DERGİMİZDEN
Patronların işçilerin haklarını gasp etmek için denemediği yöntem yok! Tazminat ödememek için haksız gerekçelerden, kısa çalışma ödeneği ile tam zamanlı çalıştırmaya kadar her yöntemi kullanıyorlar.
Çoğunluğu tatile gidip gelen ev sahipleri bana hastalık taşıdığım kesinmiş gibi yaklaşıyor. Geçinmek zorunda olduğum için bu işleri kabul etmek zorunda kalıyorum. Kimi zaman paramı alamadığım oluyor.
9 Mayıs 1945’te Nazi Almanyası’nın teslim oluşuna kadar 55-60 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının sakat kalmasına neden olan faşizm kadın işçilerin çalışma yaşamını nasıl etkiledi?
Sizlerle kız kardeşimiz E.F.’nin hikayesini kendi yazdıklarıyla paylaşmak istiyoruz. Mektubunu derneğimize ulaştırdı, biz de Ekmek ve Gül aracılığıyla tüm kadınlarla paylaşıyoruz.
‘Yıllarca şiddet görmüş bir kadın olarak tüm kadınlara sesleniyorum; kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi şu an tam uygulanmadığı halde beni şiddetten kurtardı.’
Pandemi boyunca ve sonrasında tedbir adı altında ne yapıldıysa kadınların hakları pahasına yapıldığına çok kez tanık olduk. İşte Kamboçya, Kanada, ABD ve İrlanda’dan örnekler…
Adana’dan Hülya’nın mektubu pek çok kadının duygularına tercüman. Çocuk istismarında cezasızlık örneklerinin arttığı her gün, kadınlar bu korkularla yaşıyor.
Batman’da Uzman Çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne maruz kalarak intihara sürüklenen İpek Er, ilk değil son da olmayacak belki ama, elbet bir gün kadınların mücadelesi bu olayları sonlandıracak...
Çıkarın kağıdı kalemi, nefessiz kaldığımız bu günlerde içimizdekileri kelimelere dökeceğiz… Hadi başlayalım…
Biz öğretmenler bir an önce okulların açılmasını, öğrencilerimize kavuşmayı, yüz yüze eğitim yapmayı istiyoruz. Fakat bu koşulların sağlıklı bir şekilde sağlanmasını da istiyoruz.
Her köşesi katledilen kadınların isimleriyle dolu olan,’Ölmek değil yaşamak istiyoruz’ çığlığı atanların ülkesinde 7/24 etkin koruma politikaları uygulanması gerekirken, yaptığım ihbar yanıtsız kaldı.
Siyahlar beyazlarla aynı hastaneye, kuaföre bile gidemiyor, aynı tuvaletleri kullanmaları yasak,beyazların fincanlarına siyahların ellerinin bile değmemesi gerek, fakat bütün işleri siyahlar yapıyor.
Ekmek ve Gül dergisinin yeni sayısında kadınlar, İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmek istenmesine karşı ‘haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz’ sözünü büyütüyor…
Kadınların seslerini duyurmaya vesile olmaya, onların çağrısını yinelemeye devam edeceğiz. Çünkü kadınlar için nar çatladı, kuyu taştı… Artık bu saldırılara sabrımız kalmadı!
İstanbul Sözleşmesi, esasen kadınların eşitlik haklarını tümüyle ortadan kaldırmak isteyenler karşısında “eşitlikten vazgeçmiyoruz” sözünü ortaklaştıran somut bir gündem olması dolayısıyla önemli.
Zor günlerden geçerken Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde yıllarca birlikte mücadele eden kadınlar olarak ‘Dayanışma sarar yaralarımızı’ dedik ve yine birbirimize sarıldık…
Kadınlar arasındaki “haklarımıza sahip çıkmalıyız” duygu ortaklığı apaçık. Kastları da buna… Çünkü bugün haklarına sahip çıkan kadınlar, yarın tüm yaşamsal sorunları için de bir araya gelirler.
Kadından kadına vicdani köprüler yetmiyor. Erkek şiddeti gibi ataerkiden beslenen toplumsal ve yapısal bir sorunu sadece vicdan ve sorumluluk çağrılarıyla aşamıyoruz. Peki ne lazım?
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmak istenmesine karşı Türkiye’nin dört bir yanından yükselen ‘Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz’ sesine Edremit’te yaşayan kadınlar da ses kattı.
İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadele ederken birliktelikler oluşturmayı, Cinsel Taciz Önleme Birimleri kurulması, aktif hale gelmesi için güçlü bir mücadele örmeyi önümüze koyabiliriz.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.