Kötü ses yoktur, kadın korosuna girmemiş ses vardır
‘Koroda 25 kadınız. Kimimiz anne, kimimiz abla, kimimiz hemşire, kimimiz öğretmen, kimimiz eş, kimimiz öğrenci… Ama hepimiz bireyiz, kadınız. Ve birlikte birbirimizin her şeyiyiz, birlikte her şeyiz.’

Notalar, sesler etrafında gönülleri buluşturan Mersin Ekmek ve Gül Kadın Korosunun “Herkesin derdine derman, ruhuna ilaç oluşundan insanların birbirine dokunmasına, acıların azalmasından kahkahaların çoğalmasına giden yoldur” demek çok abartılı olmaz diye düşünüyorum. İşte bu yolda yaşamlarını, zihinlerini de değiştiren koro üyeler olarak o değişimi anlattık Ekmek ve Gül’e.

Koroda 25 kadınız. Kimimiz anne, kimimiz abla, kimimiz hemşire, kimimiz öğretmen, kimimiz eş, kimimiz öğrenci… Ama hepimiz bireyiz, kadınız. Ve birlikte birbirimizin her şeyiyiz, birlikte her şeyiz.

Önce kendimden başlamak istiyorum. Mersin Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü öğrencisiyim. Kitap fuarında bir kitap üzerine konuşma ile başlayıp, bir evde birlikte yenen yemek, devam eden tanışıklık kadın korosuna katılımla sonuçlandı. Hep sosyal biri oldum. Müzikle ilgili her şeye de ilgim vardı, ama sesimin kötü olduğuna o kadar inandırılmışım ki kendimi koroda hayal edemiyordum. Fakat bu yolda aslında bunun da hiçbir önemi olmadığını anlamış oldum. Koroya başladığımda “İnsanlar nasıl bu kadar samimi” diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Ama sonra baktım kadınlar yürekten sarıyor, kocaman, ağız dolusu gülümsüyor; Taş olsan bu kadar içtenliğe kayıtsız kalamazsın. Öyle sivri yanlarım törpülendi ki. Bir de ses sese değince güzelleşiyormuş. Tıpkı insanın insana el verince acısının azaldığı, ruhunun güzelleştiği gibi…

GÜLCAN KORO SAYESİNDE İNSANLARI SEVMİŞ
Gülcan, Şehir Bölge ve Planlama bölümünden bu yıl mezun oldu. 5 yıllık üniversite yaşamının sonunda gelmeye başladığı “Koro sana ne kattı’ sorusuna, “Ben içine kapanık, kendi kabuğundan çıkmayan biriydim. Bir yılbaşına katıldım hayatım değişti” diye cevap veriyor. “Farklı alanlardan birçok kadın var ama oraya gittiğimiz de herkes birbirini kucaklıyor herhangi bir ayrım olmaksızın. Koroya gittiğimde çok ciddiye alınmayacağımı düşünüyordum. Ama çalışmalara katılmadığım günlerde arandım ve anladım ki insanlar birilerini önemsiyor. Kadınların birbirine destek olması ya da herhangi zorlu bir şeyde peşinden koşması benim görmediğim şeyler” diyen Gülcan, çok arkadaş edinmeye insanlara güvenebiliriz düşüncesine gelmiş. İnsanları sevmediği, insanlardan nefret ettiğini düşündüğü bir dönemde koroya katıldığını söyleyen Gülcan, koro sayesinde psikoloğa gitmeyi bile bırakmış. “25 tane kadın var burada, hepsinden öğrenecek çok şey var. Ve şunu da öğrendim, kötü ses yoktur, kadın korosuna katılmamış ses vardır” diyor.

‘DIŞARI ÇIKMA HAKKI KAZANDIM’
Koro ile birlikte dışarı çıkma hakkı kazanan Esra “Akşamları dışarı çıkmak bir kadın için kolay olmuyor” diyor ve devam ediyor: “Üç yıl önce başladı benim koro maceram. O dönemler kendim için pek bir şey yapamıyordum. Arkadaşım aracılığıyla katıldım. Hayatım ev işleri, yemek, temizlik iken bir anda çok güzel bir ailenin içinde buldum kendimi. Herkes birbiriyle dayanışma içinde. Çıkarsız, güzel bir amaç için bir araya gelip emek veren insanların varlığını görmüş olmak bana en büyük katkı oldu. Ekmek ve Gül Korosu beni o kadar güzelleştirdi ki; hayatımda renkli ve güzel anılar biriktirdim. İyi ki tanımışım, hepinizi çok seviyorum.”

