Bir kitap: Saklı Gerçekler
Özlem Abut Otluoğlu, Saklı Gerçekler eserinde cinayete kurban giden kadınların yerine mezara, “ya benimsin ya kara toprağın,” söylemini, kadın cinayetleri ardındaki tüm hafifletici nedenleri gömer.

Medyada, dizide, reklamda, yaşamın her alanında sistemin oluşturduğu kadın algısı genellikle cinsel objede somutlanır. Öte yandan ataerkil örüntü kadını annelikle özdeştirir; edilgen, yumurtlama makinesi, emaneti saklayıp dünyaya getiren, derleyip toparlayan, besleyip büyüten, erkeğe itaat eden olarak kabul eder. Sistem, kadını çerçeveleyen bu kalıbı geleneği bozmadan kuşaklara da aktarmak ister. Tüm bu algının doğal sonucu olarak kadın cinayetleri de çoğalarak devam eder. Kadın cinayetlerinde dedektife ihtiyaç yoktur. Kadının katili çoğu zaman evinde, en yakınlarındandır. Babadır, eşidir, sevgili veya oğuldur.

Özlem Abut Otluoğlu’nun Saklı Gerçekler eseriyle kitap yolculuğumuz kadına yaşamı daraltan tuzaklara, göz boyamalara, yanılgılara, kirli oyunlara; yol arkadaşımız Ela özelinde “Bir erkek sevdiğini iddia ettiği kadını neden öldürür?” sorusuna yanıt aramaya... Ela, annesiyle beraber yaşayan, iyiden, güzelden, doğrudan yana olan, işini en iyi şekilde yapan genç bir hostestir. Uçuş amirliğine terfi ettiği gün karanlık dünyasını perdelemede usta olan iş adamı Ünal Aydınsoy’la tanışır. Kadını meta gören zihniyetin somut göstergesi Ünal, yüklü sermayesinden aldığı özgüvenle ona sinsice yaklaşır. Oyunu göremeyen Ela, Ünal’ın sevgisine inanır, ona bağlanır, yaşamına onunla devam etme kararı alır. Oysa Ünal debelendiği kör kuyusunda yalnız değildir. O, dört yaşındaki Ali ve geçmişinden getirdikleriyle beraber Ela’nın hayatına korumasız bir kümese yaklaşan kurnaz bir tilki gibi sokulur. Ela tehlikeyi görür mü? Kendini çemberin dışına atabilir mi?

Özlem Abut Otluoğlu, Saklı Gerçekler eserinde okuyucuya kadın cinayetlerine gerekçe gösterilen hastalıklı sevgiyi sorgulatır. Cinayete kurban giden kadınların yerine mezara, “ya benimsin ya kara toprağın,” söylemini, kadın cinayetleri ardındaki tüm hafifletici nedenleri gömer. Alt metinde çocuklukta yaşanan travmaların tedavi görülmediği koşullarda yetişkinlikteki kalıcı zararlarına dikkat çeker.  Yazar; aşk, sır, dayanışma, hastalıklı tutku, ebeveyn çocuk ilişkisine de akıcı, sürükleyici bir olay örgüsü içinde yer verir.  Okuyucuyu büyüleyici, sırlarla dolu bir yolculuğa çıkarır.

Fotoğraf: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Bir Kitap: Olay

Kadın hakları temalı Olay eserinde kendi yaşamı üzerinden kürtajı cesurca, tarafsız bir şekilde akta...

Gerçekleşmiş bir düş kuran kadın: Aleksandra Kollo...

Kollontay burjuva feminizmiyle arasına mesafe koymakla yetinmedi, özellikle genç ve işçi kadınlar ar...

Kaybedilen ilk aşkın hikayesi: Gül Mevsimidir

‘Mesaadet, dönüştüğü huysuz ve yaşlı kadın olarak tüm gün bir başına bırakılıyor. İlk aşkını kendi k...