İlk kamuoyu yoklamaları muazzam bir destek ortaya çıkardı (Evet oyu vermeye niyetleyenler yaklaşık %80’di). Kampanya; sokaklardaki geniş afişler, tren istasyonları, sosyal medyadaki çeşitli influencerların oy çağrıları ve videoları, yuvarlak masa toplantıları, istikrarsız ilçelerde merkez ve sağ politikacılar arasında yoğun lobi faaliyetleri ile devam etti… Mecliste yine girişime karşı oy kullanan birçok parti, kendi seçmenlerine “evet” tavsiyesinde bulunmak zorunda kaldı.

28 Kasım’daki sonuç: Halk oylamasının yüzde 61’ini ve 26 kantonun 25’ini aldık, bu da girişimimizi ülkemiz tarihindeki tüm popüler girişimler arasında “İlk 7”ye itti.

En sıra dışı seferberlik, yukarıda bahsedilen yerel komitelerin ve tüm hiyerarşik seviyelerden hemşirelerin, uç köylerde bile bu sonbaharın soğuk ve kötü hava koşullarına göğüs gererek yoldan geçenleri bilgilendirmek ve onları oy kullanmaya teşvik etme seferberliğiydi. Bu, ASI’nin yetiştirmeyi kendisine görev edindiği militan rezervidir.

Öte yandan, kampanya sırasında derneğimizin muazzam görünürlüğünün ve inisiyatifin sandıklarda yankılanan başarısının üye sayısında artışa neden olup olmayacağını değerlendirmek için henüz çok erken. Ne yazık ki, uzun süredir şu fenomenle karşı karşıyayız: hemşireler ASI’nin çalışmalarının öneminin tamamen farkındalar, ancak üye olup bağlantı kurmuyorlar… Ayrıca, seçim zaferinin günlük yaşamlarında hiçbir şeyi değiştirmediğini ve mücadelenin devam ettiğini anladıklarında, meslektekilerde bazı hayal kırıklıklarının ortaya çıkması mümkündür…


POLİTAKICILAR HAREKET ETMEZSE GREVLERE ÇIKABİLİRİZ

Yeni anayasa maddesinin uygulanması açısından, çabalarımız iki düzeyde yoğunlaşmaktadır:

1. Eğitime yönelik müdahale mümkün olduğunca çabuk gerçekleştirilmelidir, çünkü birçok açıdan çalışma koşulları bütçe ayrılmasına bağlıdır. Başka bir deyişle, şu anda işçi hakları ihlallerinin sayısından tutun, işçilerin korumasına kadar her sorun personel eksikliğinden kaynaklanmaktadır;

2. Eğitim kampanyası ilk meyvelerini ancak birkaç yıl içinde, yeni eğitilmiş hemşirelerin işgücü piyasasına girmesiyle verecektir. Bu arada, mali tazminata (ücretlerdeki artışlarla işin yeniden değerlendirilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi) ve finansal kaynakları kullanılabilir hale getirerek elde edilebilecek işgücü tasarrufu sağlayan önlemler alınmasına (örneğin, gündüz çocuk bakım merkezlerinin sübvanse edilmesi) odaklanmak gerekecektir.

Ne yazık ki, ilk sinyaller cesaret verici değil ... Örneğin, Valais Kantonu, bakım işçilerinin ücret artışı için ek 5 milyon (kendi başına gülünç bir miktar) sağlayan bütçe değişikliğini reddetti ...

Siyasi eylemsizlik devam edecek olursa, bizim toplu eylemleri düşüneceğimizi söylememize gerek bile yok. Bunlar; iş yavaşlatma eylemleri, “grèves du zèle” (protesto amaçlı, kurallara harfi harfine uyarak işi yavaşlatma), “kalem kürek grevleri” (doğrudan hasta bakımıyla ilgili olmayan tüm faaliyetleri boykot etmek).

DANİMARKA’DAKİ HEMŞİRELERLE DENEYİM PAYLAŞIMI

Danimarka derneğinden meslektaşlarımızla bu yılın -feci *- deneyimlerinden yararlanmak için temas halindeyiz…

*Editörün notu: 2021 martında, Danimarka’daki hemşireler, hükümetin önerdiği üç yıllık yüzde 5’lik ücret zammını kabul etmediler. Ülkedeki tüm hemşirelerin yüzde 95’ini temsil eden, 75 bin üyeli DSR sendikası, 22 Nisan’da, başta üyelerinin yüzde 10’unun mayıs ayında çıkacağı ve giderek katılımı artıracakları grevi ilan etti. Fakat, arabulucu kurumun araya girmesiyle DSR ve hükümet arasında yeni bir “uzlaşma önerisi” için masaya oturacakları için grev geçici olarak durduruldu. Önerilen yeni anlaşma işçilerin üçte ikisi tarafından reddedilince, haziranda çıkılacak yeni bir grev ilan edildi.

19 Haziran’da yaklaşık 5 bin 400 hemşire iş bırakarak grevi başlattı ve 10 Ağustos’a kadar hâlâ anlaşmaya varılmadığı için sendika, ağustos ayı sonuna doğru anlaşma sağlanamazsa, grevin uzatılması ve artırılması kararını açıkladı.

26 Ağustos’ta, Sosyal Demokrat hükümet, merkezi sağ muhalefet partileriyle birlikte yüzde 75’lik Meclis oylaması ile bir OHAL kararı aldı: hemşirelerin onaylamadığı öneriyi uygulamaya koyarak hemşirelerin grevini devlet müdahalesiyle sonlandırdı. Buna rağmen, eylül ve ekim aylarında, bazı hemşire grupları izinsiz grevler yaptı.

Danimarka tarihindeki en uzun grevlerden biri olan bu seneki hemşireler grevi, aynı zamanda, Danimarka’da işçilerin sendikal haklarına ve ücretlerine devlet müdahalesinin daha önce görülmemiş bir örneği.

Danimarka haber ajansı Ritzau’nun yaptığı araştırmaya göre, Danimarkalıların yüzde 54’ü ücret görüşmelerinde devletin karışmamasını istiyor.

Kaynaklar:

https://en.wikipedia.org/wiki/2021_Danish_nurses_strike#cite_note-14 2021 Danish nurses strike

https://www.reuters.com/world/danish-nurses-expand-strike-over-pay-2021-07-12/ Danish nurses to expand strike over pay

Fransızca’dan çeviren: Müslime Karabatak

Fotoğraflar: İsviçre Hemşireler Derneği (SBK-ASI) Facebook sayfasından alınmıştır

Pour le Français

İlgili haberler
İsviçre’de tarihi kazanım: Hemşirelerin koşulların...

İsviçre’de oy verme hakkının getirilmesinden bu yana mesleki bir kategori lehine kabul edilen ilk oy...

İsviçre’de kadına yönelik şiddet: Kadın cinayetler...

İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ama göçmen kadınlarla ilgili maddeye çekince koyan İsviçre’de kadın...

İsviçre Hemşireler Derneği (SBK-ASI): Güçlü Hemşir...

İsviçre'de hemşirelerin “Sağlıkçı Yürüyüşü”nü ve “Daha Güçlü Hemşireler için EVET” referandumunu İsv...