Pınar Gültekin davası: Bir kadın cinayeti davasının anatomisi
İktidarın kadın düşmanı politikaları belirliyor yargı kararlarını, ağır cezalar kadına yönelik suçlarda bu nedenle uygulanmıyor. O yüzden ‘Yasa tasarıları yaptık’ diyen AKP’ye inanmıyoruz.

“Ben artık kızımın öldüğüne gerçekten acımıyorum, kızıma yapılan iftiraları ortaya çıkarmak için uğraşıyorum. Çok iftiralar atıldı. Ben de anlamadım. İnşallah adalet yerini bulur. Geç de olsa yerini bulur.”

Bu sözler kızını kaybeden bir babaya ait. Pınar Gültekin’in babası 11 Nisan günü görülen duruşmanın ardından bunları söylüyor. Anne Şefika Gültekin ise “Kesinlikle bu mahkemeden hiçbir şey çıkmaz” diyerek iki yıldır devam eden yargı sürecine dair hissettiklerini bir cümle ile özetliyor.

Pınar Gültekin bu ülkede erkekler tarafından öldürülen kadınlardan biri sadece. 16 Temmuz 2019’dan beri yani Pınar öldürüldüğünden bu yana devam eden yargı sürecine bir bakalım.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. İddianame, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, tutuklu sanıklar Cemal Metin Avcı’nın “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı’nın ise “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme”den 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Yargılama, Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinde 9 Kasım 2020’de başladı. İlk duruşmadan itibaren Pınar’ı öldürdüğünü kabul eden katil, Pınar’ın özel hayatına dair şaibeler yaratmaya çalıştı, mahkeme heyeti sanığın tüm taleplerini kabul etti, sanığın talebi olmamasına rağmen Adli Tıp’tan akli dengesine ilişkin rapor aldı. Pınar’ın özel hayatı didiklendi, telefonun incelenmesi, şifresinin açılabilmesi için ABD ile yazışma yapılmasına bile karar verildi. Doğru düzgün bir keşif yapılmadı.

Cinayetin ayrıntıları kamuoyunun ortasına saçılırken, böylesi bir cinayetin tek başına işlenmesinin olanaksız olmasına karşın katilin kardeşi tahliye edildi, sonra yeniden tutuklandı, arkasından yine tahliye edildi. Şu an tutuksuz yargılanıyor.

Ailenin avukatlarının mahkeme heyetini defalarca reddettiği, mahkemeye güvenin kalmadığı, katilin değil kızlarının yargılandığını her bir duruşmada gördükleri bir dava bu. Bir duruşmada anneyi duruşma salonun dışına atıp, sanıklara kolonya ikram edecek kadar kibarlar mesela!..

Son duruşmada yine karar çıkmadı. Dosyada toplanabilecek her şeyin var olduğu açık iken yine sanık talepleri dikkate alınarak ertelendi.

YARGI MEKANİZMALARI SİYASAL İKTİDAR GİBİ DÜŞÜNÜYOR!

Bir kadın cinayeti davası anatomisi gibi bu dava. Kadının hayatı ortalara saçıldı, nasıl öldürüldüğü vahşice ayrıntılarla magazinmiş gibi basında yer aldı. Aile, adalete inancımız kalmadı noktasına getirildi.

Şimdi tam da bu dosya üzerinden sormak gerek. Daha ağır cezalar getireceğiz diyor ya iktidar. Olabilecek en ağır ceza ile yargılanan bir erkek için başka nasıl bir yasa gerekir? Sorun yasaların uygulanmasında, yargı sisteminin erkek egemenliğinin temel dayanağı halinde çalışmasında diyoruz ya. Bunun aksini düşünen varsa Pınar Gültekin davasına baksın, gün gün duruşma özetlerini okusun, başka hiçbir şeye ihtiyaç yok.

İşte bu ülkede kadınların ölümünün arkasından yargılamalar böyle sürüyor. Kadınlar yargılanıyor ısrarla ve inatla.

Adalet Bakanının Anadolu Ajansında yer alan açıklamasına bakalım tam da bu noktada. Diyor ki Bakan Bekir Bozdağ; “Bir ay evlilikte ömür boyu nafakayı adil de doğru da hiç görmedim, görmüyorum da. Bunun adil olması ve hakkaniyete uygun olması son derece önemlidir. Bu konularda Bakanlığın hazırlığı var, o hazırlıklar sürüyor. Bir gün evli kalana ömür boyu nafakayı benim vicdanım da kimsenin vicdanı da kabul etmez. Bunu haklı gören biri olduğunu da zannetmiyorum.”

Adalet Bakanı nafakanın süreli olması gerektiğini açıkça söylüyor. Aile Mahkemesi hakimlerinin bir süredir elleri titriyor zaten kadınlara nafaka bağlarken, şimdi nasıl verecekler kararlarını? Öte yandan biliyoruz ki Bölge Adliye Mahkemeleri süreli nafaka kararları vermeye başladı zaten.

Yargı mekanizması böyle işliyor işte bu ülkede. Siyasal iktidar gibi düşünüyor, onun gibi davranıyor, onların işaret ettiklerini emir telakki ediyor.

O yüzden ısrarla diyoruz ya iktidarın kadın düşmanı politikaları belirliyor yargı kararlarını, ağır cezalar kadına yönelik suçlarda bu nedenle uygulanmıyor. Bu nedenle daha ağır cezalar olmalı, “Yasa tasarıları yaptık” diyen AKP’ye inanmıyoruz, AKP’yi asla ve asla samimi bulmuyoruz.

KCDP’YE KAPATILMA DAVASI: ŞİDDETLE DEĞİL KADINLARLA MÜCADELE EDEN BİR DEVLET VAR KARŞIMIZDA

Yargının önünde bir dava olduğunu daha öğrendik çok yeni. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğine “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek” suçlaması ile fesih davası açıldı. Dernek hakkında yapılan şikayetler üzerine bu davanın açıldığını anlıyoruz basına çok yeni düşen haberlere. Ama bilinen ve net olan bir şey var ki, davayı açan devlet ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden bir derneğin kapatılması gerek demişler alenen, hiç utanıp sıkılmadan hem de.

Kadına yönelik şiddete ilişkin iktidarın geldiği noktayı daha iyi özetleyen bir şey olamazdı sanki. Kadına yönelik şiddetle değil, kadınlarla mücadele eden bir devlet karşımızdaki.

Bu net bilgi ve veri ile ilerleyip, iktidarın tüm hamlelerine buradan bakmak gerek. İktidar kadın düşmanlığında el artırıyor anlaşılan. O halde bize düşen mücadelemizi ve dayanışmamızı daha da artırmak.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
KCDP Derneğine kapatma davası: Kadınlar susturulam...

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğine ‘kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek’ suç...

Pınar Gültekin Davası| Sanık ‘yeni deliller sunaca...

Muğla’da görülen Pınar Gültekin davasında, sanık Cemal Metin Avcı’nın mahkeme heyetine yeni deliller...

Pınar Gültekin cinayetinin ardından: Hayatımızı ve...

İstanbul Sözleşmesine dönük saldırıları ve artan kadın cinayetlerini, Pınar Gültekin’in vahşice katl...