Lezita’nın kadın işçileri: 'Bayramı direnişte daha iyi geçireceğiz'
Grevlerinin birinci ayını dolduran Lezita işçisi kadınlar, bayramı da grev çadırında geçirecek. Kadın işçiler bayram yaklaşırken taleplerini ve dileklerini dile getiriyor.

3 yıl mücadele verip sendikalaştıktan sonra patronun toplu sözleşme masasına gelmemesi üzerine greve çıkan Lezita işçileri grevde bir ayı geride bıraktı. Patronun, jandarmanın baskısına rağmen Ramazan ayını grev çadırında geçiren işçiler, bayram da grevde girecek. Fabrika önündeki direniş çadırında kadın işçilere taleplerini ve bu yıl bayramı nasıl geçireceklerini sorduk.

‘GREVDE İKEN BAYRAMI DAHA İYİ HİSSEDECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM’

Şerife Pişten 17 yıldır kesim bölümünde çalışıyor. Emekliliğine 4 gün kalmış, daha iyi ücret alabilmek için sendikaya geçtiklerini, bunun için 3 yıldır uğraştıklarını dile getirdi. Lezita’da çalışırken bayram görmediklerini ifade eden Pişten, “17 yıldır ilk gün bayram yapıp ikinci gün işe geliyordum. Hiç sosyal hayatımız olmadı. Grevde iken bayramı daha iyi yaşayacağımızı düşünüyorum, arkadaşlarla elbirliği ile. Pazar alışverişimizi bile yapamıyorduk, kimseyi görmüyorduk, sadece annemlere gidip geliyorduk o kadar. Sendika bizi ekonomik olarak destekliyor. Çalışırken de o kadar alıyorduk. Çok bir şey almıyorduk. O kadar çalışıyor olmamıza rağmen” diyor.

Yine 17 yıldır Lezita’da çalışan Nurhan Yaşa, birleşmek ve güçlü olmak için greve gittiklerini belirtiyor ve ekliyor; “Kesimhanedekilerin hepsi örgütlü oldu, biz neden örgütlü olmayalım dedik. Sosyal yaşantımız yok. Bayram yok. Bu kadar çalışmamıza rağmen maddi manevi bir kazancımız yok. Mesai yapıyoruz, parası yok, kıdem farkı yok, o yüzden örgütlenmek istedik. Arkadaşlarımız bizim kadar cesaret edemedi. Biz onlardan desteklerini bekliyoruz. Dışarıda sonuna kadar direneceğiz. Bayramın burada daha iyi geçeceğine eminim.”

‘TEHDİTLERLE BAYRAM GEÇİRİYORDUK’

Hatice Akgün ön işlemede çalışıyor. 7 yıldır yaşamadığı güzel bir bayram geçireceğini düşünüyor. “İkinci gün işbaşı yapıyorduk. Gelmeyenlere promosyonunu vermeyeceğim, kıdemini vermeyeceğim, tutanak yazacağım denilerek tehditler savruluyordu. Mecburen gelmek zorunda kalıyordum. Tehditle bayram geçiriyorduk. Hazırlığımızı yapamıyorduk, çocuklarla ilgilenemiyorduk. Aile ziyaretine zaten gidemiyorduk” diyen Akgün, 1 aylık direnişte kardeşliği, mücadele etmeyi öğrendiklerini dile getiriyor. “Daha güçlü olduğumuzu öğrendik. İçerideki arkadaşlarımızı da bekleriz. Onlar da birleşip gelsinler” diyor.

Derya Güleç de 9 yıldır Lezita’da çalışıyor. 2021 yılında sendikaya üye olan Güleç, “O zaman aslında hak nasıl aranır onu öğrenmiş oldum. İçeride sürekli tehdit, baskı, mobbing vardı. Bayramda gelmediğimizde 2-3 bin liramızı kesiyorlardı. Tatile, memleketimize gidemiyorduk, çocuklara vakit ayıramıyorduk. Nefes almayı, yaşamayı, gerçek ailenin ne demek olduğunu burada öğrendik. Sendikamız arkamızda. Yakınlarımız, ailemiz arkamızda onlara da anlatıyoruz, ziyaretimize geliyorlar” diyor.

