Ben kovid-19 oldum! Şimdi ne yapacağım?
Ekmek ve Gül’ün sağlık köşesi yazarı, Uzman Doktor Senem Bilgili, eşiyle birlikte yaşadıkları kovid sürecini bir doktor gözüyle yazdı…

24 Kasım günü başlayan kovid-19 temas hikayemiz, temastan tam 6 gün sonra eşimin vücudunda kuluçka süresini tamamlandığını düşündüğümüz Covid-19 virüsünü aramaya dönüştü. 

Acıbadem hastanesi özel Acıbadem sigortası olmasına rağmen test istemimizi keyfi buldu ve test yaptırmamız halinde 250₺ test ücreti alınacağını söyledi.

Biz de devlet hastanesine temaslı olduğunu söyleyerek başvurduk. Ancak burada da durum aynıydı. Ve ücret de aynıydı. Yani eğer bir şikayetin varsa doktor seni muayene ediyor ve o karar veriyor teste ihtiyacın olup olmadığına. Temaslılara artık test yapılmıyormuş. İstersen 250 TL. Neyse sağlık çalışanı olmak burada biraz işe yaramış olabilir. Hafif bir tat kaybı ve sırt ağrısı dışında bir şikayeti yoktu.

Yani 30 Kasım’da eşim kovid pozitif ben ise temaslı olarak eve kapandık. Bugün 5. günümüz.

Bana test yapılmadı. Sağlık çalışanı olarak algoritmanın aksine 7. gün sadece işe başlayabilmem için PCR testi yapılacak ve negatif isem işbaşı yapacağım. Yani asıl merak edilen hasta olup olmadığım değil, çalışabilir olup olmadığım.

Neyse bugünün konusu bana sıkça sorulan “tedavi için verilen ilaçları kullanmalı mıyım?”

Bir bilim insanı olarak kanıta dayalı tıbbi verileri okuyup değerlendirip hastalara öyle sunmak, uygulamak iyi hekimlik becerisidir. Bir de Sağlık Bakanlığı'nın bu veriler çerçevesinde sunduğu algoritmalar vardır ki süreç içinde bazı değişiklikler yapılarak ilerlendiği doğrudur.

Hastanede şartların imkansızlığı ile layıkıyla muayenesini yapamayan doktor, belki de yüzyılın en pis işini yapıp, canını her gün yüzlerce kez tehlikeye atan PCR örneklerini alan sağlık memuru, kapıda huzuru ve düzeni sağlamaya çalışan ve en korunmasız donanımıyla hizmet veren güvenlik görevlisi, damar yolu açmak, tedavisini uygulamak için siz çocuğunuzu dahi öpmezken o kişisel mahremiyet alanınıza kadar giren hemşire arkadaş yeterince size bilgi verememiş, tane tane anlatamamış, bu tedavinin iyi ve kötü yanlarını ve bu lanet derecede bulaşıcı hastalığın da yakın ve uzun dönem sonuçlarından sizi layıkıyla aydınlatamamış olabilir.

Hatta sizin için “off niye yakalandın bu hastalığa? Bir sen eksiktin. Daha fazla dikkat etseydin keşke maske de takmıyorsundur sen şimdi” diye düşünmüş bile olabilir.

Ona kim kızabilir ki! Nereden bilelim ne kadar korunursak korunalım bu hastalığa ilk zayıf anımızda yakalanacağımızı? 8 aydır çift maske taksak da, hiçbir kalabalık ortama girmesek de 10 dakika maskesiz sigara molasında bu virüsü kapabileceğimizi nereden bilelim?

TEDAVİ İÇİN ÖNERİLEN İLAÇLARI KULLANMALI MIYIM?

Biraz ilaçlardan bahsetmek istiyorum. Başından beri yakından takip ettiğim halde pandemi süreci ile ilgili en yeni bilgiler için Nasreddin Hoca'nın dediği gibi eşekten düşenleri dinledik, bilimsel çalışmalara ve klinik deneyimlere dayanan webinarlara katıldık, sunumlar dinledik...

Derlediğim bilgilerden yola çıkarak sizinle paylaşmak istediğim, bu hastalığın tedavisinde 2 aşamalı bir yol var.

1- Virüsü yok etmeye yönelik Antiviral tedavi süreci

2- Virüsün etkilerini yok etmek için yapılan Antienflamatuar tedavi süreci

Bir diğer tedavi de virüsün yarattığı/yaratabileceği damar içi pıhtılaşma bozukluğuna bağlı durumu önlemek/tedavi etmek üzere uygulanan Antiagregan tedavi,

Antiviral tedavi de Favipiravir etken maddeli Favicor bakanlık tarafından her PCR+ vakaya veriliyor. İlk gün 2x8tb ve diğer 4 gün ise 2x3tb içerek tedavi tamamlanıyor.

Sıkıntı da burada başlıyor. Henüz şikayeti olmayan kovid hastası bu kadar fazla ilacı alarak başta midesine ve karaciğerine ardından da diğer organlarına çok zarar vereceğini düşündüğü(!) için ilacı kullanmak istemiyor. Ancak bilimsel olarak kanıtlanmış bir yan etki/istenmeyen etki varlığı tedavi edici etkisinden fazla değil. İlk 5 gün antiviral tedavisini almayan kişi virüsün kontrol dışı çoğalması ve vücutta yarattığı hasarla mücadele eden kendi dokularımızdan aşırı üretilen bağışıklık sistemi hücrelerinin ortama yayılmasının etkilerini yaşıyor. Buna sitokin fırtınası deniyor. İşte Antienflamatuar tedavi de bu enflamasyon sürecini kontrol altına almaya yönelik ağrı kesici ve steroidlerden faydalandığımız dönem oluyor. Bu dönem kullanılan Parol ve Prednol bu şikayetleri rahatlatabiliyor.

