Güney Kore demografik ulusal acil durum ilan etti

SINIRLARIN ÖTESİ

21 Haziran 2024 16:22

Güney Kore'de düşük doğum hızı için acil durum ilan edildi. Hükümet çeşitli önlemler önerse de uzun çalışma saatleri, ayrımcılık ve ekonomik sorunlar varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Ülkelerde doğum oranlarının azalması hükümetler tarafından acil gündem olarak ele alınmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Güney Kore Başkanı Yoon Suk Yeol azalan nüfusa ve doğum oranlarına dayanarak demografik ulusal acil durum ilan etti. Yoon, düşük doğum oranı sorununu çözene kadar hükümet olarak kapsamlı müdahaleler gerçekleştireceklerini ifade etti. İş ve hayat dengesi, çocuk bakımını geliştirme ve daha iyi barınma sağlama gibi noktalara dikkat çekeceklerini belirtti.

Önümüzdeki dönem alacak önlemler arasında ise ebeveyn izni ödenekleri, babalık izninin süresinin uzatılması gibi uygulamalar yer alıyor. Bu uygulamalarla yüzde 6.8 oranında kullanılan ebeveyn izninin yüzde 50’ye çıkartılması hedefleniyor. Bunların yanı sıra esnek çalışma saatlerinin yaygınlaştırılması, küçük çocukları olan ebeveynler için azaltılan çalışma saati uygulamasının yaş sınırının uzatılması ve ebeveyn iznindeki çalışanların yerine geçici olarak çalışan alan iş verenlere sübvansiyon sağlanması da hedeflenen uygulamalar arasında.

'GEREKİRSE 120 SAAT ÇALIŞSINLAR'
Uzun çalışma saatleri Güney Kore’de emekçiler açısından oldukça büyük bir sorun. Çalışma saatleri haftalık 40 saat ve günlük olarak en fazla 12 saat biçiminde düzenlenmiş olsa da birçok iş kolunda hafta sonu çalışma ve fazla mesai yaygın. Tüm bunlarla birlikte 2023’te çalışma saatlerinin haftalık olarak 69 saate çıkartılmasına yönelik bir yasa teklifi yapılmıştı. Bu teklif içinde iş verenler açısından esnek çalışmayı kendi ihtiyaçları dahilinde düzenleyebilmelerini de sağlıyordu.
Yoon verilen yasa teklifine yönelik “gerekirse” insanların haftada 120 saat çalışmasına da izin verilmesi gerektiğini ifade etmişti. Kadınlar açısından ise daha fazla mesai biriktirmenin haftanın belli günlerini boşaltıp o günlerinde de “aile ve bakım sorumluluklarını yerine getirebileceklerini” ifade etmişti. Ancak “insanlık dışı” olarak ifade edilen bu yasa teklifi özellikle genç işçilerin başını çektiği protestolar ve verilen tepkilerle reddedildi. Yasa reddedilmiş olsa da iş verenlerin talep ettiği esnekleşmenin yaygınlaştırılması nüfus politikası bağlamında yeniden gündeme getiriliyor.

Çocuk bakımına yönelik devlet desteğinin yükseltilmesi ve okul sonrası programların genişletilmesiyle çocuk bakımının ve eğitim yükünün ebeveynler üzerinden alınması hedefleniyor. Yeni doğanı olan ailelerin konut tahsisinde öncelikli olması ve düşük faizli krediler ile yeni evlilerin çocuk sahibi olması cesaretlendirilmek isteniyor. Tüm bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için ise geçici bir Nüfus Stratejisi Planlama Bakanlığı kurulması hedefleniyor.

KIZ ÇOCUKLARI DAHA ERKEN OKULA BAŞLASIN

Güney Kore’de doğurma hızını artırmaya yönelik akıl almaz öneriler de tartışılıyor. Kore Kamu Maliyesi Enstitüsünün hükümet desteğiyle yayımladığı raporda kız ve erkek çocuklarının okula başlama yaşlarında bir yıllık bir ara bırakmayı öneriliyor. Bu öneri erkeklerin kendilerinden yaşça küçük kadınlara ilgi duyması, erkeklerin daha geç olgunlaşması gibi ön yargılara dayanıyor. Muhalefet ise bu öneriyi “absürt” buluyor.

KADINLAR NE DİYOR?

BBC'ye konuşan kadınlar neden çocuk sahibi olmak istemediklerine yönelik konuşuyor.

Bir televizyon yapımcısı Yejin, kariyerine odaklanmayı tercih ettiğini ifade ediyor. Çalışma şartlarının çok zor olduğunu belirten Yejin, pazartesi günleri işe dönebilmek için hafta sonları serum taktırdığını ve eğer çocuk sahibi olmak için izin alırsa işine geri dönemeyeceğini söylüyor.

İnsan kaynaklarında çalışan 28 yaşındaki bir kadın doğum iznine ayrıldıktan sonra işten ayrılmak zorunda kalan ya da promosyon alamayan birçok kadınla karşılaştığını ve bu yüzden çocuk sahibi olmadığını anlatıyor.

7 ve 4 yaşında iki çocuğu olan Jungyeon ise çocuk sahibi olduktan sonra hızla işine geri dönebileceğini düşündüğünü ancak kısa süre sonra sosyal ve ekonomik baskılar sebebiyle kendini tek başına ebeveynlik yaparken bulduğunu ifade ediyor.