GÜNÜN YAZISI: Erken doğumların olası bir sebebi olarak glifosat
‘Hamile kadınların idrarlarındaki glifosat oranları ile erken doğum ilişkisi kuşkusuz düşündürücü. Bu sonuç, bu alanda daha derin daha fazla araştırmalar yapılmasını zorunlu kılmakta.’

Glifosat, çok yaygın kullanılan bir tarım ilacı. Dünya çapında kullanımı oldukça tartışmalı bir tarım ilacı. 2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından muhtemel karsinojen (kansere neden olabilen) madde olarak ilan edildi. Avrupa Komisyonu ise 2017 aralık ayında uzun tartışma süreçlerinden sonra glifosat kullanımı için verdiği onayı bir beş yıl daha uzattı. Ancak şunu not etmekte fayda var. Üye ülke temsilcilerinden oluşan komitede tasarı tartışılırken, onaylanması ya da reddedilmesi yönünde büyük görüş farkları yoktu. Bu da konunun üye ülkelerde de halen tartışıldığını gösteriyor. Ancak Komisyon üç ana maddede anlaşmıştı. Glifosat içeren tarım ilaçlarının içeriğinde kullanılan POE-tallowamine yasaklanmalı, parklar, bahçeler, kamuya açık oyun alanlarında glifosat içeren tarım ilaçlarının kullanımı en aza indirilmeli ve hasat öncesi bu ilacın kullanımı incelenmeliydi. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (The International Agency for Research on Cancer) tersini düşünse de Avrupa Kimyasallar Ajansı (European Chemical Agency) ve birkaç ajansın görüşleri şu yöndeydi. Eldeki verilere göre glifosatı insanlarda kanser ile ilişkilendiren yeterli kanıt bulunmamaktaydı ve genetik hasara sebep olan (mutajen) ya da üremeyi engelleyen bir madde olarak sınıflandırılmamalıydı. Bu görüşleri temel alan Avrupa Komisyonu glifosat kullanım onayını bir beş yıl daha uzattı(1).

Alınan kararın üzerinden yaklaşık dört ay geçti. Indiana Üniversitesi araştırmacıları geçtiğimiz hafta Environ mental Health isimli bir bilimsel dergide, bölgelerinde yaşayan hamile kadınlar, glifosat ve erken doğum ilişkisini irdeledikleri bir araştırma makalesini yayınladılar(2). Araştırma 71 hamile kadınla yapılmıştı. Bunların yüzde 93’ünün idrarlarında glifosata rastlanmıştı. Daha kırsal alanlara gidildikçe ya da kafeinli ürünler tüketme oranı arttıkça idrardaki glifosat oranı da artmaktaydı. Yapılan içme suyu analizleri glifosatın su yoluyla alınmadığını göstermekteydi. Glifosat yüksek ihtimalle tüketilen gıdalar yoluyla alınmaktaydı. Araştırmacılara göre glifosat içeren tarım ilaçları Indiana civarında mısır ve soya ekilen arazilerde (genellikle GDO’lu) yoğun olarak kullanılmakta. İdrarlarında glifosat oranı yüksek kadınların erken doğum oranlarında da istatistiki olarak anlamlı farklar tespit edildi.

Hamile kadınların idrarlarındaki glifosat oranları ile erken doğum ilişkisi kuşkusuz düşündürücü. Bu sonuç, bu alanda daha derin, alan olarak daha geniş ve örneklem sayısı daha fazla araştırmalar yapılmasını zorunlu kılmakta aslında. Araştırmayı yürüten bilim insanları da bu konuda hemfikir. Çalışma doğrudan bir ilişkiyi, çalışma az sayıda insanla yapıldığı için bu aşamada gösteremese de glifosatın çevreden vücudumuza geçtiği oldukça aşikar.

1 https://ec.europa.eu/food/plant/pesticides/glyphosate_en
2 S. Parvez, R. R. Gerona, C. Proctor, M. Friesen, J. L. Ashby, J. L. Reiter, Z. Lui, P. D. Winchester. Glyphosate exposure in pregnancy and shortened gestational length: a prospective Indiana birth cohort study. Environmental Health, 2018; 17 (1) DOI: 10.1186/s12940-018-0367-0

Bu yazı 27 Mart 2018 tarihinde Evrensel gazetesinde yayımlanmıştır.

İlgili haberler
Meme kanseri kabusumuz olmasın!

Dünyada kadınlar arasında yüzde 30’luk oranla en sık görülen kanser türü olan meme kanserini alt etm...

GÜNÜN BİLGİSİ: Yumurtalık kanseri belirtileri

Yumurtalık kanseri belirtileri, genellikle kanser diğer organlara sıçramadan ortaya çıkmıyor.

LUPUS: Dertli bir kadın hastalığı

Kadınlarda erkeklerden 9 kat daha fazla görülüyor Lupus. Lupus’un belirtileri neler, nasıl ortaya çı...