Yeni, eskinin getirdiği tortuyu yok etme amacı taşıdığı için rahatsız edicidir. Ancak bu her “yeni”nin olumlu, her “eski”nin de olumsuz olduğu sonucu taşımaz kuşkusuz. Yeni, aslında kopmaya hazır olanın yerine, süregelene eklenmiş bir halkadır…
Kapitalist sistemin en has pazarlama aracıdır “yeni”. Yeni telefon, yeni bilgisayar, yeni televizyon, yeni yaşam tarzı, yeni evler, arabalar, giysiler… Eskimesine bile izin verilmeden eskitilen nesnelerin gözden çıkarılmasının adıdır yeni.
YENİLİK VE KALICILIK KOL KOLADIR
Yaşamın her alanına sinen bu “yeni” anlayışından edebiyat ve sanatın etkilenmemesi düşünülemez. Her gün yeni bir şiir anlayışı, yeni bir roman tekniği, yeni bir kurgu tekniğine tanık olunur. Oysa bu yeni, kısa bir zaman sonra eskimeye başlar. Çünkü yeni diye sunulanın arka planı boştur.Yenilik, tüketim toplumunda, kalıcılığın karşıtı bir nitelik gibi görünür nedense. Oysa yenilik ve kalıcılık kol koladır. Yeni olan etkisini sürdürebiliyorsa, insanı insana anlatıyorsa, eskimez. Shakespeare'nin oyunlarının günümüzde de en çok sahnelenen oyunlar olması, eskimemesi de bununla ilgilidir.
YENİ BİR YAYINEVİ GENÇ BİR ŞAİR
Bir şiirin, bir romanın yeni olması, tarih itibariyle yeni yazılmış olmasının dışında bazı özelliklere bağlıdır. Ele aldığı konunun farklılığı esere yeni bir karakter kazandırabilir elbette. Ama çoğunlukla belirleyici olan bu konunun estetize edilerek sunulmasıdır. Başka bir deyişle konu denen iskelete üflenen ruhtur, bu uğurda harcanan soluktur. Edebiyat alanında yeni sesleri duyurmak, ticari kaygı taşımayan cesur yayınevlerini gerektirir.Yakın bir zamanda edebiyat dünyası böyle bir birlikteliğe tanık oldu. Manos Kitap ve Yaprak Damla Yıldırım.
Yeni bir soluk, yeni bir bakış, yeni bir yayınevi, genç bir şair. Yaprak Damla Yıldırım'ın ilk şiir kitabı Ezmira ve yayın dünyasına yeni atılan Manos'un anlamlı ilk buluşması. Uzun bir maratonun ilk adımlarının yarattığı heyecan, coşku ve dinginlik…
Morumsu desenleri ve inceliğiyle kadın dünyasını içerdiğinin ipuçlarını taşıyor Ezmira. Küçük hacimli bir kitabın bir dünyayı, dünyaları taşıyabileceğini de gözler önüne seriyor.
UTANGAÇ BİR İÇ DÖKME
Kitabın ilk sayfası, şairin utangaç bir iç dökmesini andırıyor. Ama bu iç dökme her sayfada güç kazanıyor; bedeniyle, zihniyle, ruhuyla kadın olmanın donanımıyla sonuçlanıyor. “Cebinde yenilgiler taşıyan bir kadının kendini ensesinden tutup asması”yla başlayan ve “Kendini çivilediği dünyanın göbeğinde doğru bir şeyler bulabilmek ve doğru olabilmek için çaktığı çivileri sökmekle” sonuçlanan bir serüvendir Ezmira.“Ezmira” adlı ilk kitabıyla edebiyat dünyasına ince bir selam gönderen Yapak Damla Yıldırım, önce kendini sonra da kendi gibi olan kadınların dünyasına bir kapı aralıyor. Dizelerdeki kırılganlık, yıpranmışlık, değer bilmezliğin kişisel değil toplumsal bir yapının ürünü olduğunu da sezdiriyor dizelerinde: “beklemek yorgunu buruşuk bir kağıdım ben / vakitsiz bir şaka kırılmış bir tırnak / sayfanın sonunda yapılan hata / kayıp bir iskambil kartı / olmadık bir misafirim / eski dilde su, yenisinde denizim…”
'BİR DAMLA NEDİR Kİ'
Bu dizeler, kimi zaman bir alçak gönüllülük kimi zaman da küçümsemenin göstergesi olan bir cümleyi hatırlatır: “Bir damla nedir ki? Koca denizde küçücük bir damla…” Oysa damlaların birleşmesinden oluşur deniz. Şair bir anlamda, kendinde biriken, kendinde çoğalan “damla”laların döküldüğü denize ulaştırıyor okurları.Kadının bedeninden çıkıp sözcüklere dökülen bir dildir Ezmira… Konuşan, düşünen, sorgulayan, yaratan bir dil. Tüm bu özellikleri okura da taşıyabilen… Ezmira’nın diliyle konuşmak gerek belki de. “Korkunun dönecek ev bulamamak olduğunun” ayırdına varmak nasıl bir duygu yaratır? Ya da “Bir ömür boyu koynunda sakınmak için bir çocuk cesedinin elinden tutmak?” Yok sayılan coğrafyalarla birlikte hiçliğinin altı çizilen kadınların sızısını okurun beyin kıvrımları arasına yerleştirebilmek… “Uçsuz bucaksız bir kuyunun yankısını duymak için susmak ve şiddettin nidalarını asıldıkları cümlelerden tütün tarlalarına salmak…”
Ezmira, bir karşı çıkışın hikâyesidir, öznesi kadın olan. Cinsel, tensel, dinsel, sınıfsal bir karşı çıkışın hikayesi… Yıllarca durup dinlemek zorunda kalanların sesini duyurma hikayesi… "
İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Zehra Doğan / Les Yeux Grands Ouvert...
Diyarbakır E Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Ressam, Gazeteci Zehra Doğan için Zehra Doğan / Les Yeu...
GÜNÜN KİTABI: ‘Bekleme Odasında’ 115 yıl sonra raf...
Osmanlı döneminin ilk Ermeni kadın yazarlarından Zabel Yaseyan’ın Bekleme Odasında isimli kitabı 115...
GÜNÜN KİTABI: Kayıt dışı ekonomide örgütlenen kadı...
Naila Kabeer, Ratna Sudarshan ve Kirsty Milward’ın hazırladığı Fulya Alikoç’un Türkçe’ye çevirdiği ‘...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.