Almanya'da hasta bakıcılık: Düşük ücret, uzun çalışma saatleri...
Almanya'da yıllardır bakım işinde çalışan Güler ve Fatma, çalışma koşullarını, günlük rutinlerini, yaşadıkları sorunları anlatıyor.

Yaşlılaryurdu veya yaşlıların kendi evlerinde çalışan bakıcıların durumu Almanya'da da pek farklı değil. En zor işlerden birini yapmalarına, hele de Kovid-19 ile hayatlarını tehlikeye atarak çalışmalarına rağmen maaşları düşük, mesleklerine yönelik somut (alkış ve boş övgüler dışında) saygı yok, çalışma koşulları çok kötü. Yıllardır hem ambulans hem de istasyon bazında bakıcılık işlerinde çalışan Güler ve sadece ambulans bakımı yapan Fatma çalışma koşuularını anlatıyor.

Güler, beş yıl mobil, üç yıl da yaşlılar yurdunda yardımcı bakıcı olarak çalışmış. Şimdi hemşire olmak için meslek eğitimi alıyor. Personel eksikliği, yapılan işin zorluğuna karşın alınan maaşın azlığı, bakılan insanlarla insani ilişki kuracak zaman bulamamasından şikayet ediyor. Ama her şeye rağmen seviyor işini, sağlık konusunda teorik birikimini de sağlayarak hasta bakıcılığından hemşireliğe geçecek ve işe devam edecek.

Sorularımı sormama bile gerek kalmadan anlatmaya başlıyor Güler: "Ambulans çalışanları evlerde bakım ihtiyacı olan insanlara giderler. Aramızdaki hemşireler genel olarak günlük ilaç dağıtırlar, ihtiyaç varsa tansiyon, nabız, diabet kontrolü yaparlar, yara temizleme, sarma, tromboz önlemi, iğne, serum, sonda takma, hastalıklarla ilgilenme, idrar ve dışkı bezleri değiştirme, yıkama, duş aldırma hemşirelerin işidir. Fakat genel bakımı daha çok hasta bakıcılar yaparlar. Vücut temizliği, yatakların temizlenmesi, değiştirilmesi, idrar ve dışkı bezi değişimi ve eğer hastanın ihtiyacı varsa, sigorta ödüyorsa ev işleri (yemek, temizlik, alışveriş vs), hastayı beslemek, hasta ile sosyal iletişim (kitap okumak, konuşmak, gezmeye çıkarmak) hasta bakıcıların işleridir. Hastaların geneli yaşlı, yatalak, tekerlekli sandalyede oturan, demans veya alzheimer hastaları fakat bedensel ve zihinsel engelli genç hastalar da olur. Sadece psikolojik rahatsızlıkları olan orta yaşlı, genç hastalar da olabilir. Ben ambulansta çalışırken günlük en az 5 hastam oluyordu. Haftanın üç günü çift vardiya yani sabah ve öğleden sonra çalışıyordum. Ayda iki hafta sonu (çift vardiya) ve tatil günlerinde çalışmam da zorunluydu."

ARALIKSIZ 20 GÜN ÇALIŞMA

"Bedensel ve fiziksel olarak tümüyle yorulduğunuz bir meslek. 9 günü çift vardiya olmak üzere 20 gün hiç ara vermeden çalıştığım zamanlar oldu. Ambulansta genellikle hafta sonu nöbet yapanlar pazartesi yeniden işe devam ederler, yani 12 gün aralıksız çalışılır ve bu iş sözleşmesinde yer alır. Ağır hastaları yataktan kaldırmak, tekerlekli sandalyeye oturtmak, banyoya götürmek, banyo küvetine oturtmak, tekrar kaldırmak vb. işler günlüktür. Tamamen beden gücüne bağlıdır ve teoride öğrenmiş olduğunuz teknikleri her zaman pratikte uygulama koşulu olmaz. Üstelik gidilen evlerin çoğunluğunda işi kolaylaştıracak teknik araçlar bulunmaz. Bu yüzden bel ve boyun fıtığı, dizde menisküs gibi hastalıklar bu mesleğin fıtratıdır. Her yerde olduğu gibi mobil bakımda da en büyük sorun personel eksikliği. Genelde tek kişi çalışılır ve çoğunlukla o gün gelen plan dışı ekstra bir işle karşılaşılır, yani günlük 5 olan hasta sayınız birden 8 kişiye çıkabilir. Firmalar itirazı sevmezler ve işyerinde var olan sendikanız size sözleşmenizi hatırlatır. Ağır koşullarda bedenen ve beynen sürekli çalıştığınız bu işte aldığınız para komiktir. Saat ücreti 9 euroya hasta bakıcı çalıştıran firmalar var ya da en tecrübeli işçiye en iyisinin verdiği ücret 13 euroyu geçmez."

