Kadına yönelik şiddetin dozunun giderek arttığı ülkemizde kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümü öğrencisi Zülal Tütüncü, önceki gün yine bir üniversite öğrencisi olan 26 yaşındaki Günhan Ö. isimli şahıs tarafından bıçaklanarak katledildi. Tütüncü’yü katleden şahıs kendisini ihbar ederek kaçtı. Ancak kısa bir sürede yakalanarak gözaltına alındı, ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi. Zülal’in cenazesi ise ailesinin yaşadığı Bursa’da toprağa verildi. Cenazeye çok sayıda üniversite öğrencisi de katıldı. Zülal’in vahşice öldürülmesi ise Ege Üniversitesi öğrencilerini derin bir üzüntüye boğarken, kadın cinayetleri, nedenleri, medyanın dili ve adalet sistemi üzerine tartışma yarattı. Bu nedenle Zülal’in arkadaşları bugün (20 Aralık Çarşamba) saat 12.30’da Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi iç bahçede “Kadın Cinayetleri Meşrulaştırılamaz” sloganıyla bir anma gerçekleştirecek.

HER CİNAYET BİR BAŞKASINI DOĞURUYOR

Konuyla ilgili görüşlerini Ekmek ve Gül’e aktaran Zülal’in arkadaşları, katillere verilen cezai indirimlere, burjuva medyanın şiddeti meşru kılan diline, AKP iktidarının cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren politikalarına tepki göstererek, bu davanın peşini bırakmayacaklarını, katilin gerekli cezayı alması için kamuoyu baskısı oluşturacaklarını ifade etti. “Her cinayet bir başkasını doğuruyor, bitmiyor” diyerek tepkilerini dile getiren üniversite öğrencileri, Medyanın kadın cinayetlerine yaklaşımını ve AKP’nin kadın politikasını ise “Onun bu şekilde katledilmesinin sebebi arkadaşlarıyla eğlenmek için bara gitmesi ya da o gece tanıştığı bir adamın evine gitmesi değil. Bu sapkın zihniyetin oluşturulması, bunların meşrulaştırılmaya çalışılması” diyerek eleştirdi.

İşte Zülal’in arkadaşlarının görüşleri;

CEZAİ İNDİRİMLER KADINLARI DEĞERSİZLEŞTİRİYOR
Yunus Reşad Rençoğlu (Sanat Tarihi bölümü öğrencisi): Zülal çok mutlu ve hayat dolu sevecen bir kızdı. Bu cinayetin daha önceki kadın cinayetlerinden farkı olmadığını biliyoruz. En ciddi şekilde, adli kurumundan, savcısına, avukatına herkes gereken araştırmayı yapmalıdır. Katilin gerekenden bir nebze daha az ceza alması, Zülal’in ailesi ve bizler için onu bir kez daha kaybetmek olacağının farkındayız. Bunun için kamuoyu baskısına ihtiyaç duyuyoruz. Özellikle son dönemde uygulanan ceza indirimleri, kadınları değersizleştirmek ve yaşamlarına, özgürlüklerine karşı bir saldırı anlamına gelmektedir. Bu yüzden, Zülal’in unutulmaması, katilin gereken cezayı alması ve diğer kadınların başına bunların gelmemesi için elimizden geleni yapacağız.

CİNAYETLER MEDYA ARACILIĞIYLA MEŞRU KILINIYOR
Ayşe Tekeli (Sanat Tarihi bölümü öğrencisi): Zülal’in cinayete kurban gittiğini önce arkadaşlarımdan öğrendim sonra haberlerden okudum. Haber dili çok kötüydü. Yıllardır uğraşmamıza rağmen, kadın cinayetleri konusunda hiçbir düzelme olmadığını görüyoruz ve bunun üzerine bir de cinayetler medya aracılığıyla meşru kılınmaya çalışılıyor. Zülal’in katilinin cezasını bulmasını elbette istiyorum. Ama uğraştığımız tek bir kişi değil acı tarafı da bu, sadece Günhan Öztürk değil mücadele ettiğimiz, erk toplumla, iktidarla, ataerkil toplumla, bütün bu zihniyetle mücadele ediyoruz. Her cinayet bir başkasını doğuruyor, bitmiyor. Cezasızlık var bundan cesaret alıyorlar birde iyi niyetliydi diyerek meşru kılınıyor. Belli kalıplar oluşturuldu erkekliğime hakaret etti, o gelmek istedi evime, beni tahrik etti diyerek meşrulaştırılmaya çalışıyor. 

