Resmi bir 8 Mart gösterisi değildi... Ama bir devlet kurumu, İstanbul’da bir anadolu lisesinde idim. Sahnede kocaman “Ekmek ve Gül” yazısı önünde kız öğrenciler, Şili’de başlayıp tüm dünyaya yayılan “Las Tesis” protestoların ülkemizde polisin saldırısına uğramasını protesto edercesine dans etmesiyle başladı. Salonda tüm kıpırdanmalar, fısıldaşmalar bitmiş sahnedeki dansın ve müziğin büyüsü hepimizi etkisi altına almıştı. Biraz sonra iki genç kız rakamlarla anlattılar dünyada ve ülkemizdeki kadınları. Çarpıcı rakamlar salonda fısıldaşmalara neden oldu. Artık alıştığımız ölüm rakamları değildi sadece anlatılan. Akademik çalışmalarda profesör olanla asistan olan kadınlar arasındaki gittikçe azalan kadın akademisyen sayısına dikkat çekmek bile başka bir dokunuştu soğuk rakamsal verilere. “Okulda 8 Mart’ın işi ne” diyen idareciler bile ürkütücü TÜİK verilerini dinlerken eminim tüyleri ürpermiştir.
Küçük bir itirafın zamanıdır... Yağmurlu, soğuk saçma sapan bir günde, etkinliği düzenleyen öğretmenin davetini reddetmeyip, homurdana homurdana gittiğim, sıradan bir 8 Mart gösterisiyle karşılaşmayı beklerken Gülsüm Cengiz’in derlediği Kadın şiirlerini okuyan pırıl pırıl liseli genç kadınlarla karşılaşmak... İşte bu da benim şaşkınlığımdı. Anadolu kadınının binlerce yıllık şiirli tarihinden, acılı yaşamlarına tanıklık eden şairlerin usta dillerinden özenle seçilmiş şiirleri dinlerken sanatın, edebiyatın değiştirip dönüştüren gücünü hissediyorduk. Şiirlerden bazılarını kadın öğretmenler de okudu. Müzik grubunun söylediği şarkılarla sona erdi etkinlik. Sanat eleştirmeni değilim, organizatör hiç değilim. Yazının uzamaması için etkinliğin tamamını anlatamıyorum. ‘’Kadınlar çiçektir’’den öte gitmeyen resmi söylemden başkasının bölücü örgütsel faaliyet sayılabileceği bir okulda kuru bir ajitasyonun metrelerce uzağında, kollektif, rekabetten uzak, çarpıcı bir sanatsal etkinlikle harmanlanmış, “Kadın ve niye, neden, niçin bunca eşitsizlik, ölüm, tecavüz” dedirten bir gösteri izledim. Soruların bazılarının cevabı vardı, bazıları soru olarak bize soruldu.
Etkinliğin hazırlık aşamaları 3 aya yakın bir zaman almıştı. Atölye çalışmaları şeklinde geçekleşen bu hazırlıklara 30 kız öğrenci katılmıştı. Öğretmen, öğrenci, veli, personel işbirliği ile etkinlik gerçekleşti. Öğrenciler kendi okuyacakları şiirleri kendileri seçmişlerdi. Şiirlerden biri Kapıcı kadını anlatıyordu ve bu şiiri bir kapıcı ailesinin kızı okumuştu. Öğrenciler sahne giysilerini dahi kendileri belirlemişlerdi. Erkek öğrenciler teknik işlerde ve sahne arkasında görevler aldılar. Her gösteri sonrası salon temizliği erkek öğrenciler tarafından yapılıyordu. Rekabet etmediler, dayanıştılar. Kadınların gerçekliğini anlatırken sadece resmi rakamlardan değil, Ekmek ve Gül dergisinden de yararlanmışlardı. Son bir rakam; 6 kez sahnelenen etkinlikle 800’e yakın öğretmen öğrenci veliye hitap edilmişti.
Ve daha birçok güzel söz söyleyebilirdik bu etkinlik için ama bence tek cümle... Bu iş Ekmek ve Gül okuru tek bir öğretmenin başının altından çıkmıştı. Aynı etkinliği gelecek yıl da yapabilmesi için, öğretmenin adı bende saklı kalsın. Olsun, her küçük dokunuşun bizi ekmeğe de güle de sahip olacağımız başka bir dünyaya yaklaştırdığını bilmek yetiyor bu güzel eğitim emekçisi arkadaşımıza.
Teşekkürler Öğretmenim.
İlgili haberler
8 MART 2020| Krize ve şiddete karşı isyanda, tüm d...
Ortak bir söz kurmak için yan yana gelen, bugün sokaklara çıkıp, taleplerini haykıracak olan kadınla...
Cenevre Albatros Derneği’nden 8 Mart etkinliği
Cenevre’de yaşayan Türkiye göçmenleri derneği olan Albatros Kültür ve Dayanışma Derneği üyesi kadınl...
Panayır Mahallesinde 8 Mart buluşması
Bursa Panayır Mahallesinde 8 Mart etkinliğinde bir araya gelen kadınlar, çalışma hayatında ve günlük...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.