NASIL BİR YOL İZLEMELİ?

Her iki tedavi yolunda da bahsettiğim tedaviler ev ortamında izolasyonda kullanılan ilaçlar. Unutulmamalıdır ki bu ilaçlar hayat kurtaran ilaçlar olabildiği gibi yanlış kullanıldığında ağır yan etkileri olabilen ilaçlardır

Tıpta hastalık yoktur hasta vardır. Bu bizim şiarımızdır. Bu sebeple hastanın kliniği bizim için çok kıymetlidir.

Bu süreçte nefes darlığı, solunum sıkıntısı yaşayan ya da öksürükle nefes yetmezliği yaşayan kişi mutlaka hastaneye başvurmalı ve öncelikli olarak durumu tekrar değerlendirilerek uygun tedaviye başlanmalıdır.

O2 tedavisi, damar içi antiviral tedaviye başlamak, antienflamatuar damar içi tedaviye geçmek ya da oksijen açlığı çeken, ağır akciğer hasarında makineye bağlanarak akciğerlere mekanik olarak yardım etmek hastanın klinik durumuna göre karar alınacak bir süreç olarak karşımıza çıkıyor.

Antiagregan tedavi ise kısmen virüsün kan pıhtılaşmasını düzenleyen hücreleri bozması, kısmen de yarattığı hücre içi enflamasyon nedeniyle damar içi pıhtılaşmayı artırarak damar içinde tıkanıklığa yol açması durumu düzeltme çabasıdır. Diyabet, hipertansiyon gibi ek hastalıklar, geçirilmiş kalp krizleri, damar hastalıkları ya da yoğun sigara içiciliği hali hazırda hasarlanmış damar içi regulasyonun daha da zarar görmesine neden olur. İşte bu sebeple de aspirin, fraxiparine gibi 'kan sulandırıcı' tedavi sürece eklenebiliyor.

Bir diğer sıkça sorulan soru vitamin takviyeleri. Özellikle D vitamini eksikliği durumlarında tedavinin zorlaştığı tespit edilmiş. D vitamini Türk toplumunda oldukça düşük düzeyde olduğu göz önünde bulundurulursa, tedaviye mutlaka eklenmelidir. Piyasada 50.000 ile 200.000 ünite arsında değişen damla formları var. Günlük idame dozu 5 damla ancak tedavi ihtiyacında biraz daha artırılabilir. Aşırı kullanımlarında zehirlenme yaşanabilir dikkat!.

C vitamini hastane bakımlarında da takviye edilen bir preparat. Hafif yaşanan kovid olgularında dahi 1000mg günlük doz öneriliyor.

Bunların dışında günlük rutin beslenmeye ve vitaminleri günlük beslenme ile almayı öneriyor dünya ancak ülkemizde günlük rutin beslenme ile ihtiyacı karşılayabilecek vitamin/ mineral/ esansiyel yağ ve protrin alımı tartışmalı bir konu olduğu için bunu sizin beslenme alışkanlığınıza bırakıyorum.

Alternatif tedavi seçenekleri de bu çok yeni tanıştığımız çok bulaşık ve insanları birbirinden çok farklı etkileyen hastalık için denenmeye devam ediyor. Ancak henüz tedavide başarıya ulaşmış alternatif bir yöntem de yok.

Tedaviye dair son önerim sık sık havalandırılmış bir odada bol bol dinlenmeniz ve size verilen tedaviyi ev ortamında uygulamanız. Kekik yağı içindeki karvakol etken maddesinin antiviral etkisinden daha önce de bahsetmiştim. İçine 5-6 damla kekik yağı damlattığınız buhardan/ diffüzör ya da sıcak su kasesini bulunduğunuz odada soluyun. Kötüleşmeniz, ateşinizin çıkması ya da artması, nefes darlığı veya solunum sıkıntısı çekmeniz durumunda 112 arayın ve hemen bir sağlık kuruluşuna başvurun.

Bu hastalığı ne çok hafife alın ne de bu hastalıkla yatıp kalkın kendinizi ruh hastası edin. Her zaman aramızda gezindiğini, bizi de kısa sürede yakalayabileceğini unutmayın. Çevrenizde kovid hastalarına vebalı gibi bakmayın ama şüphesi bile olanlardan uzak durun. Bu hastalığı yaşayan insan için de itilmişlik, belirsizlik ve çaresizlik çok zor bir süreç.

Zor bir süreçten geçiyoruz. Tüm insanlık! Yaşam araçlarımızı, eğitim dünyamızı, seyahat planlarımızı, yapacağımız evlilik ve doğum günü kutlamalarımızı, sevdiklerimize doya doya sarılmalarımızı, yalap şalap öpücüklerimizi, özgürlüğümüzü çaldığı, gözle görülemeyecek kadar küçük bir varlığın bizi esir aldığı zor günler yaşıyoruz.

İnsan olmanın erdemiyle, empati yeteneği olan insanların emeğiyle, insanın güçlü adil ve dayanıklı olanı ile atlatacağız bu günleri. Sağlıkla kalın

İlgili haberler
Korkutan Sendrom: KAWASAKİ

Koronavirüs salgını ile bağlantılı olup olmadığı merak konusu olan Kawasaki Sendromu çocuklarda rast...

GÜNÜN DİKKATİ: Kadın sağlık çalışanları erkekler i...

Sağlık çalışanı kadınlar koronavirüs salgını döneminde beden ölçülerine uymayan koruyucu ekipmanla ç...

Pandemide popülaritesi artan koruma kalkanı: Zatür...

2020’yi kabusa çeviren Covid 19 salgını nedeniyle, ek bir hastalık yaratan ve ağır seyreden zatürrey...