Samandağ’da gönüllüler ve depremzedeler: Hayata tutunmak zorundayız
Depremlerin üzerinden bir ayı aşkın süre geçti. Yardımların hâlâ ulaşamadığı yerler var. Gidecek bir yerleri olmayan Samandağlı depremzedeler yaşama nasıl tutunduklarını anlatıyor…

Samandağ’da Karaçay Bedii Sabuncu Anadolu Lisesinde gönüllülerin koordinasyon alanına girdiğinizde bir yanda kıyafetler diğer yanda gıda ürünleri, bir başka tarafta ise yemek için mahallelilerin sırası göze çarpıyor.

Okulun çevresinde biraz yürümeye başladığımızda yemek sırasına giren çocuklar ve kadınları görüyoruz. Koordinasyon merkezinden aldıkları ihtiyaçları ellerinde, yemek bekliyorlar. Hava biraz sıcak, beklerken bu daha iyi hissettiriyor onları, çünkü gündüz çok üşümedikleri için “şanslılar”. Demir parmaklıkların arasından ise çocuklar dağıtım yapanlara sesleniyor “Bir tane daha alabilir miyim?” diye…

Gülşah isimli bir depremzede ile sohbet ediyoruz sırada. Fidanlı Mahallesi’nde oturan Gülşah fidan yetiştirdiklerini ve Samandağ’ı terk edemediklerini söylüyor. Gülşah, “Satışlar şu an kötü tabii; yarın öbür gün tarımla zirai ilaçlarda da sıkıntı çıkacak. Korkuyoruz evlerimize girmeye, hasarlı hepsi. Bizler hayattayız şükür, ama her gün ölüp diriliyoruz. Su desen artık yavaş yavaş geliyor. Ama hijyen böyle bir ortamda ne kadar olabilir ki” diyor.

“Kırsal kesimlere de biraz baksınlar, göçmedik, gitmedik buradayız” diyerek sözlerine devam eden Gülşah, “Hiçbir yetkiliyi sahada görmedim. Depremin üzerinden 1 ay geçti hâlâ baştaki sorunlar neyse onları konuşuyoruz. Çocuklar için hayata tutunmamız lazım. Kalanlar da hayata dönmek zorunda, eskisi gibi değil hayat ama çocuklarımız var” diye ekliyor.

‘BORÇLA İLAÇ ALDIM, BU MU ADALET?’

İki yatalak hastasının olduğunu söyleyen ve Değirmenbaşı Mahallesi’nde yaşayan başka bir depremzede kadın ise, “Eczaneden ilaç aldım hastalarım için, 200 TL borç aldım da ilaçları alabildim. Paramız yok, evimiz yok, serada kalan iki engellim var benim. Bu mu adalet? En başta engelliyi tanıyacak hükümetimiz. Ne kutu geldi ne çadır geldi. Bezleri buradan aldım. Ev hasarlı. İstediğim çok şey var ama ilk önce çadır istiyorum” diyor.


‘ÇOCUK BEZİ, SÜTÜ EN ÖNEMLİ İHTİYACIMIZ’
Sıradan ayrılıp daha yukarılara çıktıkça kıyafetlerin yer aldığı bahçeye çıkıyoruz. 3 küçük çocuk kendi arasında oynarken kıyafetlerin arasında da bir çiftin giyecek şeyler aradığını görüyoruz. Yaklaşıp sohbet etmek istediğimizde Fatma önce çekinse de sonra gözyaşlarıyla anlatmaya başlıyor: “Çocuklarla birlikte çadırda kalıyoruz. İlk günü anlatamam, çok zor. Elektrik yok, su yok, çocukların ihtiyacı, bezi, sütü… Çocuk bezi, süt en önemli ihtiyacımız. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar geldi gönüllü olarak, onları görmek bile bizi mutlu etti.”
Eşinin şu an asgari ücretle çalıştığını ancak ihtiyaçlara yetmediğini söyleyen Fatma, “En çok istediğim evime girebilmek, çocuklarıma güzel bir hayat sunabilmek” diyerek sözlerini bitiriyor.

Fotoğraflar: Dilek Omaklılar/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
İskenderun'da depremzede kadınlar Diyanet'e öfkeli...

Çadırkentte Diyanet görevlilerinin çadırları gezip, ihtiyaç listeleri topladığını anlatan kadınlar g...

Adıyaman Besni’den Aydın’a gelen bir depremzede: İ...

Adıyaman’dan Aydın’a gelen ve KYK yurduna yerleştirilen bir kadın zaten yoksulluk içinde olan deprem...

Esenyurt’tan deprem bölgesine #KızkardeşlikKöprüsü

Esenyurt'tan kadınlar yan yanaydı. Kadınlar ve çocukların temel ihtiyaçlarını topladı, tüm kadınlara...