Suriyeli kadın tecavüze uğrayıp öldürüldü; kadın bedeni savaş alanı haline getiriliyor
9 aylık hamile Suriyeli kadın 10 aylık çocuğu ile kaçırıldı, tecavüz edilip çocuğuyla birlikte öldürüldü. Sosyolog Tuba Demirci Yılmaz, kadın bedeninin erkeğe ait olduğunun vurgulandığına dikkat çekti

Zannediyorum son altı yıldır mültecilere karşı gerçekleştirilmiş en korkunç şiddet hareketlerinden birine şahit olduk bu olayla. Olay bütünü itibariyle çok vahim. Son birkaç aydır ciddi bir tırmanışta mülteci karşıtı hareketler ve mültecilere yönelik şiddet, geçen yıl bu zamanlarda da artış yaşanmıştı. Özellikle yazın gelmesiyle, insanların dış mekanlarda daha fazla zaman geçirmeye başlamasıyla tırmanmış bir şiddet ve hoşnutsuzluk durumu var.
Plajlarda Suriyeliler, parkları işgal eden Suriyeliler, savaşmayan, Türk kadınlarına sarkıntılık yapan Suriyeliler, mahallelerde istenmeyen, çocuk kavgası nedeniyle topluca göçe zorlanan ve çadırları yakılan Suriyeliler...
İtiraf edelim bu olaylar artık münferit falan değil; medya kurumları ayrımcılık ve nefretle örülü haber dilleriyle, “köşe” yazarları aslı astarı olmayan şehir efsanelerini kendi ağızlarında daha güçlü hale getirerek, sosyal medyanın “kanaat” önderleri kustukları ayrımcı nefretle ve hatta ne yazık ki milletvekilleri ve siyasi parti mensubu, önemli kademelerde görev almış kişiler ellerinde aslı astarı olmayan, iddia niteliği bile taşıyamayacak türde mevzularla bu olayların bu dereceye varmasında pay sahibi.
Çok üzgünüm, ama Arendt’in anlattığı türden “yeni bir insan türü ile karşı karşıyayız”; insan yerine konmayan, her türlü şiddete ve aşağılamaya, ellerinde olmayan sebeplerle kısılı kaldıkları yabancı bir memlekette maruz kalan insanlar; mülteciler ve zorunlu göç mağdurları bunlar.
Medyada ‘mülteci’ sözcüğünün veya haber değeri dahi taşımayan basit suçlarla ilgili mikroskop altına alınmış haberlere Suriyeli takısı getirilmeden haber yapılmıyor. Mültecilerin yemesi, içmesi, eğlenmesi, makyaj yapması, çocuklarıyla gezmesi, çocuk doğurması dahi bahsettiğim bu “yeni insan türü” insanımızın gözünde aslında insan olmayan insan türünün gerçekleştirmeye hakkı olmayan eylemler bütünü olarak resmediliyor.

KADIN BEDENİNİN ERKEĞE AİT OLDUĞUNUN ALTI ÇİZİLİYOR
Böylesine vahşice işlenmiş, içinde saldırıların en korkuncu cinsel saldırı ve tecavüz de barındıran bu son olay, çok net bir biçimde mülteci ve göçmenler konusunda hiçbir olumlu birlikte yaşam pratiği geliştiremediğimizin kanıtıdır. Bir alacak verecek meselesi -ki ayrıntılarını bilmiyoruz, belki böyle bir şey de yok- biri doğmamış iki çocuklu bir kadını evinden zorla kaçırıp, “dağa kaldırmaya” ve orada katletmeye varan korkunç bir eyleme dönüşmüş. Bir erkekle ilişkili bir sorunu bu erkeğin yakını kadın ve çocukları şiddete ve katle maruz bırakarak, “namus kirletme” saikiyle işlenmiş bir cinayet; bakın, erkek öldürülmüyor, erkeğin eşi ve çocukları katlediliyor, kişiyi kaçırma, hürriyetinden mahrum etme, tecavüz var. Kadın bedeninin erkeği cezalandırmak için araçsallaştırılması var, bir erkeğe ait olduğunun altı çiziliyor o tecavüzle ve suçun fütursuzluğu da kurbanların mülteci olmasının ve dolayısıyla faili bulunmasa da çok bir mahsuru olmayacak, yani insan dahi olmayan/sayılmayan yeni insanlık grubunun durumunu işaret ediyor.
Dilimize pelesenk “aile mahremiyetini” levyeyle aralayan, işgal eden, kadının ve çocuklarının bedenini savaş alanı haline getiren bir eylem bu. Kısaca bir kadın, daha dün yapılan kadın yürüyüşünde benzer biçimde katledilen bir kadını anma gayesiyle yapılan yürüyüşün birkaç yüz km ötesinde cinsel saldırı ile katledildi. Tecavüz ve canavarca hisle işlenen cinayet, -medya sağ olsun tüm ayrıntılarına boğdu bizi- pornografik şiddet dili ile, erkek eliyle yapılmış, hem ataerkilliğin hem de mülteci karşıtı söylemin kışkırttığı korkunç bir olay bu.

