Bir Kitap: Onca Yoksulluk Varken
Yazar bu eserde yalnızlık, yoksulluk, göçmenlik, ırkçılık, kürtaj, ötenazi, sevgi, adalet konularını bir çocuğun gözüyle işler. Yoksulluk dramatize edilmeden, tüm yalınlığıyla aktarılır.

Bunca yoksulluk varken bu savurganlık neden? Dünyanın kaynaklar herkese yetecek kadar bereketli ilken çoğunluğun sefalet içinde çırpınışı niye? Madem ki dünya malı yeryüzünde kalacak; bu açgözlülük, doymak bilmemezlik neden? Yaşamak için bir tabak yemek yeterliyken kimileri nasıl oluyor da dünyaları yedikleri halde doymuyor? Ve her yerde; yokluklar, yetmezlikler içinde şekersiz, ekmeksiz, sevgisiz, çocukluklar. Yok sayılan çocuklar…

1975 yılında Fransa’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Goncourt Ödülü’nü alan Emile Ajar’ın Onca Yoksulluk Varken eseriyle kitap okuma yolculuğumuz en diptekilerin yanına, sefaletin orta yerine. Ah Momo! O, on yaşlarında bir çocuk. Hani bazı karakterleri içselleştirir, kendimize yakın bulursunuz ya, işte Momo benim için onlardan biri. Oğlum, yeğenim gibi… Fransa’da hayat kadınlarının doğum yapmaları yasaklandığı dönemde bebek doğuran kadınlar çocuklarını para karşılığı Madam Rosa’ya baktırırlar. Arap bir hayat kadının oğlu olan Momo da diğer çocuklarla beraber Madam Rosa’nın evinde büyür. Diğer çocukların anneleri Madam Rosa’ya para gönderirken Momo’nun annesinden para gelmez. Yoksulluğun içinde sevgi tomurcuğudur Momo. Onun Madam Rosa ile ilginç anıları, duyguları, sefaletin içinde büyüme süreci... “Gece üşüdüm, kalktım, gittim, Madam Rosa’nın üzerine bir battaniye attım.” Momo’nun gözünden anlatılan olay, onun attığı battaniye gibi okuyucunun içini ısıtır. “Bizim durumumuzda hep anayla uğraşılır, çünkü babayı çoğunluk yasaları korur.”

Onca Yoksulluk Varken her durumda, her şart altında yaşama meydan okumanın kitabı. Yazar bu eserde yalnızlık, yoksulluk, göçmenlik, ırkçılık, kürtaj, ötenazi, sevgi, adalet konularını bir çocuğun gözüyle işler. Yoksulluk dramatize edilmeden, tüm yalınlığıyla aktarılır. Bu eseri okuduğumuzda 1980 yılında yazarın neden; “Çok eğlendim, teşekkür ederim, hoşçakalın,” diyerek not bırakıp intihar ettiğini anlayabilir ve içimizden keşke deriz. Sahi onca yoksulluk varken biz neyi konuşuyoruz?

Fotoğraf: Kitap kapağı- Canva Pro

İlgili haberler
Bir kitap: Söz Ver Bana

'Çiğdem bir gün Şebnem’i arar, zor durumda olduğunu söyler, ondan bir söz vermesini ister. Ama bu sı...

Bir Kitap: Vahşi Kızlar

Ursula K. L Guin’in Vahşi Kızlar eseriyle okuma yolculuğumuz diğer eserlerden biraz farklı bir evren...

Bir kitap: Saklı Gerçekler

Özlem Abut Otluoğlu, Saklı Gerçekler eserinde cinayete kurban giden kadınların yerine mezara, “ya be...