Mültecilik ömrümü ‘ah’ etti
İkitelli’den mülteci Mizgin anlatıyor: ‘Eğer evde yiyecek salça var ise ekmeğe sürüp çocuğumun eline veriyorum. Gün oldu çocuklarım aç uyudu.’

Türkiye’de geçim zor, iki oğlum bir kızım var. Bizde sadece eşim çalışıyor, o da parça başı iş yapıyor. Bazı haftalar 1000, bazı haftalar 800-700 lira getiriyor. Getirdiği para anca geçimimize yetiyor. 1000 lira kira ödüyorum. Üç çocuğum var. İstiyorum ki ülkemiz düzelsin biz ülkemize, Suriye’ye gidelim. Eşim yeri geliyor işsiz kalıyor. O zamanlar çok zorlanıyoruz. Akrabalarımız var. Ama herkes kendini zar zor geçindiriyor. Perişan oluyoruz. Bir birikimimiz yok ki. Ancak faturalar, kira, yemek… Elektrik 100 liranın üzerinde geliyor. Doğal gaza geçen kış 600-650 lira ödediğimi biliyorum. Bu yıl zam geldi daha fazla öderiz. 100-140 lira su parası geliyor. İşler bir oluyor, bir olmuyor. Bu hafta eşim 2-3 gün işe gitmedi. İş olmadığında faturalar birikiyor. Eğer evde yiyecek salça varsa ekmeğe sürüp çocuğumun eline veriyorum. Yine de kimseye muhtaç olmak istemiyorum. Gün oldu çocuklarım aç uyudu. Oğullarımın bebekken bezleri yoktu. Bir bez bağlardım akşama kadar. Para yok nereden getireceğim. Bir Türk komşum vardı beni görür bez alırdı. Bir başka komşu erzak alır getirirdi. Evdeki küflü ekmeği gördü, ağladı kadın.

‘TÜRKİYELİ KOMŞULARIMIZIN KAPISINI ÇALMAYA KORKUYORUZ’

Bu birkaç yardım edenler dışında Türkiye’de insanların çoğunluğu bizi rahatsız ediyor. Bize “Pis Suriyeliler çıkın gidin” diyorlar. “Ne istiyorsunuz, eşimizi, evimizi, işimizi elimizden aldınız. Biz sizin yüzünüzden işsiz kaldık” diyorlar. Bize haksızlık ediyorlar. Biz buraya savaştan kaçıp geldik. Burası Müslüman ülkesi deyip buraya sığındık. Bizim yurdumuz yok diye her şeyi bizden biliyorlar. Bizi bedavaya çalıştırıyorlar. Biz mecburiyetten çalışıyoruz. Türkiye’de verdikleri ücret tek kişiyi geçindirir. Ama aile geçinmez. Biz Türkiye’ye geldiğimizden beri hiç iyi davranmadılar. Elbet biz bir gün ülkemize döneceğiz. Bizler sizin de bizim gibi yaşamanızı istemeyiz. Türkiye’de deprem olduğunda bile bizden bildiler. “Suriyeliler her sene bir çocuk getiriyorlar” diyorlar. Biz doğum yaptığımızda sürekli hakaret ediyorlar, dövüyorlar. Ben bu en küçük çocuğuma doğum yaptığımda Türkçe bilmeyen Suriyeli kadınlar vardı doğum yapan. Hemşirelerin bazıları hakaret ediyorlardı. Biz bombalardan kaçtık ailemizi korumak için. Çok kötü şeyler gördük, keyfimizden gelmedik. Tam 9 yıldır buradayım. Biz burada neler yaşadık. Türkiyeli kadınların evine gitmeye çekiniyorum. Bizi istemezler kapıyı açmazlar diye, çalmayız kapılarını. Bizimle diyalogları yoktur. Onlar Türkiyeli biz Suriyeliyiz. Dışarıda bize sürekli hakaret ediyorlar ya komşular da ya bize öyle davranırsa diye düşünüyoruz. Çocuklarımı parka götürüyorum, çocuklarla kavga ediyorlar. Geçen 25 yaşlarında bir genç, köpeği var. Çocuğum köpeğini seviyor. Köpek ona havlayınca o da elindeki sopayı atıyor. Adam oğlumu kaldırıp yere çalıyor. Çocuk geldi parktan, korkudan altına yapmış. Gittim parka, oradakiler anlattı adamın oğluma yaptıklarını. Türkiye’de ömrümü ‘ah’ ettim. Yaşamaktan bıktım. Şu an 27 yaşımdayım. 17 yaşımda çocuktum evlendiğimde. Bütün bu yaşadıklarımı içime atmaktan mide krampları geçiriyorum. Hastaneye gidiyoruz bize bakmıyorlar. Aşağılıyorlar bize mesafeli duruyorlar. Pandemiden değil öncesinde de öyleydi. Bu ülkede hakkımı arayamam. Arasam da vermezler.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Kadınım, mülteciyim, hayat hakkımın peşindeyim…

‘Çocuklarıma sarılıp her defasında yeniden kalktım ve yılmadan saatlerce yürüyerek sesimi duyurmaya...

Türkiye'de mülteci kadın olmak

Ülkelerindeki savaş başta olmak üzere insanlık dışı yaşam koşulları yüzünden göç yollarına düşen mül...

GÜNÜN ŞARKISI: Mülteci Makamı

Suriyeli Müzisyen Tarık Aslan ve arkadaşlarından oluşan müzik grubu Orta’k Doğu’dan mülteciliği anla...