6 KİŞİNİN İŞİNİ 2 KİŞİ YAPIYOR

"Üç yıl yaşlılar evinde hasta bakıcı olarak çalıştım. İşimiz günlük bakım. Teoride bakımını yaptığınız hasta sayısı 6 kişiyi geçmemek zorunda olsa da pratikte günde 16 kişiye koşturursunuz. İş üç vardiya fakat bazı yurtlarda gece hemşireleri isteğe göre. Sabah ve akşam vardiyası zorunludur. Saat 07.00’den 11.00’e kadar sabah bakımı sürer. Duş ya da küçük sabah temizliği, yatakta tüm vücudun temizliği, tırnak temizliği, ağız temizliği, giydirme, kahvaltı, yemek, ara öğün dağıtımı, besleme, odaların düzeni, hastanın günlük raporu, yatağa gidişi ve rutin vücut temizliği vs. hepsi işin içindedir. Ayrıca birçok yurtta mutfak temizliği de sağlık personelinin görevidir. Yemekleri dağıtan, toplayan, yıkayan bir mutfak işçisi almazlar. En büyük sorun sürekli eksik personel ile çalışmaktır. 6 kişinin işini 3 hatta 2 kişinin yapması sürpriz değil rutindir. Bu yüzden çoğunlukla stres içinde, koşturarak, aynı anda 3 insana yetişerek ve maalesef günü kurtararak çalışmamız teoride yasak olsa dahi pratikte personelin kaderidir. Demans, alzheimer, ağır felçli, yarım felçli, tamamen yatalak insanlara koştururken bu işi ne kadar idealist yapmak isteseniz de pratik insanı sadece işi bitirme telaşına mahkum ediyor. Bu yüzden vücudunu temizlediğiniz ve size derdini dahi anlatamayan insanın ruhunu anlamaya vaktiniz olmaz. Bunun yanı sıra hasta yakınlarının haklı ya da haksız şikayetlerinin bedeli de personele kesilir. Temizlik işçileri odaları temizler fakat bir hasta yere idrarını yaptıysa bunu temizlemek hemşire ve hasta bakıcının görevidir. Yatak çarşaflarını değiştirmek de hemşire ve hasta bakıcının görevi. Bir öğle yemeğinde 20-25 kişi ile tek bir sağlık görevlisi kalır ve herkese yetmek zorunda. Bu yüzden de yurtların hali hiç de idealize edildiği gibi harika değil. Yatak yaraları, idrar ya da dışkının sebep olduğu yaralar hastaların büyük çoğunluğunda var. İdare sadece ister, hep tasarruf peşindedir fakat 15 gün hiç ara vermeden çalışan personeli umursamaz. Stresli, bıktırıcı trajik bir işleyiş hemen hemen bütün yurtlarda var."

"Öbür yandan sağlık sektöründe büyük açığı olan Almanya, ülkesinde yaşayan yabancıların bu alanda kalifiye olmasına sürekli engel çıkarırken dışardan aracı firmalar yoluyla sezonluk hemşireler getiriyor. Ücretler iki senedir koronadan kaynaklı biraz artsa da verilen para ambulanstan çok farklı değildir. Bütün bu gerçeğe rağmen 7 yıl çalıştığım ve yetkimin olmadığı birçok işi öğrenip yapmak zorunda kaldığım alanda nihayet kalifiye olmak için meslek okuluna başlayabildim. Şimdi de en büyük sorunum yurtta pratik içindeyken rutin bakımdan kafamı kaldırıp işin tıbbi yanını öğrenebilmek. Bu da ayrı bir mesele…"


