Ekonomik güvencesizlik artıyor, doğum oranları düşüyor
TEPAV’ın Haziran 2024 tarihli raporu, ekonomik zorluklar ve geçim kaygılarının, birçok ailenin çocuk sahibi olma kararını ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olduğuna dikkat çekiyor.

TÜİK Verilerine göre Türkiye’de 2001 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2023 yılında 1,51'e geriledi. Toplam doğurganlık hızı 2014 yılından bu yana her yıl azalırken 2017 yılından bu yana ise nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10’un altında seyrediyor. İktidar sözcüleri “afetler, küreselleşme, dijitalleşme ve zararlı akımlar gibi etkenlerin aile bağlarını zayıflatmasını” doğum oranlarının düşüşünde bir gerekçe olarak gösterirken Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının raporuna göre, geleceğe yönelik kaygılar, umutsuzluk, işsizlik, geçim kaygıları doğum oranındaki düşüşte etkili.

Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı 2022 yılında binde 7,1 iken, 2023 yılında binde 1,1’e geriledi. 2001 yılında 26,7 olan annenin ortalama yaşı, 2023 yılında 29,2'ye yükselmiştir. Bu durum, kadınların biyolojik olarak daha geç yaşlarda anne olmayı tercih ettiğini göstermektedir. 2023 yılında 2001 yılına kıyasla, kadının ortalama ilk evlenme yaşı 22,7’den 25,7’ye, erkeğin ortalama ilk evlenme yaşı 26’dan 28,3’e yükseldi. 2023 yılı doğum sayıları, 2012 yılına kıyasla yüzde 26,0 oranında azaldı.

Bu değişime iktidarın yanıtı istihdamı garanti altına almak, erişilebilir kreş-bakım merkezi sağlamak, ekonomik güvence sağlamak yerine kadınlar için güvencesiz çalışma ve düşük ücret anlamına gelen “iş aile uyumu” adı altında esnek çalışma oluyor; yaşlı ve çocuk bakım hizmetlerinin özelleştirilerek bakımının aileye, ailede de kadına bırakılması oluyor; 12. Kalkınma Planı ve OVP ile “tasarruf”, “halka acı reçete” oluyor.

Ancak TEPAV’ın Haziran 2024 tarihli değerlendirme notunda, ekonomik zorluklar ve geçim kaygılarının, birçok ailenin çocuk sahibi olma kararını ertelemesine veya tamamen vazgeçmesine neden olduğu dikkat çekiyor. İşsizlik ve güvencesiz çalışma koşullar, geleceğe yönelik kaygılar, umutsuzluk ve belirsizlik gibi unsurlar doğum oranlarının düşüşünde rol oynuyor.

TÜİK yaşam memnuniyeti araştırması geleceğe dair de bir ümitsizliğe işaret ediyor: 2023 yılında beş yıl sonrası için kişisel durumunun gelişeceğini belirtenlerin oranı yüzde 23,94, aynı seviyede kalacak diyenlerin oranı yüzde 32,87 ve gerileyecek diyenlerin oranı yüzde 35,31. Bir yıl sonrası için hanenin mali durumunun daha iyi olmasını bekleyenlerin oranı 2003 yılında yüzde 35 iken 2023 yılında yüzde 22,09’a gerilemiştir. Daha kötü olmasını bekleyenlerin oranı ise yüzde 12,1’den yüzde 26,58’e yükseldi.  TEPAV raporuna göre, bu ümitsizlik; gelirin azalması, borçluluğun artması ve borçların ödenememesi, araba veya ev alım oranlarının düşüşü ile doğrudan bağlantılı. İş bulma ümidi olmayanların da sayısı artıyor. TÜİK işgücü istatistiklerine göre işgücüne dâhil olmayan nüfusun 1,8 milyonu iş bulma ümidinin olmadığını belirtiyor, bu sayı pandeminin başladığı 2020’den itibaren bir milyonu geçerek artmakta.

İKTİDAR EKONOMİK GÜVENCESİZLİĞİ NASIL BESLİYOR?
Halka saldırı programı olan Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı doğum oranlarının düşmesinde de etkili olan ekonomik güvencesizliği, ümitsizliği, borçluluğu, gelecek kaygısını derinleştiriyor.
* Kamu harcamalarının kısıtlanması kararı ile de düşünüldüğünde kamunun vermesi gereken bakım, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin daha da özelleşecek ve daha erişilmez hale gelecek. “Kamu hizmetleri, bütçe imkânları içinde kalınarak azami tasarruf anlayışı içinde yerine getirilecektir” ifadelerine yer verilen programla eğitim, sağlık, bakım hizmeti, ulaşım gibi temel ihtiyaçları kısılacak, ekonomik yükü halkın sırtına yıkılacak.
* Kadınların istihdama katılımı ise esnek çalışmanın yanında “girişimcilik, finansal okuryazarlık, kooperatifçilik” olarak geçiyor. Yani girişimcilik adı altında mikrokrediler ile kadınları yeniden borçlandırarak istihdamda göstermenin yaygınlaştırılacağı ortaya konuyor. Kadınlara “iş aile uyumu” adı altında esnek çalışma modeli de ısrarla öneriliyor. Oysa esnek çalışma sosyal güvenceden, emeklilikten yoksunluk, bağımlılık, düşük ücret ile kadının emeğini ucuzlaştırmanın bir yolu.
* Plana göre sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı, patronların talebine ve başta kısmi süreli çalışma olmak üzere esnek çalışma modellerine uyumlu hale getirilecek. İşçilerin ücretlerinden kesilen sigorta primleri artırılacak. Emeklilerin maaşı, çalışmadan yaşayabilmelerinin mümkün olmadığı sınırda tutulacak. Maaşları düşürülen ancak çalışamayacak durumda olan emekliler için ise “bakım sigortası” kurulacak. Tamamlayıcı sağlık sigortasının da teşvik edilmesi ile emekliler özel sağlık ve sigorta şirketlerinin kucağına itilecek.
*Milli Eğitim Bakanlığı Ekim ayında yaptığı değişiklik ile kağıt üzerinde ücretsiz olan okul öncesi eğitimi resmen ücretli hale getirdi. Okulöncesi eğitimde sıkça karşılaşılan ve kayıt parası olarak nitelendirilen durum, yönetmeliğe eklenerek resmi kılıfa sokuldu. Çocukların okulda geçirdikleri süredeki temel ihtiyaçlarını, öz bakım süreçlerini ve eğitim programının uygulanmasını desteklemek amacıyla “katkı payı” alınacak.
*Asgari ücret açlık sınırının altında kalırken iktidar asgari ücrete temmuz zammı yapmayacağına dair açıklamarında ısrarını sürdürüyor.
* Barınma büyük şehirlerde en büyük sorunlardan biri halindeyken, Mehmet Şimşek kiralara yüzde 25 zam sınırını ortadan kaldıracaklarını açıkladı.

Fotoğraflar: Canva Pro

İlgili haberler
Bize neden sürekli doğurun buyuruyorlar?

Hesap belli; bir işçi ailesinin sadece kendi üyelerinin, yani anne babanın yerine geçecek kadar işçi...

Kreşin olmaması haklı fesih hakkını doğurabilir

150’den fazla kadın işçi çalıştıran işyerlerinde kreşin olmaması, kadın işçi için haklı fesih yapıp,...

GÜNÜN ŞARKISI: Neama

Roya grubunun farklı tarzının yarattığı Neama ile güne başlayalım. ‘Ah yüzüne söyleyebilseydim’ deme...