Bütçeden hakkımızı İstiyoruz: Sağlığa, eğitime, kadınlara bütçe
2026 bütçesinde halk, kadınlar ve emekçiler yine yok sayılıyor. Ancak sağlık emekçiler bütçeden hakkını, sağlığa ve eğitime bütçe istiyor.

2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi Meclis Başkanlığına sunuldu. Yine halkın hiçe sayıldığını, kaynakların sermaye sahiplerine peşkeş çekildiğini, sağlık ve eğitim gibi iki önemli alana kaynak ayrılmadığını görüyoruz. Özellikle milyonlarca çalışan kadının dört gözle beklediği ücretsiz kreş hakkının yine gasbedildiğini, “kaynak yok” denilerek kadınların yine özel kreş veya bakıcılara mahkum olmaya devam edeceğini görüyoruz.

Bir sağlık çalışanı olarak ben de kendi alanımda oluşan sorunlara kısaca değinmek istiyorum. Performans sistemi ve Bakanlığın keyfi uygulamaları yüzünden sağlıkta sürekli artan iş yükü, vardiyalı 24 saat çalışma sistemi ve fazla mesaiye karşın düşük ücret, mobing ve sağlıkta şiddetle mücadele ederken bir de işe gelirken çocuklarımızı nereye bırakacağız derdi ile uğraşıyoruz. Kadın iş gücünün ülkede en fazla olduğu sektör olan sağlık sektöründe hâlâ çocuklarımızı bırakacağımız bir ücretsiz kreş yok. Nedenini sorduğumuzda ise bütçe yok deniliyor.

Yüzde 35 gibi ciddi bir oranda vergi verdiğimiz halde kreş gibi basit ve sosyal devletin karşılamakla yükümlü olduğu bir hak karşılanmıyorsa bu vergiyi verenler olarak soruyoruz, vergimiz nereye gidiyor?

OECD ülkeleri arasında Türkiye’de hasta başına düşen hemşire sayısı 2021 verilerine göre, bin hastaya 2,8 hemşire olarak belirtilmiş. 38 ülke arasından sondan ikinci sırada yer alıyoruz. Ancak bu verilere rağmen sağlıkta hemşire alımı yapılmıyor, bunun için bütçe ayrılmıyor. Buna karşın insanlar tedavi edilmesi gereken hastalar gibi değil, devamlılığı olması gereken müşteriler gibi görülüyor. Sorunu çözmek yerine geçici çözümler üretiliyor ve sağlık çalışanı sayısı sabit kalırken müşteri olarak görülen insanların sayısı artırılıyor. Dolayısıyla ilaç, tedavi gibi şeylere halkın ayırdığı para miktarı da artıyor. Sağlık harcamaları bu kadar artarken bu harcamaları karşılayacak bütçe maalesef sağlığa bu yıl ayrılmayacak.

Tüm bunlar yapılırken buna ses çıkaracak olan, sağlıkta bugünün hizmet vereni yarının hizmet alacak olanı olan biz sağlık çalışanları açlık ve fakirlik sınırı arasında bir ücrete mahkum edildik. Bu haksızlıklarla mücadele etmemiz gerekirken ekonomik olarak zayıflatılarak kendi geçim derdimize gömülmek zorunda kaldık. Bir kiranın, asgari ücreti geçtiği bu dönemde aldığımız ücretle nasıl geçineceğimizi, çocukların eğitim masraflarını nasıl karşılayacağımızı düşünüyoruz. Özellikle basında bilinçli oluşturulan “Asgari ücretli açlıktan ölüyor, halinize şükredin” söylemleri halkımıza aşılanmaya ve insanlar birbirine kırdırılmaya çalışılıyor. Böyle bir durumda sadece şunu belirtmek isterim ki hepimiz vergi veriyoruz ve dolayısıyla verdiğimiz vergilerden oluşan bu bütçeden hakkımız olanı istiyoruz. İnsanca yaşanabilir açlık ve fakirlik sınırının üstünde bir ücret talep etmek en tabii hakkımızdır. Bizler bize layık görülen kırıntılara şükretmek zorunda değiliz. Kimse bize lütfedip bu ücretleri vermiyor. Emek veriyorsak bunun karşılığını istemek en doğal hakkımızdır. Bu yüzden bütçeden hakkımız olanı istiyoruz. Sağlığa ve eğitime bütçe.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Bütçede en son halk sağlığına bakılıyor: HPV aşısı ücretsiz olmalı

Kadınlarda rahim ağzı kanserini önleyen ve ücretsiz olacağı sözü verilen HPV aşısında yine adım yok. Sağlıkçılar, sağlık bütçesinin insan sağlığını öncelemediğine dikkat çekiyor.

İktidarın kadına bakışı 2025 bütçesinde gizli: Aileye üç, kadına bir

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi talebi için ülkenin dört bir yanında kadınlar sokağa çıkmışken ‘Ailenin korunması’ için ayrılan bütçe ‘Kadının güçlenmesine’ ayrılan bütçeyi neredeyse 3’e katladı.

Kadınlar bütçeden ne istiyor?

Sağlık, eğitim, beslenme... Yeldeğirmeni' nde kadınlar, 2024 bütçesinden ne istediklerini konuştu.


Editörden