Gitmek de zor kalmak da... Fakirlik zor şey...
Yoksulluktan babası Almanya’ya çalışmaya gitmiş Hatun'un daha 12 yaşında kardeşlerine bakmak zorunda kalmasıyla başlayan hayatına dair kendi kaleminden...

Adım Hatun, 61 yaşındayım, 5 kardeşin en büyüğüyüm. Babam İzmir’e getirdi bizi ben 6 yaşındayken. İş yoktu memlekette. Gündüz başka işte çalışırdı, gece de kamyonlara kum doldururdu. Bizi muhtaç etmemek için… Yine de yetiştiremiyordu. Annem tarla işine gidiyordu. Ben çocuklara bakıyordum.

Gücüm yetmiyordu, kaldıramıyordum. Küçüğüm tabii. Çocukluğumu yaşayamadım. 4 tane oğlan çocuğu büyüttüm. Ben 11-12 yaşlarındayken, babam Almanya’ya gitti. Babam gittikten 1 yıl sonra annem bakımsızlıktan, vitaminsizlikten hasta oldu. Sokağa çıkıyorduk. Komşuların çocukları "Onların annesi veremli onlarla oynamayın" diyorlardı. Aslında annem veremli değildi ama öyle diyorlardı. Babam dedemi getirdi bize baksın diye. Dedem eski toprak olduğu için; yumurtayı koyarsa sofraya, zeytini alıyordu. Annem düşmüş bir gün bayılmış. "Ben öleceğim herhalde, babanıza telgraf çekin, gelsin" dedi. Babam telgrafı alınca hemen geldi. Daha 1 yıl dolmamıştı babam gideli. Babam geldi ama para yok ki… Taksiler yoktu eskiden, dolmuşa kadar sırtında taşıdı annemi. Buca Göğüs Hastanesi’ne götürdü. Doktor "Ben ne yapayım, öldürmüşsün getirmişsin hastayı" demişti. Hastaneye yatırdılar annemi. Babamın Almanya’ya gitmesi gerekiyor tabii. Çocukların ikisi de küçük. Altları bağlanıyor, mama yiyor. Babamın uzaktan akrabası gece yatmaya geliyordu yanımıza sadece. Çocuklara ben bakıyordum. Annem 6 ay hastanede kaldı. Annemin yanına gidip geliyorum aynı zamanda. Okumam yoktu ama soruyordum. Çocuk olduğum için yukarıya annemin yanına çıkmama izin yoktu aşağıda görüşüyorduk. Annem küçük kardeşimi görmek istedi. Altını bağladım, sardım götürdüm. Yanıma bez almamışım, kardeşim altına yaptı, yağmur yağıyor. Bizi yukarıya almadılar tabi yine. Annem çarşafını yırttı, getirdi. Onunla bağladık. Eve geldik. Kıbrıs savaşı oluyor o zaman. Işık karartmalar oluyor. Evimizin de bahçenin kapısı vardı ama duvarları yoktu. Fakirlik kötü fakirlik. Bir de kimsesiz olunca… Odalar böyle yan yanaydı. Geçen gün gidip gördüm çocukluğumu yaşayamadığım o evi. Çocuklara baktığım için okula gidemedim. Babam da beni okutamadığı için çok üzülüyordu ama çocuklara bakacak kimse de yoktu işte. Çok hayalim vardı. Okumak istiyordum ama olmadı.

Babam Almanya’da tek başına çok sıkıntı çekti. Hatta bizi evlatlık istediler. Babam mendil açarım yine de vermem dedi. Giden de çekiyor, kalan da… Kimse istemez toprağını bırakıp gelmek ama işte insanlar geçinemediği için mecburen önce köyündeki toprağını satıp şehre geliyor. Burada da geçinemeyince yurtdışına gidiyor. Babam 20 yıl çalıştı Almanya’da. Fabrika satılmış işten çıkardılar. Hakkını alamadı. Parası olana çok iyi ama parası olmayana çok zor hayat.


Fotoğraflar: Hatun'un kişisel arşivinden

İlgili haberler
‘Eşitsizlik, yoksulluk ve şiddete karşı mücadele ö...

13 Kasım Cumartesi günü TMMBO, DİSK, KESK ve EBTO’nun ortak düzenlediği söyleşiyle kadınlar mücadele...

Şiddetten kurtulduk, yoksulluktan kurtulamadık

‘Hayatımın özeti; geçim sıkıntısı ve iki çocuk’ diyor İzmir’de bir hastanede temizlik işçisi bir oku...

‘Önce yoksul et, sonra biat ettir’ düzeni

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine yardım için başvuranların sayısı her geçen gün artıyor, listeler...