‘Ölmek değil, yaşamak istiyorum’ diyen E.F’nin yanındayız
Sizlerle kız kardeşimiz E.F.’nin hikayesini kendi yazdıklarıyla paylaşmak istiyoruz. Mektubunu derneğimize ulaştırdı, biz de Ekmek ve Gül aracılığıyla tüm kadınlarla paylaşıyoruz.



E.F. 38 yaşında, eşinden ayrılmış bir kadın. Eski kocası evde, işte sürekli, ısrarla takip ediyor onu; kız kardeşini de sürekli rahatsız ediyor. Annesinin Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğine ulaşmasıyla tanışıyoruz onunla. Ölüm tehdidi, psikolojik şiddet, dijital şiddet ve ısrarlı takip suçları açık olmasına rağmen baştan savma, göstermelik, kısa süreli bir uzaklaştırma kararı aldırabilmiş ancak. Ama o da çözüm olmamış.

Sizlerle kız kardeşimiz E.F.’nin hikayesini kendi yazdıklarıyla paylaşmak istiyoruz. Mektubunu derneğimize ulaştırdı, biz de Ekmek ve Gül aracılığıyla tüm kadınlarla paylaşıyoruz.

Bu sadece onun değil hepimizin hikayesi. Kadınlara hayatı dar edenlere, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışanlara karşı; evde, sokakta, işte biz kadınlar inadına dayanışacak, inadına mücadele edeceğiz. Bu da bizim sözümüz olsun….

BOŞANMAYA RAĞMEN BİTMEYEN TEHDİT, ŞANTAJ, TACİZ

Bundan 7 yıl önce Facebook mesaj kutuma bir bildirim geldi. “Tanrı’nın güzelliğinin dünyaya yansıması” gibi süslü sözler ve Nazım Hikmet’ten şiirler… O zamanlar boşluktaydım ve bu cümleler benim hayatımı bambaşka bir noktaya taşıdı. Bu süreç bir yıl boyunca devam etti. Akıl ve ruh sağlığı sorunlu bir insan hayatıma girmek üzereydi. Bir akşam evine davet etti, içki almıştı. Biraz sohbet ettikten sonra bana evlilik teklif etti. Ben de kabul ettim, düşüncesizce hareket ettim. Ondan sonra kurgularıyla yalanların ardı arkası kesilmedi. Kurguladığı yalanlara önce kendini inandırıyordu, sonra da beni. Psikolojik baskının ardı arkası kesilmiyordu. Hamileydim, bir şekilde baskıyla birlikte olmuş, hamile bırakmıştı. Apar topar bir nikahla evlendik. Herkes karşıydı zaten. İmzayı attıktan sonra her şey bitmişti. Uğradığım cinsel şiddetin, başka şeylere zorlamanın ardı arkası kesilmiyordu. Çalışmıyordu da. Evimize aldığımız taksitli eşyaları satıp onlarla geçimimizi sağlıyorduk. Annem bakıyordu bize. Oğlum 5 yaşındayken “Anneler çalışır, babalar hep evde yatar değil mi?” cümlesi çocuğunun gözünden bu sürecin nasıl geçtiğinin bir başka göstergesi.

Bunun yanı sıra sahte hesaplarla yakınlarıma değişik şeyler yazıp, olmayan şeyleri var gibi gösteriyordu. Ben dünyayı kurtaracak seçilmiş insan, o da seçilmiş insana yardım eden bir melekti. Artık son bulmalıydı bu durum, bitirmeliydim. Bu baskılardan kurtulmalıydım. Yaptım, başardım, tüm tehditlerine rağmen ayrıldım. Oğlumun velayetini aldım. Ancak ondan sonra başladı her şey. Evine gitmezsem etrafımdaki insanlara, hatta çocuğuma bile zarar vermekle tehdit etti. Mecbur evine gidiyordum ve birlikte olmaya zorluyordu istemediğim halde. Bir gün kapıma silahla dayandı. Şikayet ettim, evet bunu yaptım, başardım. Ölümle tehdit ediliyordum, duyduğum hakaretlerin ardı arkası kesilmiyordu. Telefonum gece gündüz susmuyordu. Kabus gibiydi. 6 ay uzaklaştırma kararı verildi. Bu bile onu durduramadı. Hâlâ tacizleri devam ediyordu, daha da beter olmuştu. Şikayetlerimi sürekli yineliyordum. Aileme özellikle anneme ağza alınmayacak küfürler, hakaretler ediyordu. Tacizleri, ölüm tehditleri hâlâ devam ediyor.

Ancak ben mücadelemi sürdürüyorum. Ailem, arkadaşlarım, dernekten Elif Hoca ve avukatlarımın sayesinde hayatıma devam ediyorum. Umudum var. Benim bu umudumun herkese umut olmasını diliyorum. Ölmek değil, yaşamak istiyorum.


İlgili haberler
Cesaret ve kadın dayanışmasıyla hayatımı yeniden k...

‘Yıllarca şiddet görmüş bir kadın olarak tüm kadınlara sesleniyorum; kadınları koruyan İstanbul Sözl...

Tutunabileceğimiz tek şey işte bu dayanışma

Göz göre göre ölüme itilen Ayşe Tuba’nın davasında katil ‘namus’ dedi, mahkeme dinledi, kadınlarsa g...

İsmimi de hayatımı da dernekle değiştirdim

Herkes beni hayatından çıkarttı, ailem de dahil. Dayanışma, destek, paylaşmak neymiş, Tuzluçayır Kad...