SIRTIMIZDA İŞİMİZLE DOLAŞIYORUZ

Fatma ise yıllardır bu işte, altı yıldır ise sadece öğleden sonraları mobil yaşlı bakımı yapıyor. Daha önce ise sabah vardiyasında çalışmış. "Sabah çalışırken 04.00'te kalkıyordum. 5.30'da da iş alıyordum. 13.30-14.00'te işim bitiyordu, eve geliyordum. Şimdiki durumda ise öğleden sonra iş alıyorum, işim bazen 21.00, bazen 22.00'de bitiyor. İşim ne zaman biterse o zaman, yoksa mesaim bitti, hadi ben gidiyorum demem imkansız. Kalktıktan sonra çalıştığım kuruma gidiyorum, verdikleri araba var, malzemelerimi alıp yola çıkıyorum. İş sırtımda gibi yani. Günde bazen 18, bazen 20-22 kişiye gidiyorum. Benim haftasonu iki banyom var, diğerleri insülin, ilaçlar. Keşke bakım olsa, bakımda daha uzun kalıyorsun ama benim yaptığımda belirlenen saatte oradan ayrılmak, diğerine koşmak zorundasın. Geç kalsam diğer hastada problem çıkıyor, hastalar sinirleniyorlar, bağırıyorlar, hatta bir keresinde biri beni dövdü. Sapıklık yapan bile oluyor yani hepsi var. 8-9 senedir özel bir bakım firmasında çalışıyorum. Maaş alıyorum ama aldığım fazla bir şey değil, pandemide ücretlerde artış falan olmadı, bir prim aldık. İki sene önce bir zam yapılmıştı. Haftada kağıt üzerinde 35 saat çalışıyorum, elime geçen para 1800 euro.  Belli bir süre sonra gideceğin kişiyi ve yapacağın işi bildiğin için iş rutinleşiyor. Ancak bazen tur değişiyor ya da yeni bir hasta gelirse iş zorlaşıyor. Pandemide de hep çalıştık. Maske, mesafe zorunluluğu vardı ama hasta biriyle nasıl mesafe uygulayabilirsin ki? İğne yapıyoruz, ilaç veriyoruz, yemek yediriyoruz, yıkıyoruz. Başlangıçta zordu, maske sınıntısı bile çektik. Bir arkadaşımız üç gün aynı maskeyle çalışmak zorunda kaldı. Ancak şikayet edersen maske alabiliyordun. Şimdi ise istersen test yaptırabiliyorsun. Hastalarımdan biri pozitif çıkmıştı, ona iki hafta gitmedim, alışverişini, ilacını toplu halde kapısının önüne bırakıyordum. Yaptığımız işlerde belli süreler var, örneğin duş, yıkama için 40 dakika deniyor ama bu iş olduğu için diğer hastalarda azalma olmuyor, o gün fazla çalışıyorsun. Fazla mesai için para almıyorsun, izin olarak kullanabiliyorsun. Yaptığımız işe göre maaşımız çok düşük."

"Koşturmaca ve hasta olma riski yanında sapıklık yapanlar, dövenler de var. O sana saldırabilir ama sen ona bir şey yapamazsın. İtiraz bile etsen suçlu sayılıyorsun. Çok zor bir iş ama ben severek yapıyorum. Bünye olarak da zor, düzenli çalışma saatlerinin pek olmaması nedeniyle zor, işin sırtında dolaştığın için de zor. Bu işin tek avantajı Almanya'daki demografik gelişime bağlı olarak hiç işsiz kalmayacak olmamız. Bir de hem para kazanıyorsun hem de birilerine yardımcı olmanın iç huzuruna sahipsin."

Fotoğraflar: Freepik

İlgili haberler
Hastabakıcı Kristine ‘denk işe eşit ücret’ davasın...

Kökü 1950’lere dayanan bir dava yıllarını huzurevinde hastabakıcılık yaparak geçiren Kristine Bartle...

Sağlık emekçisi kadınlar sağlık alanında neler yaş...

Kadın sağlık emekçileri sağlık alanında neler yaşıyor. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi SES İ...

Sınırların ötesinde sağlık emekçileri neler yaşıyo...

Duyduklarımızın, izlediklerimizin çok daha kötüsü. İlk günden beri en önde olan sağlık emekçileri vi...