Emine Emel Balcı, Nefesim Kesilene Kadar filminin ardından, uzun bir aradan sonra Buradayım, İyiyim ile sinemaya dönüyor. Film, doğum sonrası depresyon yaşayan Filiz’in hikayesiyle başlıyor ve daha ilk sahnesinden itibaren seyirciye güçlü bir rahatsızlık hissi aktarıyor. Filiz’in ayakkabısının vurduğu ayağına yapıştırdığı yara bandı, sutyenini çıkardığı sahne ya da bebeğini emzirmeye çalışırken yaşadığı zorlanma… Tüm bu detaylar, kadın bedeninin üzerindeki baskıyı hissettiren, kasıtlı bir rahatsızlık yaratıyor. Filiz’in eşiyle yaşadığı sevişme sahnesi de bu hissi derinleştiriyor. Kısacası, karşımızda “kutsal anne” değil; sıkışmış, yalnız, kendi bedenine ve kimliğine yabancılaşmış bir kadın var.
Filmi iki bölüme ayırmak mümkün. İlk yarı, Filiz’in anneliği sorguladığı, psikolojik yoğunluğu izleyiciye hissettiren bölümlerden oluşuyor. Bu kısım oldukça etkileyici, seyirciyi karakterin iç dünyasına dahil etmeyi başarıyor. Ancak ikinci yarıda hikaye yön değiştiriyor. Şule’nin hikayeye dahil olmasıyla ton da biçim de değişiyor, bu da filmde bir kopukluk hissi yaratıyor. Sanki bir değil, iki farklı film izliyormuşuz gibi. İlk yarının çizgisi korunup derinleştirilebilseydi, film çok daha çarpıcı bir etki bırakabilirdi.
Yine de filmin vardığı nokta anlamlı: Rahatsızlıkla başlayan hikaye, iki kadının birbirine tutunmasıyla dayanışmaya evriliyor. Filiz anneliği öğrenirken, Şule ile kurduğu bağ sayesinde dayanışmanın da ne olduğunu keşfediyor. Karanlık bir atmosferle başlayan film, sonunda izleyicide iyi hisler bırakarak bitiyor.
Oyunculuklar da filmin en güçlü unsurlarından biri. Bige Önal ve Elit İşcan, canlandırdıkları karakterleri içtenlik ve derinlikle aktarıyor; özellikle Önal’ın Filiz’deki sıkışmışlık ve yorgunluk halini seyirciye geçirmesi dikkat çekici.
Buradayım, İyiyim anneliğin kutsallaştırılmış imgesini sorgulayan, kadınların görünmeyen yüklerine ve aralarındaki dayanışmaya ışık tutan bir film. Her ne kadar yapısal olarak yer yer aksasa da yarattığı duygusal etki ve kadınların hikayelerini ele alış biçimiyle izleyicinin aklında yer ediyor.
Fotoğraf: Film afişi
İlgili haberler
Kentleri ve kadınları edebiyatla buluşturacak sempozyum: ‘Tanpınar’dan Calvino’ya’
Panzehir Dergi, edebiyatın kadın ve kent eksenini tartışmaya açıyor. “Tanpınar’dan Calvino’ya: Kentler ve Kadınlar” başlıklı sempozyum, edebiyatçıları, akademisyenleri ve okurları bir araya getirecek.
Dışa Vurum oyunu: Sessizliğin çığlığa dönüştüğü yer
Bu oyun, bir isyanın estetik biçime bürünmüş haliydi. Sessizliğin sesi, bastırılanın çığlığı, görmezden gelinenin yüzleşmesiydi...
Işığın zehri, kadınların direnişi: Radyum Kızları
Radyum Kızları, yalnızca 1920’lerde Amerika’da yaşanmış trajik bir sağlık skandalını gözler önüne sermekle kalmıyor; aynı zamanda, kadınların ve işçi sınıfının adalet arayışının hikâyesini anlatıyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























