9. Yargı Paketi kadın hareketini tehdit ediyor
Soyadı hakkının gasbı ve 6284 sayılı Kanun'daki tazyik hapsine itiraz hakkı getirilmesinin yanı sıra 9. Yargı Paketinde bulunan 'etki ajanlığı' maddesi kadın hareketini tehdit eder bir nitelikte.

AKP iktidarı döneminde her türden konunun “torba yasa, yargı paketi” gibi isimlerle aynı bohçaya doldurulup üzerimize boca edilmesine alıştık. Bu o kadar kötü ve karmaşık bir yargı sistemi ki biz hukukçular olarak dahi yasalardaki değişiklikleri takip etmekte zorlanır hale geldik. Ayrıca AKP iktidarının tek numarası da bu değil; reform, yenilik, iyileştirme vaatleri ile açıkladıkları tüm kanun değişiklikleri, haklarımızı bir parça daha elimizden alır hale geliyor. Kanun değişiklikleri kadınların, emekçilerin, ezilenlerin, LGBTİ'lerin, hayvanların yani dezavantajlı her kesimin aleyhine olacak şekilde yapılıyor.

Kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen son değişiklik tasarısı da tıpkı böyle. Örneğin yıllardır kadın mücadelesinin gündeminde olan ve son süreçte Anayasa Mahkemesinden gelen güzel bir karar ile kadınların düzeltileceği yönünde umudunun yeşerdiği soyadı meselesi dahi, kadınların talepleri ve Anayasa Mahkemesi kararı görmezden gelinerek olumsuz şekilde düzenlenmiş bu pakette. AYM, 22 Şubat 2023'te verdiği 2022/155 Esas 2023/38 Karar sayılı, 28 Nisan 2023'te Resmi Gazete' de yayımlanan kararı ile Medeni Kanun'un “Kadının soyadı” başlıklı 187. maddesinde yer alan ve evlenen kadınların yalnızca evlenmeden önceki soyadlarını kullanmalarını engelleyen hükmü, eşitliğe aykırı bularak iptal etmiş ve kanunda boşluk oluşmaması için meclise 9 ay içinde düzenleme yapma süresi tanımıştı. O 9 aylık süre geldi, geçti, düzenleme yapılmadı. Şimdi ise yapılmak istenilen düzenlemede kadına kendi soyadını tek başına kullanma hakkı yine yok. Yeni düzenleme ile uygulamada pek de karşımıza çıkmayacak bir durum öneriliyor, “Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilecek” şeklindeki tanımlamayla asıl sorunun çözüme kavuşturulmaması, kadına tek başına kendi soyadını kullanma hakkı verilmemesi hedefleniyor.

İKTİDAR KARNESİNDEN MEMNUN

İstanbul Sözleşmesi’ni feshederken “yerli ve milli” yasamız 6284 var demişlerdi, biliyorsunuz. İşte şimdi sıra o yasaya geldi. O yasa da kadınlara çok görüldü ve yasanın en etkili maddeleri kaldırılmak, yasanın caydırıcılığı azaltılmak isteniyor. Yapılmak istenen değişiklikle yasanın caydırıcılığını belirleyen tek yaptırım olan ve zaten çok ender uygulanan tazyik hapsi hükmü itiraza açık hale getiriliyor. Koruma kararlarının uygulanmasında devlet kurumlarının ihmalleri veya koruma kararlarının hiç uygulanmaması hali hazırda failleri caydırmıyor, pek çok kadın onlarca koruma kararına rağmen öldürülüyor. Her ay yayınlanan kadın cinayetleri raporlarındaki sayılar, kadınların defalarca adli makamlara başvurmalarına rağmen şiddet sarmalından kurtulamamaları, yasaların yetersiz kaldığını, uygulanmadığını gözler önüne seriyor. En son Leyla Akay örneğinde gördüğümüz üzere açık açık cinayete teşebbüs eden zanlı dahi tutuklanmadan elini kolunu sallayarak adliyeden çıkabiliyor. Uzaklaştırma kararının ihlali üzerine tazyik hapsi cezasının uygulanması ise neredeyse yok denecek kadar az. Tüm bu olumsuz örneklere bakıldığında, yasanın caydırıcı hükümlerini daha uygulanabilir hale getirilmesi üzerine çalışma yapmak yerine binde bir verilen tazyik hapsi kararlarına itiraz hakkı getirmek, "kadınlar çantalarında koruma kararları ile öldürülmeye devam edilsin" demekten başka nedir? Anlaşılan o ki iktidar kadın katillerinin serbestçe dolaştığı, kadınlara en fazla şiddet uygulanan ülkelerden biri olmak konusundaki karnesinden memnun, bunu kadınlar lehine değiştirmeyi asla istemiyor. 

