DERGİMİZDEN
“Mücadele etmeliyiz, çalışmalıyız, üretmeliyiz. Toplumun her alanında olmalı ve kendimizi ifade edebilmeliyiz. Düzene boyun eğmemeli ve haklarımızı bilmeliyiz.”
Bir solukta okuyacağınız Böğürtlen Kışı kitabında oğlunu kaybeden Vera’nın hikayesinin izini süreceksiniz.
Koridora çıkınca “Hey özgürlük” diye bağırdım. Barışı savunmak, insanca yaşamı savunmak, taa yüreğimde hissederek savunmak...
Birkaç saniye hayalini kurun, bir savaşın içindesiniz. Korkunç bir çığlık, silah ve bomba sesleri, insanlar ölüyor yanı başınızda. Biri belki en yakınınız, sevdiğiniz. Ne hissedersiniz?
Esenyurt’ta depo işçisi kadınların barış mesajını getirdik sizlere, “Fidanlar kırılmasın, güllerimiz solmasın, analar ağlamasın. Sevgi ortak dilimiz, dünya bizim ülkemiz.”
Çocuklarımıza açlığın, sefaletin olmadığı korkuyla yaşamın sürmediği, kendilerini özgürce ifade edebilen bireyler olarak yetiştirmek için barış ve huzur dolu bir dünya istiyoruz.
Başlığı görünce bile mis gibi lavanta kokuları geldi mi burnunuza? Bir de yazıyı okuyun. Kendinizi lavanta tarlalarında bulacaksınız.
Her bir yazımız, bize ne kadar da çok olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Ve o çokluk duygusuna ne kadar da ihtiyacımız olduğunu... İyi okumalar...
Yaşamın ölüme, barışın savaşa, umudun korkuya, gerçeğin yalana hep galip geleceğini bilerek, kimin sesi çok çıkarsa çıksın yaşamdan, barıştan, umuttan, gerçekten yana olarak geçeceğiz bu eşiklerden
Ama biz insan kalanlar, ölümü değil, hayatı o kadar severiz ki, şairin dediği gibi yetmiş yaşımızda bile zeytin ağacı dikmek isteriz. O zeytin ağacı geleceğin insanlarına barış şarkılarımızı iletsin.
Bursa’da kadınlar neden barış istediklerini anlatıyor: “Bu savaş bizim savaşımız değil, ama barış hepimizin olacak. Hiçbir vatan bir insanın canından daha değerli değildir.”
Savaşı konuşuyoruz kadınlarla, yaşananların en çok kadınları etkileyeceğini biliyorlar ve söylüyorlar. Ama çok dikkat çeken yaşadıkları kaygı; düşündüklerini söylemekten çekiniyor, endişeleniyorlar...
Sincan’da AKP’ye oy vermiş kadınlarla savaşı konuştuk. Suriye’de yaşananlardan tedirgin kadınlar ve geçim telaşı sarmış herkesi.
Geçen yılki uluslararası eylemlilik halinden bu yıla kadın mücadeleleri ne durumda, gündemler neler? şöyle bir bakalım...
Bir mahallede bir yılda yaşananlar ülkenin aynası gibi; kadın cinayeti, çocuk istismarı, kıyafeti gerekçesiyle şiddete uğrayan kadınlar, çalışamayan kadınlar, çalışsa da haklarını alamayanlar...
Geçim sıkıntısı artıyor. Siz de etrafınızda 40 yaşın üzerinde, daha önce hiç çalışmamış ev kadınlarının iş aradığına şahit olmuşsunuzdur. Kadınlar çalışma yaşamına giriyor. Ama hangi koşullarda?
‘Yemek+servis+maaş+sigorta.’ Sadece kelimelerden oluşan bu iş ilanında aslında bir hizmet ilişkisinde ‘+’ olmaması gereken ifadeler söz konusu.
Sultangazi’de 250'ye yakın işçinin çalıştığı bir gıda fabrikasında Suriyeli, genç, kadın işçiler çoğunlukta. Sigorta hemen yapılmıyor, uzun bir deneme süresi önce. Hareketlerin beğenilmezse de, eyvah!
‘Sabah ağlarken gördüm onu, çocuğunun kreşi geç açıldığı için 1 saat işe getirmek istemiş ama müdür izin vermiyordu. Ne yapabileceğini konuştuk. Akşam onu vaaz dinlerken gördüm. Sert bir çıkış yaptı.’
Milli Eğitim Müdürü okullarda yönetici kadınların ‘yeterliliklerini’ değerlendirmek için anket başlattı. Bu anlayış her yerde olan cinsiyet ayrımcılığının kamuda daha da derinleştirildiğini gösteriyor
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.