*Bu yazının yazılabilmiş olması için seçim günü boyunca ve sonrasında Mamak’ın farklı yerlerinden izlenimlerini, görüşlerini aktaran kadınlara teşekkür ile…

Türkiye tarihinin en kritik seçim süreçlerinden birini geride bıraktık. Büyük bir yıkımla yüz yüze kaldığımız deprem felaketi sonrasında başlayan seçim süreci; oldukça yoğun ve tartışmaların her gün başka bir noktasından ele alındığı bir biçimde geçti. Kuşkusuz bu dönemin en spesifik aktörleri kadınlar oldu. Ekonomik darboğazın yükünü, ev içi organizasyonu, çocuk ve yaşlı bakımını sırtlanan, iş yaşamında ayrımcılıkla, evde, sokakta, okulda şiddetle yüz yüze kalan kadınlar hakları ve hayatları için yüksek sesle değişim taleplerini haykırdı.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ile katlanarak artan kadınların haklarına saldırı; 6284 sayılı Yasa’nın tartışılması, seçim pazarlıklarının kadınların hakları üzerinden yapılması, en gerici, kadın düşmanı odaklar ile kurulan seçim ittifaklarıyla alenen görülür hale geldi.

Ankara Mamak’ta farklı farklı mahallelerden çok sayıda kadın seçim süreci boyunca çeşitli biçimlerde sahadaydılar. Bu yazının en başından hakkını teslim etmemiz gerekenlere, yazıyı okurken içimizde duyacağımız dayanışma hissi ve gülümsemelerimizle bir tebrik yollayalım derim. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği üyesi kadınlar, General Zeki Doğan Mahallesi’nden kadınlar, Ege Mahallesi’nden kadınlar, Doğukent’ten kadınlar her biri bu seçimin kadınların seçimi olduğunu gösterdiler.

KADINLARA ULAŞTIKÇA ORTAKLAŞMA ÇOĞALDI

25 gün boyunca her akşam kapı kapı dolaşarak seçim süreci sonunda 3 binden fazla kişi ile yüz yüze gelen Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği üyesi kadınlar, 2. turda da etrafını toparlayıp, dirençle yolumuza devam etmek gerektiğini hatırlattılar. 1. tur yapılana kadar gezdikleri, sohbet ettikleri yerden farklı aktarımları oldu. AKP seçmeni olduğunu söyleyen ve sohbete kapalı olan kadınlar ile yürüttükleri tartışmalarda kadınların yaşamlarının sürüklendiği noktayı konuşmaya başladıklarında birçok noktada ortaklaşabildiklerini, sohbeti ilerletebildiklerini aktardılar.

KADINLARDA HAKLARINA YÖNELİK SALDIRILARA KARŞI KAYGI VE RAHATSIZLIK VAR

Diğer mahallelerde yapılan seçim buluşmalarında, kadınların en çok HÜDA PAR ile yapılan ittifaktan duydukları kaygı ve kadın haklarına yönelik tartışmalardan hissettikleri rahatsızlık konuşuldu. Alım gücünün düşmesi, hayat pahalılığı, geçim derdi kadınların hızlıca ortaklaştıkları konular oldu. Ama şunu belirtmek gerekir ki 1. turun sonucu ile şekillenen Meclis tablosuyla beraber diğer pek çok konu ikinci planda kaldı. Artık kadınlar yaşam haklarına sahip çıkmayı, toplumda var olabilmeyi, kendilerini sahiplendirilmesi gerekenler olarak işaret edenlerin karşısında durabilmeyi tartıştılar.

Kadınların 1. tur sonrası sohbetleri farklı mahallelerdeki kadınların daha hızlı ve kolay anlaşılabilir bildiriler ile 2. tur için çalışma yapma ihtiyacını doğurdu ve General Zeki Doğan Mahallesi’nden bir grup kadın ve Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinden kadınlar kendi hazırladıkları bildiriler ile yeniden sokaklardaydılar.

SEÇİM GÜNÜ KADINLARDA UMUTSUZLUK YOKTU

Kadınlar 28 Mayıs günü de sandıklarda görevliydi. Mamak genelinde sandıkların açılma saatine kadar sakin bir atmosfer hakimdi. Sandık kurulu görevlisi olan bir kadınının izlenimini olduğu gibi aktaralım;

“Görevlilerde de oy kullanmaya gelenlerde de sakin bir hal var, sadece iki seçenekli bir seçim olması sebebiyle sirkülasyon çok, yoğunluk yok gibi algılanan görüntü bu yüzden. Katılım 1. turda olduğu gibi iyi. Hatta dayanışma ruhu daha yüksek denebilir, oy kullanmaya gelemeyen yaşlı ya da hastası olanlar bunu dile getirdiğinde oy kullanıp okulda bekleyenler hemen organize olup çözmeye çalışıyorlar. Bu sakinliği umutsuzluk ile değil erken sevinmekten korkmak ile açıklayabilirim.”

