İstanbul Sözleşmesi’nin yasalaştığı Almanya’da kadınlar birçok adım bekliyor
Kadına yönelik şiddetin önlenmesini hedefleyen uluslararası İstanbul Sözleşmesi 1 Şubat 2018 itibarıyla Almanya’da da yürürlüğe girdi. Ancak atılması gereken adımlar var.

11 Mayıs 2011 yılında ilk İstanbul’da imzalanan sözleşme olduğu için İstanbul sözleşmesi olarak adlandırılan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Almanya’da ekim ayında Federal Meclis ve Federal Eyalet Temsilcileri Meclisi tarafından onaylandı.

‘KADINLAR CESARETLENDİRİLMELİ’
İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesini değerlendiren Aile ve Kadından Sorumlu Bakan Katarina Barley’e göre kadınların şiddetten korunması için önlemlerin artırılması gerek. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesinin önemli bir ilerleme olduğunu söyleyen Sosyal Demokrat Partili (SPD) Bakan, “Ancak daha atılması gereken adımlar var” diye konuştu. Bakan Barley “Kadınlara yönelik şiddet ne yazık ki günlük hayatın üzücü bir parçası. Şiddet yaş, sosyal durum ve milliyetten bağımsız. Bu nedenle şiddete uğrayan kadınlara suskunluklarını bozmaları için cesaret verilmedi” derken, Göçmen Kadın Örgütleri Çatı Örgütü DaMigra ve İnsan Ticaretiyle Mücadele için Federal Koordinasyon Grubu KOK ise ortak bir açıklama yaparak oturum durumuna bakılmaksızın tüm kadınlar için şiddete karşı koruma verilmesini talep etti.

Açıklama şöyle devam etti: “Sözleşmenin 81 maddesi, kadınlara karşı şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi ve etkilenenlerin korunması için kapsamlı yükümlülükler içeriyor. Göçmen ve sığınmacı kadınlar da dahil olmak üzere, yaşları, kökenleri, oturumları göz önüne alınmaksızın bu kapsamlı yükümlülükler tüm kadınlar için uygulanmalı. Ancak Almanya’da durum böyle değil. Federal Hükümet, Sözleşmenin onaylanmasında iki çekince koymuştur; Bu çekinceler şiddetten etkilenen göçmen kadınların ve mülteci kadınların haklarını kısıtlar. Kadınlara karşı şiddetin hâlâ çok yüksek olduğu bir ülke olan Almanya, Sözleşme’yle belirlenen standartlara göre çekincelerle zayıf düşmemelidir. Bağımsız bir oturma izni almak için üç yıllık evlilik de askıya alınmalıdır.”

Berlin merkezli İnsan Hakları Enstitüsünden de bir açıklama geldi. “Belirli bir cinsiyete yönelik şiddet ve tacizin Almanya’da hâlâ yaygın olduğu”söylenen açıklamada “MeToo (ben de) gibi tartışmalar kadınlara yönelik şiddetin boyutu ve sonuçları konusunda farkındalık yaratmak açısından büyük önem taşıyor. Siyasilere ve kadınlara çağrıda bulunuyoruz; kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadele için federal ve eyaletler düzeyinde bir eylem planı hazırlanmalı” dendi.

ŞİDDETTEN UZAK BİR HAYAT İÇİN YASAL KOŞULLAR
Alman Kadın Avukatlar Birliği de bir açıklama yaptı. Federal ve eyalet hükümetleri tarafından kadınlara karşı şiddetle etkili bir mücadele için eylem planı yapılması çağrısında bulunan Birlik Başkanı Prof. Dr. med. Maria Wersig, “Yasanın şimdi uygulanması gerekiyor!
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı mevcut düzenlemelere ve önlemlere rağmen, Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde Kadına Yönelik Şiddetin ve Şiddetin Kontrolü (İstanbul Sözleşmesi) hükümlerini tam olarak yerine getirmek için Almanya’da halen önemli bir harekete ihtiyaç var. Avrupa Konseyi devletleri tarafından İstanbul Konvansiyonu’nun onaylanmasından neredeyse yedi yıl sonra, Federal Hükümet, federal eyaletler ve Almanya’daki yerel makamlar, Almanya’daki tüm kadınların şiddetten ve özgürce yaşayabilmelerini sağlamalıdır. İstanbul Sözleşmesi, Almanya’nın kadınlara karşı şiddet ve her türlü aile içi şiddeti önleme, mağdurları korumak ve failleri cezalandırmak için kapsamlı tedbirler almayı öngörüyor. 81 maddede yer alan hükümler; danışma merkezleri ve engelli kadınlar, erişim hakları, mağdurların korunması gibi kadın sığınmaevleri gibi şiddetten etkilenen tüm kadınlara yardım ve destek sistemi gibi birçok alanı kapsamaktadır. Ceza hukuku, ikamet hakkı, yargı ve yönetim eğitimi ve şiddetten etkilenen kişilerin adalete etkin biçimde erişimi vb. gibi. Kurulacak Federal Hükümeti de kadınlara, şiddetten uzak bir hayat için yasal koşullar ve yapılar yaratmalı.” dedi.

TÜRKİYE İLK ONAYLAYAN ÜLKE 
11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, 10 ülkenin belgeyi onaylamasının ardından, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti. İstanbul Sözleşmesi TBMM tarafından 14 Mart 2012’de kabul edilmiş, böylece Türkiye sözleşmeyi ilk onaylayan ülke olmuştu. Kasım 2017’ye kadar 45 ülke tarafından imzalanan ve 27 ülke tarafından onaylanan İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetin önlenmesinde hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge niteliği taşıyor.
İlgili haberler
Türkiye, övündüğü İstanbul sözleşmesine ne kadar u...

Hükümetin birçok kez ‘ilk imzacısı biziz’ diyerek övündüğü İstanbul Sözleşmesi ne getiriyordu, Türki...

6284 sayılı Şiddetle Mücadele Yasası neden hedefte...

6284 sayılı Yasa bir süredir hedefte. Yasa’yı değerlendiren Mor Çatı avukatlarından Deniz Bayram sal...

Mor Çatı: ALO 183 İstanbul Sözleşmesi’ne uygun değ...

Şiddete ve ayrımcılığa uğrayan kadınlar için yaşamsal öneme sahip ALO 183 hattı kadınların ihtiyaçla...