KADIN HAREKETİNE SALDIRININ BAHANESİ: ETKİ AJANLIĞI

Belki de paketin en tehlikeli maddesi ise ithal edilen yeni bir suç türü: “Etki ajanlığı”. Bu suç türü ile muhaliflerin tamamen sustuğu bir ülke yaratmak isteniliyor.

9. Yargı Paketinde "yeni tip bir casusluk" tanımlamasının Türk Ceza Kanunu'na ve diğer bazı kanunlara ekleneceği şeklinde gündeme gelen ve kamuoyunda ''etki ajanlığı'' olarak tanımlanan düzenleme, taslakta "diğer faaliyetler" başlığı altında yer alıyor. Bu maddede “Etki Ajanlığı”; bir ülkenin, bir başka ülkedeki insanların, görüş, tavır, duygu ve davranışlarını etkilemek için savaşa başvurmaksızın propaganda yöntemleriyle, planlı bir görüş ve bilgi iletiminde bulunma faaliyeti olarak tanımlanıyor. Maddenin düzenlenme gerekçesinde 5237 Sayılı Kanun’da “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçlarının düzenlendiği, ancak bu düzenlemenin ''Belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine olacak şekilde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından herhangi bir yaptırım öngörülmediği” ileri sürülerek mevcut düzenlemenin yetersiz olduğu ifade ediliyor.

Ancak kanımızca bu, sadece gösterilen ve sahte bir gerekçe. Bizse bu suçun muhalif tüm seslerin susturulması için bilinçli olarak tasarlandığını düşünüyoruz. Tasarı yasalaştırılırsa her türlü eleştiri içerikli yazı, görüş, yayın suç kapsamına alınabilecek. Eşitlik, özgürlük, adalet adına her türlü mücadelenin yolu bu uydurma suç ile kesilebilecek, tüm muhalefet bu suçtan cezalandırılma tehdidi altında sindirilmeye çalışılacak. Yıllardır kadın ve LGBTİ hareketini dış güçlere bağlamaya çalışan; bu mücadele öznelerinin aile kurumuna "saldırdığını", toplumsal yapıyı bozmaya çalıştığını ve dış güçler tarafından yönlendirildiği kara propagandasını yayan iktidar elbette öncelikli olarak yine kadınları ve LGBTİ'leri hedefine koyacaktır. 6284, Medeni Kanun, İstanbul Sözleşmesi gibi haklarımızı koruyan yasaları savunmak bile suç haline getirilebilecek, kadın ve LGBTİ örgütlerine saldırmanın bahanesi “etki ajanlığı” iddiası olabilecektir.

Yıllarca yaptıkları kara propagandanın ardından bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden nasıl çıkıldığını hep birlikte gördük. Bu nedenle elimizde kalan 6284 için, Medeni Kanun’un kimi iyi düzenlemeleri için her muhalife saldırı tehdidi içeren 9. Yargı Paketine karşı bir araya gelmeli ve mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bu antidemokratik yasaları çıkarmalarının ve işletmelerinin kolay olmayacağını iktidara göstermeliyiz. Nasıl ki kadınlar olarak bugüne kadar her türlü hakkımızı almak için mücadele ettiysek haklarımızı kaybetmemek için de elbette mücadele edeceğiz. İktidara bir kez daha sesleniyoruz: Antidemokratik hükümler barındıran ve kazanılmış haklarımıza saldıran 9. Yargı Paketinizi derhal geri çekin!

Fotoğraf: Canva

İlgili haberler
9. Yargı Paketi: Kadını aileye hapset, Anayasa’yı...

AKP iktidarı, çok açık yasa ihlal ederek kadının sadece kendi soyadını kullanmasının aile bütünlüğün...

Yargı Paketi taslağında AYM kararı tanınmadı: Kadı...

Yargı Paketi taslağında, AYM’nin iptal ettiği madde benzer şekilde yeniden düzenlendi. Gerekçede kad...

EŞİK Platformu: 9.Yargı Paketi’ni Meclis’e getiril...

EŞİK Platformu, 9’uncu Yargı Paketi’ne ilişkin yaptığı açıklamada tasarının Meclise gelmeden geri çe...