MOR: Anlatılan bütün kadınların hikayesi
Sığınmaevinde yaşayan 5 kadının yaşanmış hikayelerinin anlatıldığı ‘Mor’, kadına yönelik şiddeti tiyatro sahnesine taşıyor.

Sığınaksız, korkmadan, kaçmadan yaşayacak bir dünya isterken, bir kaçak gibi sığınmaevinde yaşamaya çalışmak nasıldır bilir misiniz? Bazen tek başına ayakta kalmaya çalışmak, kokusunu özlediğin anneye (o da şiddet yaşıyordur belki de) dahi nerede olduğunu söyleyememek... Korkusuz yaşamayı arzu ederken hep saklanarak sokağa çıkmak zorunda olmak, hatta ölüm korkusuyla aylardır sokağa adımını atamamak...

Kadıköy Halk Tiyatrosu’nun sığınmaevinde kalan beş kadının hikayesini konu edinen ‘Mor’ adlı oyunu; yüzlerce, binlerce kadının hikayesini anlatıyor aslında. Her gün aşağılanan, horlanan, zorla evlendirilen, istemediği bir hayata sıkıştırılan, görünmez bir kafese konulan kadınlar onlar. İsimleri yok, şehirleri yok, kasabaları yok. Bütün kadınların hikayesi onlarınki...

Kadınlara yönelik şiddeti, tüm gerçekliğiyle sahneye taşımayı seçmiş Yönetmen Ali Yalçıner. Şiddet sadece fiziksel olarak çıkmıyor karşımıza, cinsel, ekonomik, psikolojik ve duygusal... her biçimiyle var. Öyküler farklı, ama bir o kadar da aynı. Doğudan gelen kadınla, yoksul bir yaşamı olan kadının ya da üniversite mezunu kadının yaşadığı şiddet, ortak noktaları oluyor. Başka coğrafyalarda doğup büyümek, farklı sosyo ekonomik yaşam standartlarına sahip olmak yaşadıkları şiddeti farklı kılmıyor.

SENİN HİKAYEN NE?
Bir kadın örgütünün sığınmaevinde kalıyor kadınlar, devletin korumadığı kadınları kadın örgütleri koruyor. Yaşanmış hikayelerden, gazete haberlerinden, röportajlardan yola çıkarak kurgulanan ve sahneye aktırılan oyun, kadınların korku ve endişeyle yaşadıkları hikayeleri gizleyişlerini de anlatıyor seyirciye. Korku, endişe gibi sebeplerle yaşadıkları hikayeleri sığınmaevinde birbirlerinden dahi gizliyorlar. “Senin hikayen ne?” diye soramıyorlar birbirlerine. Gündelik hayatın doğal akışını sağlamaya çalışarak ayakta durmaya çalışıyor kadınlar.

Sığınmaevindeki rutinlerini bir kenara bırakıp, yüzlerini birbirlerine dönmeye başlayınca bir şeyi fark ediyor kadınlar: Birbirlerine hiç anlatmamışlar yaşadıklarını. Hiç anlatıp yüzleşmemişler, hiç dinlememişler birbirlerini. Bir çığ gibi içlerinde biriken acıları bir anda patlak veriyor; sesler, sözler uçuşmaya başlıyor havada ve döne döne yüzümüze çarpıyor.

Kadınlardan biri yaşadıklarını anlatırken şu cümleler dökülüyor ağzından: “Babamın başlık parasına sattığı herif dövmeye başlayınca kaçıp, ablamın yanına gittim. 2-3 ay ablamın evinde kaldım ama babam hakkımda ‘Eniştesiyle ilişki yaşıyor’ diye dedikodu çıkardı. Kocam verdiği parayı geri istemiş çünkü. Eniştem ‘Sen git artık’ dedi.”

Tüylerim ürperdi bu cümlede. Kadının alınıp satılan bir malmış gibi öyle köşede kırılmadan durmasını bekliyor bu sistem. Susmasını, sorgulamamasını, boyun eğmesini istiyor aile, koca, baba, ağabey... Susmazsan da ‘devlet desteğiyle’ öldürmeyi hak görüyor kendine.

NE KADAR ANLATIRSAK O KADAR İYİ
Ayşegül Yalçıner, Canan Tuğaner, Eda Özdemir, Hafize Balkan ve Nazlı Yanılmaz’ın rol aldığı oyunu Ali Yalçıner yönetiyor. Bir röportajında, kendilerinin anlatmakla yükümlü olduğunu belirterek, şunları söylüyor: “Oyunumuzda da görüleceği gibi biz çözüm üretmekten ziyade var olan ve her geçen gün çığ gibi büyüyen bu konunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. O kadar alıştık ki toplum olarak bu olaylara, sosyal medya hesaplarımızda paylaşmaktan başka bir şey yapamaz haldeyiz. Kendi adımıza konuyu ne kadar gündemde tutarsak, ne kadar çok insana ulaşırsak o kadar iyi olur diyoruz.”

Kadıköy Halk Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu oyunda yaşamları canlandırılan kadınların hepsi bugün hayatta. Kimi belki hâlâ sığınmaevinde, kimi cezaevinde. Bir gün onlar da oyunu izlemeye gelecek belki, kim bilir.

İlgili haberler
‘İki satırlık adamları musallat etmeyelim ömrümüze...

“İki satırlık adamları ömrümüze musallat etmemek” için satırlarca yazdığımız direnç hikayelerimize v...

Ne yoksulluk, ne sömürü, ne şiddet...

Bugün kadınların kendi hayatları üzerinde her türlü şiddetten azade olarak karar verebilme mücadeles...

Adana’da bir ‘Kadın Sığınağı’

Herkesin sığınmaevinden haberdar olduğu sığınamayan kadınların hikayesi Kadın Sığınağı.