DERGİMİZDEN

‘Sadece yaşamak değil; insanca, adımızla, varlığımızla, her alanda eşit haklarımızla yaşamak hakkımız. Var olanı korumanın yanında; daha da fazlasını talep etmek söke söke almak da görevimiz.’

‘Ayrım yapmadan birbirimize kenetlenmemiz lazım. Çünkü biz işçiler olarak hepimiz aynı gemideyiz, bizim yaşadıklarımızın sorumlusu hükümetle patronlar da kendi gemilerindeler.’

‘Pandemiyle birlikte her şey zamlandı ama maaşlar aynı kaldı. Pandemiyi biz yaratmadık, bu zamların da yaşadıklarımızın da sorumlusu biz değiliz. Önce hükümet, sonra da patron sorumlu!’

‘Güçlü bir kadının kızıyım, mücadeleye onunla başladım’ diyen Nihal, yıllar sonra liseyi bitirdi, şimdi üniversitede uçak bakım ve onarım okumaya hazırlanıyor. Azim ve umut dolu bir hikaye…

Esenyurt’tan gıda işçisi bir kadın yazdı:Bu yaşadıklarımızın sorumlusu biz miyiz? İki tane sorumlu var, biri devlet diğeri de patron. Bunların üstesinden gelecek tek şey ise biziz, birliğimiz.

Evde de huzur yok. Eşiniz işsizse, borcunuz varsa vah halinize. İşçi evlerinde araştırılsın kadına yönelik şiddet bayağı fazlalaşmıştır. Ben bir yılda iki kez dayak yedim.

Aslı Börek fabrikasından bir işçi kadın yazdı: ‘İşten atılma yasaktır’ lafı koca bir yalan. Onlarca kadın işçi arkadaşımız işten atıldı, ücretsiz izne gönderildi. Ayda bin 170 liraya mahkum edildik.

Elena Ferrante’nin Napoli Romanları serisinde anlatılan kadın dostluğunun türlü hallerini Gülşah İmrek’in kaleminden okuyalım.

Umudunu kaybetme, kadınlarla yan yana gelmekten vazgeçme, örgütlü olmaktan korkmsa… Gel; hayatımızı kazanalım, bir daha asla geri vermemek üzere!

Ölümüne çalıştırmanın yetmediği, sesini çıkaranın Kod 29’la sabıkalandığı, sendikalaşmanın, hak arayışının önüne güya ‘hukuk’la geçildiği memleketin her karış toprağında birikiyor bu öfke.

8 Mart’a doğru tüm fabrika, işyeri, mahalle ve çalışma alanlarında yan yana gelmeye devam edeceğiz. Bu buluşmalar, aynı zamanda kadın işçi ve emekçilerin mücadelesinin de dayanaklarından biri olacak.

Kadın işçilerin sorunları karşında yine her yıl büyüttüğümüz ‘dayanışma’ ruhuyla, fiziken yan yana gelemesek de yüzlerce kadının taleplerini 8 Mart’a taşıyacağız. Her yeri 8 Mart alanına çevireceğiz…

Pandemi ve işsizlikle birlikte İstanbul’daki yaşamlarını bırakıp Artvin’e göçen Neziha ve ailesinin, çay toplamayı bilmezken çay toplayarak yaşamlarını devam ettirme mücadelesini okuyacaksınız.

İstanbul’dan bir cam işçisi pandeminin onda ve arkadaşlarında yarattığı etkileri anlatıyor, pandemi sürecinde çalışmak zorunda kalan işçilerin yalnız bırakıldığını söylüyor.

İşten atılmanın yasak olduğu pandemi sürecinde Kod 29 ile işten atılma tehdidi ile yüz yüze olan metal işçisi kadınlar çalışma koşullarını ve üzerlerindeki baskıyı anlatıyor.

Genç bir işsiz kadın: ‘Bahaneler arkasına sığınılmış her şeyin güzel ve sorunsuz olduğu görüntüsü çizilmekte lakin öyle değil. Başkalarının çıkarlarının değil, geleceğimizi bizlerin planlaması gerek.’

Ekmekçioğlu fabrikasında sendikalaştıkları için işten çıkarılan ve direnişe geçen işçilerin en büyük destekçileri eşleri. ‘Direnişte en büyük güç, yalnız bırakılmamaktır’ diyen kadınlar anlatıyor…

Pandemi döneminde artan hijyen ihtiyacı nedeniyle dünya çapında yıldızının parladığı söylenen Van Tekstilkent’te işçiler için parlayan hiçbir şey yok!

Bakırköy Belediyesi işçisi bir kadın toplu iş sözleşmesi süreçlerinin patron ve sendika yöneticileri eliyle nasıl karmaşıklaştırıldığını anlatıyor.

Kadıköy Belediyesi işçileri pandemi döneminde eriyen haklarını ve ücretlerini istiyor. İş yeri temsilcisi Esma ve kadın komisyonundan bir kadın işçi toplu iş sözleşmesi sürecini ve taleplerini anlattı
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.