MEDYA ARTIK KENDİNİ TOPLAMALI!
Hükümetin ve ilgili göç idaresinin vakit kaybetmeden birlikte eşit yaşam konulu yeni pratikleri uygulamaya, Suriyeli mülteci dostlarımızın burada, bizimle aynı haklar ve muameleyi hak eden insanları olduklarını anlatma zorunlulukları var. Medya örgütleri ve mensupları için de artık kendilerini toplama ve bu nefreti yeniden üretmeme işini ciddiye alsınlar, çünkü bu şekilde devam ederse bu türden olayların veya mülteci kitlelerine yönelik daha kitlesel nefret hareketlerinin önünü almamız mümkün olamayacak.

MÜLTECİ KADIN VE ÇOCUKLARA İKİYÜZLÜ BAKIŞ
Mülteci karşıtlığı bu ülkede hükümete çatmanın, bildiğini okumanın, birikmiş öfkenin kusulabileceği olağan bir kanal haline geldi. Hassas bir grup olarak mülteci kadın ve çocuklar bu şiddetin maalesef en yaygın ve en savunmasız kurbanları. Alan bebeğe bir ay ağlayan ve fakat hamile bir kadını çocuğu ile eşini cezalandırmak için katleden ikiyüzlü bir bakış var burada. Zaten kadına yönelik şiddetin ve cinsel saldırıların tavan yaptığı bu toplumda bir de daha hassas ve kırılgan Suriyeli kadın mağdurlarımız var. Görmezden gelinemeyecek bir şiddet katışım/birleşim noktası hali yani.



NE OLMUŞTU?
Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde Suriyeli 9 aylık hamile kadın, 10 aylık çocuğu ile kaçırıldı. Ormanlık alana götürülen genç kadın tecavüze uğradıktan sonra başı taşla ezilerek öldürüldü oğlu ise saldırganlarca boğularak öldürüldü. Eşkalleri belirlenen B.K. ve C.K. yakalandı. Olay, köylülerin ormanlık alanda öldürülmüş bir kadın ile çocuğun cesetlerini görünce jandarmaya haber vermesiyle ortaya çıktı.
Öldürülen kadının eşinin fabrikada çalıştığı ve katillerin de tecavüz edip öldürdükleri kadının eşi ile aynı tavuk fabrikasında çalıştıkları belirlendi.
B.K. ve C.K. ifadelerinde, Suriyeli kadının eşi ile birkaç gün önce tartıştıklarını ve bu nedenle eşini ve çocuğunu kaçırdıklarını itiraf etti.
Saldırganların, mesai arkadaşları fabrikada çalıştığı sırada evinin kapısını gece saatlerinde levye ile açarak karısını ve çocuğunu kaçırdıkları ve tecavüz ettikleri kadını başına taşla vurarak öldürdükten sonra küçük oğlunu ise boğarak öldürdükleri ortaya çıktı.
Bu arada vahşi olay yaşanmasaydı 9 aylık hamile olan kadının Cuma günü (bugün) doğum yapacağı öğrenildi.

İlgili haberler
‘Türkiye tipi’ kumalık

Türkiye'de kumalık ne zamandan beri var, neden var, kim kuma gidiyor, kim kuma alıyor, kumaların yas...

Suriyeli tekstil işçileri anlatıyor

Savaş nedeniyle Türkiye'ye gelmek zorunda kalan Suriyeli mülteciler için aradan geçen onca yıla rağm...

Türkiye'de mülteci kadın olmak

Ülkelerindeki savaş başta olmak üzere insanlık dışı yaşam koşulları yüzünden göç yollarına düşen mül...