Ekmek ve Gül’e ulaşan bir mesaj ile Adana Ekmek ve Gül olarak Antakya’dan Adana’ya gelen Suriyeli depremzede bir aileyi ziyaret ettik. Depremde annelerini ve iki kardeşlerini kaybeden 5 çocuk ve dayıları iki göz oda bir eve sığınmışlar. Bu ev daha önce tamamen bomboşken şimdi komşuların yardımı ile biraz eşya yerleştirilmiş. Çocukların babaları da yaralı olduğu için İstanbul’a götürülmüş, şimdi hastanedeymiş, ameliyat olmayı bekliyormuş. Antakya’da hurda işi ile uğraşan ailenin hem evleri yıkılmış hem de işlerinde kullandıkları araçları enkaz altında kalarak kullanılamaz hale gelmiş. Aracın kaskosu da olmadığı için zararlarının tazmin edilemeyeceğini düşünüyorlar.
Normalde Adana’da yaşayan, ama misafir oldukları Antakya’da depreme yakalanan diğer bir dayı, eşi ve 3 çocuğu da Adana’daki evlerinin güvenli olmaması nedeni ile yine bu ailenin yanına gelmişler.
Çocukların dayısı Ahmet, eniştesinin ablasının bacaklarının sıkıştığı duvarı kaldırmaya çalıştığını, onu enkazdan çıkarmayı başardığını, ancak yardımın geç gelmesi sonucunda ablasının kurtarılamadığını anlatıyor. Antakya’da sığınacakları hiçbir yer kalmayınca Adana’ya gelmiş ve şu an kaldıkları evi kendi imkanları ile arayarak bulmuşlar.
DEPREMDEN ETKİLENEN ADANA DEPREMZEDELERİN YARASINI DA SARIYOR
Biz oraya vardığımızda yardım getiren başka kişiler ile de karşılaştık. Bireysel olarak destek olma çabasındaki bu kişiler ailenin pek çok ihtiyacını karşılamaya çalışacak gibi görünüyordu. Adana, depremi yaşayan illerden biri olmasına rağmen yıkımın görece az olduğu bir il de olduğundan diğer depremzedelere yardımlar örgütlenmeye çalışılıyor. Hem kurumların örgütlenmesi ile hem de kişilerin bireysel çabaları ile çevre illere gönderilmek üzere epeyce yardımın toplandığını gözlemliyoruz. Halkın dayanışma duygularının ne kadar baskın olduğunu görmek daha güzel bir ülkeye dair umutlarımızı da güçlendiriyor.
İLETİŞİMİ ÇOCUKLAR SAĞLIYOR
Evin en küçüğü Lulu’nun da kolu sargılı, o da depremde yara almış ve kolundan ameliyat geçirmiş. İsmi melek anlamına gelen 5 yaşlarındaki Lulu’ya “Ne istersin, ne ihtiyacın var?” diye sorulduğunda tablet istediğini söylüyor. Erkek çocuklardan büyüğü 7. sınıfa gidiyor. Türkçe’yi en rahat kullanan çocuk yardıma gelenler ile ev ahalisi arasındaki iletişimi de sağlıyor.
NEREYE DOKUNSAK BİN AH!
Annelerini kaybeden, babalarından da uzak kalan çocuklar korkuyu, çaresizliği en derin şekilde yaşamışlar. Kendilerine uzanan yardım eline çok ihtiyacı olan bu ailenin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacağımıza dair söz vererek evden çıkıyoruz. Sokakta nerelere başvuru yapabileceğimize dair kendi aramızdaki konuşmaları duyan bir kadın bize “Kusura bakmayın, kulak misafiri oldum, ben de çok zor durumdayım” diyerek kendi hikayesini anlatıyor. Eşi tarafından terk edilen orta yaşlardaki Zahide, liseye giden oğlu ile bir başına kalmış, işi de olmadığından çok zorluk çekiyormuş. Nereye dokunsak bin ah işittiğimize üzülerek onun da iletişim bilgilerini alıp oradan ayrılıyoruz.
Fotoğraf: Hannah Busing/Unsplash
İlgili haberler
Depremin 11. gününden notlar | Hâlâ çözülemeyen so...
Depreme maruz kalan ancak depremin ilk gününden bu yana dayanışma ağlarında görev alan, özellikle de...
Arkadaşımız depremin ardından Adana'dan aktarıyor:...
“Biz bu konteynırda üç aile yaşıyoruz. Okul açılınca nereye gideceğiz? Tek isteğim başımın üstüne bi...
Diyanetin depremzede çocuk fetvası istismarın önün...
Diyanet'in 'Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?' sorusuna 'Evlat edinenle evlatlık arasında e...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.