‘BİRLİKTE DAHA GÜZEL VE GÜÇLÜ OLDUĞUMUZU GÖRDÜK’
Güneş koronun en eskilerinden, beş yıldır koroda. Çok şey biriktirmişiz diyor ve ekliyor: “Bu yıl 25 kişiydik ama beş yıllık süreçte çok gelip katılan ancak yaşam koşulları nedeniyle ayrılan o kadar çok insan oldu ki... Hepsiyle görüşüp bir şeyler paylaşıyoruz ama aramızdan ayrıldıkları için de üzülüyoruz. Yeniler katılıyor, katılanlar için seviniyoruz. Çünkü pek çok engeli aşıp bir araya geliyoruz. O nedenle çok kıymetli.”
Sonnur ise korodaki ritimcilerden. Erbane çalmayı öğrenmek üzere gelenlerden. “Çalmayı öğrenemedim ama korodakilerle birlikte şarkıları söyledim. Önümüzdeki yıl erbane çalmayı öğrenip korist olarak değil ritimci olarak koroya katkı sunacağım” diye anlatıyor o da koro macerasını.
Önceki yıl koroyu izleyen, izledikten sonra “Ben de katılayım” diyerek ekip üyesi olan Elif, çalışma temposuna, tüm yorgunluğuna rağmen, çalışmalara gecikse de koro çalışmasından sonra eve mutlu olarak gittiğini içtenlikle anlatıyor. Elif, “Çünkü yoğun bir çalışma içinde bazen kendimizi unutuyoruz, kendimize zaman ayıramıyoruz. Onun için haftada iki saat bile olsa kendimize zaman ayırmak o kadar iyi geliyor ki. Kadınların bir arada olması, birlikte vakit geçirmesi, bir şey yapması çok değerli. Birlikte daha güzel ve daha güçlü olduğumuzu gördük” diyor.

KORO SAYESİNDE SİGARAYI BIRAKAN BİLE VAR
Mimarlık öğrencisi Merve koronun kendi yaşamına ve kadınların yaşamına kattıklarını şu cümlelerle anlatıyor: “Hepimiz evlerimizden, iş yerlerimizden, biz öğrenciler üniversiteden, okulumuzdan bir mücadele vererek koro çalışmalarına geliyoruz. Hayatımızdaki zorlukları aşarak, birbirimizin yaşamlarını paylaşıyoruz. Yalnız olmadığımızı, sorunlarımızın ortak olduğunu tartışıyoruz. Nafaka konusundan şiddet, taciz, tecavüz davalarına kadar bize dair her konuyu konuşuyoruz. Ve burada da çok güzel sonuçlar ortaya çıkarıyor, çünkü kadınların birlikteliği daha güzel sonuçlar doğurur.”
İstanbuldan Mersin’e taşınan ve çalıştığı işi bırakan Fatoş, “Birkaç kez gider sonra bırakırım, diyordum, bana terapi gibi geldi. Yaz tatili nedeniyle ara veriliyor, fakat ben çalışmalara başlayacağımız günleri iple çekiyorum” diyor.
Geçen yıl iş nedeniyle ara vermek zorunda kalan Songül ise şunları söylüyor: “Bu yıl yeniden katılmak beni çok mutlu hissettirdi. Ayrıca bir yıldır sigarayı bıraktım ve bana burası güç veriyor.”

BURADA EMEK VAR, KADIN DAYANIŞMASI VAR
“Bu kadar kadının birbirine dokunması gerçekten çok güzel. Dünya kadınların emeğiyle güzelleşiyor, biz de bunu her etkinliğimizde duyuruyoruz,” diyen Cemile’nin ardından Sabahat, “Çalışan biriyim. En azından haftada iki saat kendime zaman ayırıyorum, stres atıyorum” diyor. Geçen yıl ailevi nedenlerle ara veren ancak geri dönen Dilek ise “Bıraktığın yerden aynı duygu ve aynı sıcaklıkla katılmak bu evin içinde olmak çok güzel. Burada emek var, burada kadın dayanışması var, devam etmeliyiz,” diye anlatıyor duygularını.
Sultan da “Şarkı söylemek gibi bir hevesim hep vardı benim. Çocukken korolarda yer aldım ama yetişkin halimde sesimle dalga geçildi. Öğrencilerim ise sesimi çok beğeniyordu. Koroyla tanışınca hemen katıldım. Bence çok güzel oldu” diyerek sevincisi paylaşıyor. Son sözü söyleyen Nuray ise “Ben koroya büyük bir istekle gidiyorum, çünkü çok mutlu bir insan olarak çıkıyorum” diyor.

İlgili haberler
‘Seçme hakkını’ seçmek... Zora, zorbalığa rağmen.....

Görüyor ve biliyoruz ki bu seçimler yalnızca “Belediyeyi kim yönetecek?” seçimi değildi, şimdi artık...

Fethiye emeğiyle yeniden hayat buldu

Fethiye, küçük yaşta annesini kaybetti, eğitim hayatı sona erdi, eşini iş cinayetinde kaybetti... Am...

İmdat koku alamıyorum!

İnsanın milyonlarca yıllık evrimi içinde işlevini diğer canlılara göre daha az muhafaza ettiği duyus...


Önceki haber
Türkan
Sıradaki haber
Satıcı bize sesleniyor