‘ÇOĞUNLUK KADIN ÇALIŞIYORDU İÇERİDEKİ AĞIR İŞLERDE’

Akile Ay 12 yıldır Lezita’da çalışıyor. “Bayramlarda sadece kendi maaşımızı veriyorlardı, onun da yarısını. Harcamaya korkuyorduk” diyen Ay 12 yıl boyunca, prim, ikramiye hiçbir şey görmediklerini, sendikanın konusu gündeme gelince patronların ellerini, avuçlarını açtığını anlatıyor. “Sırf birleşmeyelim, birlik olmayalım. Onların dediği, istediği olsun diye yaptılar bunu. Buraya örgütlendik, çıktık. Her şey daha farklı oldu. Her şeyi öğrendik, insan olduğumuzun farkına vardık, yaşamayı öğrendik. Haldır haldır çalışıp eve gidip hiçbir iş yapamaz hale geliyorduk” diyor. Ellerinde çalışmaktan kaynaklı sinir sıkışması olduğunu, birisinden ameliyat olduğunu, ötekinden de olması gerektiğini anlatan Ay, “Sağlık sorunlarımız çok fazla. Bayramda işe gelmeyene primini keseriz diyorlardı. O primi de sadece bıçakçılar alıyordu. Çoğu insan asgari ücretle çalışıyordu. Çoğunlukla kadınlar çalışıyordu içerdeki ağır işlerde. Hiçbir şekilde verdiğimiz emeğin, hakkını almadığımızı öğrendik. İçerdeki arkadaşlarımızdan bize destek olmalarını istiyoruz. Halimizi hatırımızı sorsunlar o da yeter. Biz hepimizin hakkını arıyoruz” diyor.

‘GÜNDE 420 BİN TAVUK KESİLİYORDU’
Çalışırken kendilerini en çok zorlayan şeyin iş yükü olduğunu, eleman eksikliğinden 3 kişinin yaptığı işi bir kişinin yaptığını anlatan işçiler, “13-14 bin devirli makinelerle yarışıyorduk. Her gün mesaiye kalıyorduk. Aldığımız 12 bin lira idi, sezon başladığında günde 13-14 saat çalışıyorduk” diyor.
Grevin başarıya ulaşabilmesi için halen sendika üyesi olan ancak greve çıkmayıp içeride çalışmaya devam eden işçi arkadaşlarının yanlarına gelmesi gerektiğini ifade ediyor işçiler.
Grev başladıktan sonra kesim yetişmediği için tavukların büyüdüğünü ve belli bir süre sonra kendiliğinden öldükleri için firma tarafından satıldığını anlatan kadınlar ekliyor; “Siparişler de düştüğü için rahat bir şekilde yetiştirebiliyorlar işleri. Ama kârlarının azaldığı da bir gerçek. Eskiden günlük 10 ton gidiyorsa şimdi 6 ton gidiyor. Günlük 420 bin tavuk kesiliyordu. Greve ilk çıktığımızda 100 bin aşağıya indi diyorlardı.”

İlgili haberler
GÜNÜN ŞARKISI: Grevdeki Lezita işçisi kadınlardan!

Patronun toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine katılmaması üzerine grev başlatan Lezita işçilerind...

Lezita’da işten atılan kadın işçiler: Sonuna kadar...

Abalıoğlu Lezita fabrikasında Öz Gıda-İş’e üye oldukları için işten atılan 5 kadın işçi direnişi sür...

Direnişteki Lezita işçisi Burçak Gürledik: Mobbing...

İzmir Kemalpaşa’da faaliyet yürüten Abalıoğlu Lezita fabrikasında işten atılan ve direnişe geçen işç...