‘NE OLURSA OLSUN ‘MÜCADELEYE DEVAM’
Farklı noktalardan birçok kadın sandık başlarında sohbet ettikleri kadınların, okul bahçelerinde birlikte bekleyen kadınların yorumlarını da aktardılar. En öne çıkan cümle ‘mücadele etmeye devam edeceğiz’ oldu.
“En başta adalet istiyorum, düzeleceğine inanıyorum, bu iş düzelmez demiyorum”, “Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına eminim, eğer ki kazanamazsa geleceğimiz için zor bir dönemden geçeriz”, “Sonuç ne olursa olsun harcanan biz oluyoruz, geleceğimiz bitirildi bu bir sistem sorunu bu sistem değişmedikçe her gelen aynı düzeni sürdürecek, sadece sandıktan umut beklemek doğru değil” cümleleri Doğukent’ten.
“Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa sevineceğiz, kaybederse çok üzülürüz çünkü değişim istiyoruz ama öyle de olsa biz yine uğraşacağız, mücadele edeceğiz başka yolumuz yok”, “Eğer bu seçimi Erdoğan kazanırsa mücadelemize devam etmek zorundayız, kimsenin bizi sahiplendirmesine, özgürlüğümüzü elimizden almalarına izin vermeyeceğiz, biz kimsenin kölesi, esiri değiliz.” cümleleri Şahintepe’den.
Genel haliyle şunu söylemek mümkün ki sandık başlarında görevli olan, oy kullanmaya gelen, müşahitlik yapmak için sandıklar kapandığında okullara giden kadınlar değişimden umutlu ve de gelecekleri için mücadele azmine sahipti.

SONUÇLARA KARŞI KADINLAR SESSİZ DEĞİL ÖFKELİ

Sandıklar açılmaya başlandıktan sonra kadınlardan ilk önce oldukça heyecanlı tepkiler geldi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun oylarının yüksek çıktığı sandıklar açıldıkça “Nerede kutlayalım?” sözleri dolaşmaya başladı. Sandıklarda AKP’nin her zaman önde olduğu farklı bölgelerden gelen başa baş oy sonuçları da motivasyonu artırdı. Fakat YSK’nin yayın yasağını kaldırması ile ekranlara yansıyan sonuçlar bu keyifli havayı hızlıca dağıttı. İlerleyen saatlerde artık sonuçların hemen hemen netleşmesi ile kadınlardan gelen ilk tepkiler daha çok öfke barındırıyordu. “Bitti artık, bir şansımız vardı ama Kemal Kılıçdaroğlu’na kazandıramadık, bundan sonrasında her şey çok zor olacak”, “Kolay olmayacaktı, hatta gitmez bunlar da diyordum ama zaman geçtikçe biz de inandık bu kez sandıkta bu işin bitirileceğine. Fakat öyle olmadı, moralim bozuk tabii ama biz her koşulda mücadele etmeye devam edeceğiz”.

Seçim akşamı kadınlar içerisinde moraller bozuktu evet ama sessizlik hakim değildi. Öfkeli ve ne olduğunu anlamaya çalışan, kabullenmek istemeyen bir haleti ruhiye diyelim. Birbirine neden böyle olduğunu soran, şimdi ne yapacağız diyen, korkuyorum ben bize sundukları karanlıktan artık daha çok yan yana olmalıyız diyen... Kadınlar zorlu ve yorucu bir seçim sürecini geride bıraktı. Mücadele etmekten hiç vazgeçmeyeceklerini sadece Mamak’ta yaşayanlara değil, memlekete de gösterdiler.

CUMHURBAŞKANININ BALKON KONUŞMASINDA EKSİK BIRAKTIKLARINI BİZ TAMAMLAYALIM

12. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim akşamı İstanbul Kısıklı’daki konuşmasında “Bizde aile kutsaldır, aileye kimse dil uzatamaz, kadına şiddet bizde haramdır, buna kimse tevessül edemez, ümüğünü sıkarız” dedi. Ayrıştırıcı, tehditkâr, inkar dolu, yıllardır olduğu gibi aynı dili kullandı, fakat konuşmanın bazı eksik kalan yerleri var, onları biz dolduralım. Kadına yönelik şiddet yirmi yılı aşkın süredir var olan iktidarlarında her geçen gün arttı, kadınların hak ve özgürlükleri hem yasal hem toplumsal alanda kısıtlandı, iyi hallerle, cezasızlıkla ödüllendirilen tacizciler, tecavüzcüler, kadına şiddet faillerinin sırtı sıvazlandı, ümüğü sıkılmak istenen kadınlar oldu.

DEĞİŞİM ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYLE MÜMKÜN
Gelecek günlerde yaşanacak her türlü hak gasbına, baskıya, şiddete en yüksek sesi çıkaracak olan yine kadınlar olacaktır. Kadınlar bu düzene boyun eğmek istemediklerini, değişim istediklerini ve bunun için sadece oturup konuşmanın yetmeyeceğini, ev ev, sokak sokak anlatarak yan yana gelerek, örgütlenerek bunun gerçekleşebileceğini gösterdiler. Seçim sürecinin en etkili aktörleri oldular. Şimdi önümüzde uzun ve zorlu bir yol var evet ama yan yana olmayı biliyoruz, bunca karanlığın içinde umut yeşertmeyi biliyoruz.
“Yol uzun, güzergah zorlu, ne demeliyim? Zarif kardeşim benim, seni aldım yanıma ikizimi almış yürüyor gibiyim”.*
*Birhan Keskin- Güneş Yıldız Şiiri

Fotoğraf: Ekmek ve Gül