
Arife günü işten saat 4’te çıkmamın nedeni iki gündür gece 11’ e kadar çalışmış olmamdı. Eve vardığımda kızım Fidan makarna yapmış, hemen yedik yemeği.
-Anne yarın bayram, ne alacaksın bana?
-Kızım bayram mı kaldı? Evde bir şey yok. Önce pazara gidip geleyim sen topla buraları.
Pazar dağılıyor. Acelece bakıyorum, ne alacağım bilmiyorum ki! Fidan elma dedi, ben soğan, patates... Pazarcı bağırıyor: “Patates soğanları alın bacılar para filan istemem.” Yüzümüzdeki mutluluğu görmelisiniz. Resmen saldırıyoruz o filizlenmiş, yumuşamış soğanlara. Delik deşik patatesleri dolduruyoruz çantaya.
Kabak 60 liraymış. Altın oldu mübarek. Pazarcı “Almazsan alma, zaten zarar ettik” diyor. Domates 30 lira, alamayacağım. En iyisi 5 liraya düşen pırasa ve eşek baklası almak. Bizim buralarda iri, kart baklaya denir eşek baklası. Elma el yakıyor, 25 liraya bir kilo aldım.
Hızlıca eve varıp Fidan’a “Hadi şeker ve sana da ayakkabı alalım” diyorum. Geçen sene komşum Ayşe’nin kızının verdiği ayakkabı oldukça küçük ya. 13 yaşında, her şeyin farkında gül kızım. Hiç üzmez, zorlamaz beni.
Mağazalara baka baka gidiyoruz. Dalıp gitmişim. Akşam 8 bin lira ev sahibine, elektrik suya 1300 ayırayım. Elif’ ten geçen ay aldığım 300’ü vereyim. Baktım Fidan dürtüyor: “Anne lokum mu alacağız çikolata mı?” “Aha şu şekerler iyi, ne kadar” diyorum. “200” diyor. Yarım kilo alıyorum. Spor ayakkabılar 200’ e de var 500’ e de. Fidan, “Anne Sıla almış 4 bin liraya Converse...” İç geçiriyorum. “Ah kızım benimle aynı işi yapanlar da 50 bin lira alıyor ama bak ben 23 bin alıyorum. Bakma sen, Sıla’nın anası babası çalışıyor. Evleri barkları var” diyecektim, lafı yuttum.
Ayakkabı alamadan dönüş yolunda 50 lira diye bağıran adamdan bir bluz alıyorum, bir de çorap. Aman, nasıl unuttum! Bayramda iki lafın belini kırarken kahve içmeyecek miyiz? Aşağıda madenci kahve gözüme çarpıyor, 650 liraymış. İleride bakkal da çekiyor mis gibi 450 lira. Hemen kokusunu içime çekiyorum: “Ver kardeş, 100 gram...”
Eve doğru hızlanıyoruz. Fidan etiketleri okuyor. Markete giriyoruz, “Hadi hangisi çikolatayı istiyorsan al, hemen açıp ye” diyorum. Şaşırıyor: “Anne, şunu alabilir miyiz? Sevgi okula getirmişti.” Damak fıstıklı. 120 lira. Çok pahalı ama olsun diyorum. Ondan kıs, bundan kıs, onu yeme, bunu giyme...
'DALGA DALGA BİR ŞEYLER OLUYOR'
Bayram sabahı sarılıyoruz ana kız. Yumurtaya bir lokma peynir, patates koyup güzel bir omleti bayram menüsü diye gülerek yiyoruz ki kapı çalınıyor. Ayşe, Sevgi, Gülsen... Sarılıyoruz. Fidan “Ben yaparım kahveyi” deyip cici şekerlerimizi masaya koyuyor.
“Kız bu pakette ne var” diyorum, gözüm doluyor. Sevgi bir spor ayakkabı, Ayşe güzel bir çanta, Gülşen de -kocası bir pastacıda çalıştığından- bir dolu tuzlu, şekerli pasta getirmiş. “Kız, bunlar dünkü ama vallahi taptaze” diyor. “Ay olsun kız, olsun” diyorum acı bir sevinçle.
Gözümüz televizyona kayıyor. 2 milyon kalabalık, 2 milyon umut diyorum kadınlara. Haksızlık aldı başını gitti diyoruz. Bir anne konuşuyor, “Gencecik benim kızım daha 15’inde. ‘Güzel günler göreceğiz’ diye çıktı sokağa. Kaç gündür içeride. Bayram bize haram” diyor. Kimi kadınlar “Dik dur oğlum” derken dalga dalga bir şeyler oluyor.
Kadınlar kalkarken daha bir sıkı, daha bir coşkun sarılıyoruz. “Yarın da sen gel” diyor Ayşem, sus işareti yapıyorum. Fidan’ın haberi yok ben bayram mesaisi yazdırdım ustaya. Zaten diğerleri de yazdırmış kendini.
Giderken Gülsen’ in sesini duyuyorum, “Bayram gelmiş kime ne? Kan damlar yüreğime...” Ama bu kez diyorum ama bu kez...
Fotoğraf: Pixabay
İlgili haberler
Bayram bizim neyimize?
Çocuklarımın karnını doyuramıyorum, bayramlığı alamıyorum. Benim çocuklarım neden bayramda sevinemiy...
Bugün genç kadınlara bayram mı?
TÜİK' e göre tablo günlük güneşlik olabilir ama işçi, liseli, üniversiteli kadınlar verilerin arkası...
Lezita’nın kadın işçileri: 'Bayramı direnişte daha...
Grevlerinin birinci ayını dolduran Lezita işçisi kadınlar, bayramı da grev çadırında geçirecek. Kadı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.