25 Kasım’a giderken dünya tablosu: Emperyalizmin planını kadınlar bozacak!
‘Aile’, ‘kadın’ ve ‘milliyetçilik’ propagandaları yükselirken, artan sömürü ve savaşlar kadınları günden güne vahşileşen şiddete mahkum ediyor. Dünyada kadınlar 25 Kasım'a bu koşullarda hazırlanıyor.

Geçtiğimiz haftalarda sahnede süper kahraman kostümüyle kendini “kurtarıcı” diye tanıtan Javier Milei’nin Arjantin’de devlet başkanı seçilmesi, sağ politikaların dünyada hız kesmeden yükselmesi açısından önemli bir dönüm noktası oldu. “Kurtarıcı” her ne koşulda olursa olsun kürtajın yasaklanmasına, devlet tarafından sağlanan her türlü sosyal yardımın ve okullarda ücretsiz eğitimin her kademede kaldırılmasına ilişkin propagandaları seçim süreci boyunca yaygınlaştırmıştı.

Arjantin 1994’te ev içi şiddete ilişkin yasa tasarlayan ilk Latin Amerika ülkesi. Arjantin 2002 yılında tecavüz, ensest ilişki veya annenin hayatının tehlikeye girmesi durumlarında kürtajı yasallaştırıldı, 2021 yılında ise hamileliğin ilk 14 haftasında tüm kadınlar için kürtaj yasal hale geldi.

Arjantin’de 2009 yılında cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı suç sayan bir yasa düzenlendi ve 2010 yılında Latin Amerika’da eş cinsel evliliği yasallaştıran ilk ülke oldu. 20. yüzyılın başlarında Arjantin ırk, etnik köken bakılmaksızın tüm çocuklara ücretsiz eğitim sistemi uygulamaya başladı.

Tüm bu kazanımlar yıllarca kadınların farklı alanlarda yürüttüğü örgütlü mücadelenin sonucu olarak ortaya çıktı ancak şimdi “kurtarıcı” olarak kendini tanıtan Milei, bunları bir çırpıda gasbetmeye hazır. Özellikle Avrupa’da popülist sağ partilerin yükselmesi, bir yandan aileyi ve geleneksel cinsiyet rollerini güçlendirecek politikaları gündeme getirirken diğer yandan LGBTİ’lere ve göçmenlere karşı yürütülen propagandayı da etkin kılıyor. Avrupa, Amerika ve Latin Amerika’da sağın yükselişi, Ortadoğu ve doğuda radikal kökten dinci grupların ve rejimlerin emperyalistler tarafından beslenmesi, emperyalizmin ayakta kalmak için çırpınışlarını ortaya seriyor.

25 KASIM’A GİDERKEN

Bütün dünyada öne çıkan tartışmaların ve propagandaların ekseni “aile”, “kadın”, “maneviyat” ve “milliyetçilik” üzerineyken hız kesmeden derinleşen yoksulluk, sömürü ve savaşlar kadınları günden güne vahşileşen şiddete mahkum ediyor. İşte bu tabloda tüm dünyada kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ne hazırlanıyor.

Dünyanın farklı bölgelerinde ortaya çıkan politik tartışmaların ekseni -ki bu tartışmalar aileyi korumak adı altında kadınların ve LGBTİ’lerin kazanılmış haklarının gasbedilmesine yönelik hamlelerdi- ve paralel olarak zaman zaman önümüze gelen sokak hareketleri emperyalizmin yarattığı çeşitli çelişkileri ve uyguladığı manevraları daha detaylı incelemeyi önemli kıldı.

EMPERYALİZMİN KURTARICISI: SAĞ POPÜLİZM

Pandemi öncesi ekonomik krizin tüm dünyayı sarması, farklı yerlerde halk hareketlerinin baş göstermesine neden oldu, sermaye ve halk arasındaki çatışmayı görünür kıldı. Pandemi sürecinde üstü kapatılan çatışma, sonraki süreçte daha da derinleşen ekonomik krizle kimi yerlerde yine canlandı. Emperyalizmin enerji, ham madde ve pazar rekabetinde oluşan kriz; dünyada siyasal krizleri de ortaya serdi. Emperyalizmin bir kurtuluş planı ve “kurtarıcılara” ihtiyaç duyması, dünyada popülist sağın ve hatta kimi yerlerde neoliberal politikaları besleyen sol popülist partilerin öne çıkmasına yol açtı. Ekonomik krizden kurtuluşu “Değerlere geri dönme” argümanıyla sık sık gündeme getiren sağ popülistler belirli oranda başarılı oldu. Ancak Brezilya ve ABD gibi kimi ülkelerde popülist sağın söylemleri sadece “bir dönem” etkileyici oldu.