YAŞAM HAKKININ SINIFI, CİNSİYETİ OLMAZ
Begüm Ateş (Sanat Tarihi bölümü öğrencisi): Zülal bizim sınıf arkadaşımızdı, medyanın karalamasını görüyoruz şu yüzden öldü bu yüzden öldü gibi imalarla çıkan haberlerde. Aslında bunun hiçbir önemi yok, yaşam hakkının sınıfı, cinsiyeti ne olursa olsun herkes için eşit olduğu açık. Ama bugün nasıl ki işçiler öldüğünde fıtrat deniyorsa, kadın olmanın da kaderinde ölüm varmış gibi davranılıyor. Çünkü tacizciler, tecavüzcüler, kadın katillerine karşı gerçek adalet uygulanmıyor. Bugün insan kalabilmek için yanı başımızdaki sıra arkadaşımız için bir ses çıkarmak zorundayız.

BU HABERLERİ HAK ETMEDİ
Berat Çağlar (Sanat Tarihi bölümü öğrencisi): Geçtiğimiz hafta okulda otururken Zülal’ın doğum günü olduğunu öğrendik, hatta kendisi neler yapabileceğimizi sordu. Pazartesi sabahı ise okula geçerken otobüsteydim ve sosyal medyada gezinirken gördüm haberi. Onun amacı sadece doğum günü kutlamaktı ne bu ölümü ne de arkasından çıkan 'su testisi su yolunda' haberlerini hak etmedi.

“HANGİ ERKEK BANA ZARAR VERECEK”
Ceyda (Sanat Tarihi bölümü öğrencisi): 17 Aralık doğum günüydü Zülal'in.. Kiminle olup olmadığını bilemezdik, o mutluydu diğer günlerdeki gibi herkesin içinde her anında mutlu bir kızdı. Bir gün erkeklerden konu açılmıştı, “Hangi erkek bana zarar verecek kızım bana bak küçük, minik duruyorum ama hiçbir şey yapamaz bana” diyordu. Gülüyorduk biz, kim neden Zülal'e bir şey yapsın ki zaten dedik. Ciddiye bile almadık konuyu. Bilemezdik, kimse bilemezdi.

BU ZİHNİYETİ KABUL EDEMİYORUM
Ezel Kurmuş (Sanat Tarihi bölümü öğrencisi): Ben Zülal’le 5 ay önce tanıştım. Aynı derse girdik, aynı sıralardan geçtik. Biz daha 1.sınıfız mezun olduğumuzda Zülal olamayacak aramızda. Onun bu şekilde katledilmesinin sebebi arkadaşlarıyla eğlenmek için bara gitmesi ya da o gece tanıştığı bir adamın evine gitmesi değil. Bu sapkın zihniyetin oluşturulması, bunların meşrulaştırılmaya çalışılması, bu durumu kabullenemiyorum.
Selda Aslan (Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü öğrencisi) Zülal’le 2 sefer muhabbete girdik ama cana yakınlığı, güler yüzüyle hafızamda kaldı. Böyle bir şeyin kimsenin başına gelememesi gerekiyor, hele de Zülal bu hayat enerjisiyle bunu hiç hak etmedi.

Okuldaki anma dışında Zülal’ın arkadaşlarının ve kadın örgütlerinin çağrısıyla akşam 17.30’da da Bornova Küçükpark Meydan’da kadınlar bir araya gelecek.