DERGİMİZDEN

Bir kahve kokusunun hatırlattığı

Eğer hayatım bir film olsaydı her mendilin yanına bir de not bırakırdım ‘Çocuklarınızın kalbinde yara olmayın ve hiçbir çığlığa seyirci kalmayın…’

Esma’nın ardından kalanlar...

Dersim’de intihar ettiği iddia edilen 28 yaşındaki Esma Kılıçarslan’ı onu yıllardır tanıyan arkadaşları yazdı...

‘Aldığımız tek şey devletin IBAN numarası oldu’

Tam da bu dönemde, ödediğimiz vergilerin karşılığını almamız gerekirken, aldığımız tek şey devletin IBAN numarası oldu.

Hakkımızı arayacak kim var kendimizden başka?

Ödenecek faturalar, kiralar ve borçlar var, eve ekmek götürmek lazım. Belli yaşın üstünde bir kadınsanız iş bulmak da çok zor…

1 Mayıs için beş kırık şarkı

Gelinciklerdi. Üflesen uçardı narin. Koparma. Sevmez tutsaklığı. Gelinciklerdi, kızların saçlarında, boynunda al al. Yüzlerine vurur rengi. Kına türküleri gibi coşkun bir ezgi....’

Ekmek ve Gül Nisan 2020 sayısı

Kadınların yazdığı, var ettiği Ekmek ve Gül dergimiz yine kadınların emeğiyle ördüğümüz mücadeleyi hatırlatmaya devam ediyor, çünkü kapalı kapılar ardında dahi yapabileceğimiz çok şey var!

Mesafeye rağmen aramızdan su sızmasın…

Kadınların yazdığı, var ettiği Ekmek ve Gül dergimiz yine kadınların emeğiyle ördüğümüz mücadeleyi hatırlatmaya devam ediyor

Katilin adını koy, cinayetlere son ver

Hastalanmadıysa da işini kaybetmiş, aç kalma, borca batma ve evsiz kalma riskiyle karşı karşıya, ruh ve beden sağlığı bozulmuş milyonlar umutsuz bir bekleyiş içinde.

Gelecek kaygılarım şimdi başka kaygılara dönüştü

‘Üniversiteden mezun olup işsizlik yığınına katılan biri olarak gelecek kaygısını sonuna kadar yaşarken, bu dönemde bir sağlık çalışanının çocuğu olarak endişe ve korkularım çok daha arttı.’

Biz demiştik bu şehir hastaneleri sağlığa zarar diye!

Ağır çalışma koşulları, az çalışanla çok iş, korunaksızlık, psikolojik baskılar... Sağlık emekçileri tüm bunların sadece kendileri için değil halk sağlığı için de ağır sonuçları olacağını söylüyor.

Hastane biz taşeron işçilere maske ve dezenfektan bile vermiyor!

Biz hastanede çalışan taşeron işçiler savunmasız ve tedbirsiz çalışıyoruz. Kronik hasta olmama rağmen hiçbir hakkım yok, bize maske ve dezenfektan bile verilmiyor.

‘Bize virüsmüşüz gibi davranılıyor’

Hastanelerde alınan önlemlerde bile ayrımcılık söz konusu olduğunu belirtiyor sağlık çalışanı kadınlar. Başhekimlik katlarına alınan önlemlerin diğer servislerde alınmadığını söylüyor.

İşçiler hayatta kalabilme derdinde, patronlar şov peşinde

Metal fabrikasından koronavirüs notları: Sabahın köründe servis bekleyen yine biz işçiler oluyoruz. Salgın patronlar ve işçiler arasındaki uçurumun ne kadar derin olduğunu tekrar ortaya koyuyor.

Tek başına çocuğuna bakmak zorunda olan kadınlar ne yapsın?

Salgın bahanesiyle işten atılan Jinda: ‘Çocuğuma yarın ne yedireceğim ya da bu banka borcunu nasıl ödeyeceğim’ düşünceleri yüzünden ne oğlumla ilgilenebiliyorum ne de hasta olmadığım için mutluyum.’

Can güvenliğimiz için kaçınma hakkımızı kullandık

Çok yetersiz bu önlemler yine de salgının fabrikamıza girmesine engel olamadı. Yatan 5 hastamız, sonucu pozitif çıkan 2 hasta çalışanımız var.

Salgın bahane edilerek işten atıldı: Sadaka değil hakkımı istiyorum

Bir yemek şirketinde çalışan 57 yaşındaki işçi kadın, salgın bahane edilerek işten atıldı.

BİR MOTİFİN HİKAYESİ: Hanım Dilendi Bey Beğendi

Kadınların en büyük meşgalesi haline gelmiş örgü bir ifade şeklidir de çoğu zaman. Ev içi hayatın yansıması, umudu neşesi iplerle buluşur…

‘Patronların kâr hırsından bizi kim koruyacak?’

Temizlikçi, çaycı, yemekhane işçisi, okulda hizmetli, ev işçisi kadınlar… Çalışabilenlerin iş yükü kat kat arttı, işsiz kalanların geçim kaygısı arşa vardı. Kadınlar anlatıyor…

Korona günlerinde balkon sohbetleri

Balkona çıkıp hava almak, aynı zamanda bir sosyalleşme, dert paylaşım alanı da olmuş durumda. Ee buyurun korona günlerinde balkondan sohbetlerine...

WhatsApp’ta gündem değişti: Sevgi sembollerinin yerini işsizlik, kaygı aldı

Grupta birbirleri ile şakalaşan, sevgi sembolleri gönderen kadınların, salgının ortaya çıkması ile paylaşımları da değişti. Sevgi sembollerinin yerini işsiz kalmanın getirdiği kaygı aldı...