Ortadoğu’ da ise nerdeyse 3 yıl önce ABD ve diğer emperyalist güçlerin bölgede yürüttüğü strateji gereği Afganistan’dan çekilmesi ve göz göre göre ülkeyi Taliban’a teslim etmesinin faturası kadınlara kesildi. Her türlü insani haktan mahrum olan kadınlar Afganistan’da hayatta kalma mücadelesi veriyor. İran’da ise yıllardır teokratik rejimin baskısı altında mücadele veren kadınlar, tüm dünyayı etkileyen bir isyanın ateşini fitilledi, İran’da farklı hareketlerin birbirine kenetlenmesine yol açtı. Ancak İran rejimi tarafından halka uygulanan vahşet karşısında sözde “düşman” ABD, el koyduğu İran rejiminin paralarını ülkeye geri akıttı, İran ile nükleer anlaşmalar üzerinde titizlikle toplantılar yürütmeye devam etti.


‘KADIN MÜCADELESİ SINIF MÜCADELESİDİR’

Emperyalizm, Suriye savaşıyla başlattığı kurtuluş ve yeniden paylaşım planlarını bu sefer Avrupa’da Ukrayna-Rusya ve Ortadoğu’da İsrail-Filistin savaşıyla genişletmeye çaba gösterdi. Ancak özellikle İsrail’in Filistin halkına uyguladığı soykırım, devletler ve halklar olarak iki cephenin ayrışma çizgisini ortaya koydu. Birçok ülkede devletlerin tutumunun tam tersine, kadınların ön saflarda olduğu binlerce kişi sokağa çıktı. İsrail’de kadınların “Savaşı durdur, Filistin’de soykırımı durdur” açıklamaları ve eylemleri de bu tablonun etkileyici kısımlarından biri. Dünyanın birçok yerinde binlerce kişinin sokağa çıkması, devletler ve halklar arasındaki bölünmeyi bariz kıldı. Bu bölünmeler ve çatışmanın derinleşmesini dünyanın farklı yerlerinde geçtiğimiz senden bu yana gördük.

ABD’de “Çelik pas tuttu” diyen Ford işçilerinin eylemleri ve grevleri, Hindistan’da ve Bangladeş’te tekstil, tarım ve farklı iş kollarında kadınların grevleri, İsviçre’de yüz binlerce kadının “Kadın mücadelesi sınıf mücadelesidir” diyerek, İzlanda’da 100 bin kadının ücret eşitliği ve şiddetin önlenmesi için sokağa çıkması, Fransa’da en çok kadınları etkileyecek olan emeklik yaşının arttırılmasına karşı sokakların dolup taşması, İran’da ve Afganistan’da “kadın, yaşam, özgürlük” diyen kadınların mücadelesi ve dünyadaki birçok ülkede kadınları dayanışma için sokağa çağırması gibi birçok hareket tüm dünyayı sardı. Bu hareketler, Meksika Ulusal Adalet Yüksek Mahkemesinin kürtajı federal düzeyde suç olmaktan çıkarması, Belçika’da LGBTİ’lerin cinsel yönelimini değiştirmeyi amaçlayan “dönüşüm terapileri”nin yasaklanması gibi kazanımları da peşinden getirdi.

Önümüzdeki süreçte siyasal baskıların, haklara yönelik saldırıların artması kaçınılmaz görünse de halkların ve özellikle de şiddete maruz kalan kadınların hareketi ve mücadelesinin yükseleceği öngörülebilir.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Filistin’de işgal yıllarında kadınlar, sınırları a...

Filistin’de kadın hareketi sınır ötesine de aşan bir süreçte ilerliyor. Lübnan Komünist Partisi'nden...

Yoksulluğa, şiddete, savaşa karşı mücadelemiz var!

Yaşamak için, eşitlik için, şiddetsiz bir yaşam için müttefiklerimiz var.

Arjantin'de seçim sonrası kürtaj hakkı tehlikede

Arjantin'de başkanlık seçimini kazanan Javier Milei özelleştirme, bakanlıkların kapatılması gibi vaa...