Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde bir kahvaltıda buluştuğumuz kadınlarla kahvaltının ardından günü güzel bir sinema filmiyle devam ettirmeye karar verdik ve yedi kadın Kadıköy’ün yolunu tuttuk. Geçtiğimiz ay Ekmek ve Gül dergisinde tanıtım yazısını okuduğumuz Kefernahum’a gitmeyi öncesinde kendi aramızda konuşmuştuk. Fakat o sıralar film hakkındaki önyargım ve geçirdiğim hezeyanlı süreçten olacak ki dram dolu bir filmin beni daha da üzeceğini düşünüp istememiştim. Alışkanlıkların ve yarattığı çözümsüzlüğün etrafında ne kadar çok döndüğümün farkında olarak ve gene o alışkanlıkların cenderesinde, sinemaya gittiğimde içimde sanki korku filmi izlemeye gider gibi bir endişe vardı.
Bir taraftan filmin adını, Kefernahum’u düşünürken bir taraftan mendil dayanışması yapıyorduk. Ortadoğu; dram, savaş, mültecilik ve yoksulluk demekti. Bu filmin oyuncularında vücut bulmuş gerçeğin ta kendisi olarak bütün yalınlığı ve çıplaklığıyla karşımızdaydı. Dramı böylesine bir kurgu ve dille anlatmak bence seyircide de gerçek bir algı ve hafıza oluşturuyordu.
Özellikle filmin asıl kahramanı Zain adındaki çocuk beni çok etkiledi. Daha sonra filmin yönetmeninin de bu karakteri seçerken gözlerinin, bakışlarının farklılığını tarif ederken gördüğü bilgelikten bahsederken çok şaşırmıştım. Yani bir seyirci olarak aynı duyguda olmak doğru şeylerin yapıldığını gösteriyordu. Bir çocuğun gözünden, küçücük bir bedenin dilinden bu denli bir performans çıkması salt yaşanmışlık değil, ondan bir paye çıkarmakla da alakalı olsa gerek ve bunu o gözlerde görmek hem bir acı hem de aklınıza kazınan sıradan bir seyir olmaktan çıkarıyordu filmi.
UZAKLARDAKİ ACI DAHA GÖRÜNÜYOR, YA BİZİMKİ?
Ara verilince arkadaşlarla bundan daha kötü ve zor yaşamlarla kıyasladık filmi. Çocukluğundan bu yana yaşadığı istismar ve yoksulluğun cenderesindeki hikayeleriyle ne çok yaşam vardı önümüzde, bizzat şahit olduğumuz ne çok yaşanmışlık... Ben “Bundan daha kötüsü ne olabilir” diye düşünürken aslında bir çoğumuzda farkında bile olmadan gerçeği görmek için uzaklarda bir yerde olan bir acının daha çok görüldüğü ama yanı başımızda olan bir acının bizim için bazen görünmez olduğu gerçeğiyle de yüzleştim. Sanırım biraz da bu yüzden zor zamanlardan geçiyoruz.Filmin ikinci yarısında salonda burun çekme sesleri arttı. Ağladık, ama sadece duygusallıkla değil; hafızayı da güçlü kılan dolu bir algıyla. Kendi yaşadığımız ülkenin sokaklarıyla kıyas yaptık ve belki kendi çocukluğumuzla... Farklar olsa da benzerlikler de çoktu, sonuçta benzer bir coğrafya... Ama bilemiyorum kaç çocuk aklından geçirir ki onu dünyaya getiren anne babasını dava etmeyi ve kaç çocuğu daha minicikken büyümeye zorlayan vahşi bir sömürü düzeniyle bu kadar bilge bir karakterle yol yürümeyi.
Kefernahum; kaos, filmin adı ile bütünleşen yaşamlar. Filmin sonunda arkadaşlarla duygu ve düşüncelerimizi paylaştığımızda bir arkadaşımızın söyledikleri çok anlamlıydı; anne babasına çok üzüldüğünü, onların da hayatında gördüğü şeyleri uyguladığını filmde geçen “Ne yapalım biz başka türlü bir şey görmedik anamız babamızdan” sözleriyle açıkladı. Başka bir arkadaş filmin sanatsal yönünü vurgulayarak üzerine uzun zaman başka bir film izleyemeyeceğini söyledi.
Bu coğrafyanın yaşadığı savaşların doğurduğu mültecilik ve yoksulluk içeren yer yer belgesel niteliğinde bir çeşit kaosu anlatan Kefernahum’a yol açan bu vahşi düzeni anlamak için yanımıza yöremize ayrı bir farkındalıkla bakmanın gerekliliği izlediğimiz bu filmin gerçekliği kadar önemli ve elzemdir. Che Guevera’nın sözlerinde dediği gibi; “Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar ya ölmeli cellatlar ya da doğmamalı çocuklar.”
İlgili haberler
İran’dan Türkiye’ye, ofsayttan kırmızı karta
Kartal’da bir araya gelen Ekmek ve Gül okurları; İran’da kadınların tribünde futbol izlemesinin yasa...
GÜNÜN FİLMİ: Kefernahum
İhmal edilen ve yoksulluk içinde yaşayan bir çocuğun ıslah evine düştükten sonra, yaşadıklarını konu...
Koca bir dünyanın gerçeği; KEFERNAHUM
Yoksulluk, savaş, göç, istismar, sömürü ve daha pek çok Ortadoğu gerçeğini anlatan Kefernahum filmi,...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.