Dünya kadınlarının birlik, dayanışma ve mücadele günü 8 Mart’a giderken, Ankara’nın birçok semtinde farklı işkollarında çalışan genç kadınlarla anketler gerçekleştirdik. Pandemi ve kriz koşullarıyla düşündüğümüzde genç kadınların verdiği cevapların şaşırtıcı olmadığını söylemek gerek. Anket sonuçlarına geçmeden önce genç kadınların bugünkü yaşam koşullarına bir göz atalım…
HER İKİ GENÇ KADINDAN BİRİ İŞSİZ
Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (SPM) “İşgücü Piyasalarında Genç Nüfusun Görünümü” araştırmasına göre Kasım 2020 dönemi işgücü verilerine bakıldığında yüzde 25,4 olan resmi genç işsizlik oranı, geniş tanımlı olarak hesaplandığında yüzde 40,5’e ulaşıyor. SPM, gençlerde geniş tanımlı işsizlik oranını hesaplarken ‘işsizim’ diyenlere ek olarak ‘ümidi kırılanlar ve herhangi başka bir sebepten dolayı iş aramaktan vazgeçtikleri için işgücünden çıkan kişileri’ de bu orana ekliyor. Bu kapsamda cinsiyete göre bakıldığında, Kasım 2020 dönemi geniş tanımlı işsizlik oranı genç kadınlarda yüzde 49,8’i bulmuş durumda. Yani her iki genç kadından biri bugün işsiz!
KADINLARIN GELİRİ ERKEKLERDEN YÜZDE 31.4 DAHA AZ
Öte yandan çalışan kadınlar açısından emeğinin karşılığını alabildiğini söylemek de oldukça güç. DİSK-AR tarafından hazırlanan 18 Eylül 2020 tarihli Ücret ve Gelirlerde Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre bugün Türkiye’de çalışan kadınlar erkeklerden yüzde 31.4 daha az gelir elde ediyor. Genç kadınlar açısından düşündüğümüzde, iş bulabilen yüzde ellilik kısım, erkeklerle arasında bir ücret uçurumu mevcut halde çalışıyor!
ŞİDDET HER YERDE!
İşyerinde ve evde baskı ve şiddet kadınların hayatını zindana çeviriyor. Ekmek ve Gül’e gelen onlarca mektup ve habere kısaca göz attığımızda bile şiddetin ve baskının boyutlarını görebiliyoruz. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2020 yılı içinde İstanbul ve İzmir’in ardından 15 kadın cinayetiyle üçüncü sırada gelen Ankara’da, yıl boyunca yaptığımız buluşma ve toplantılarda kadına yönelik şiddetin ne derece arttığını gördük. Ülke genelinde işlenen kadın cinayetlerine baktığımızda ise genç kadınların önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Kamuoyunun büyük tepkisini çeken Pınar Gültekin, Nadira Kadirova ve Aleyna Çakır cinayetleri, geçtiğimiz yıl kadınların adalet talebiyle haykırdıkları, adliye kapılarına dayandıkları vakalardan sadece birkaçı…
ÇALIŞMA SAATLERİ ARTTI, KADINLAR TÜKENDİ
Genç kadınlar açısından hayatta kalmanın ve geçinmenin bu kadar zorlaştığı koşullarda gerçekleştirdiğimiz anketlerimizin sürpriz olmayan sonuçlarına geçelim… Kovid-19 salgını başladıktan sonra çalışma saatlerinde bir değişiklik olup olmadığını sorduğumuz kadınların yüzde 80’i çalışma saatlerinde artış yaşandığını ve daha fazla mesaiye kalmalarının istendiğini ifade ediyor. İşyerindeki dinlenme sürelerinde büyük bir değişiklik olmasa da çalışma yoğunluğunun artması ve aynı işi daha az kişiyle yapıyor olmak kadınları tükenme noktasına getirmiş.
HAK GASPLARI, BASKI VE TEHDİT ARTTI
Salgın döneminde sıklaşan uygulamalara baktığımızda ise işten çıkarma, ücretsiz izne gönderme veya bunlarla tehdit etme, çalışırken baskı, hak talep edildiğinde baskı ve izlenme-denetlenme karşımıza çıkan uygulamalar. Kadınların tümü açısından bu uygulamalardan bir veya birden fazlası pandemi sürecinde mutlaka yaşanmış. Bu uygulamalar nezdinde, kadınların çalıştığı işyerlerinin yaklaşık yüzde 60’ında üretim ve kâr artarken kadınların gelirleri ya azalmış ya yerinde saymış…
KAYGI, MUTSUZLUK VE GERGİNLİKLE GEÇEN BİR YIL
İşlerin eve taşınması, kadınların karşılaştığı bir diğer problem. Eve gittiğinde dinlenme süreleri azalan kadınlar, şayet bir de varsa eşlerinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılama derdiyle daha da yorulmuş. Bu nedenle “Salgın boyunca en yoğun yaşadığınız üç duygu nedir?” sorusunda “kaygı/endişe”, “mutsuzluk”, “gerginlik/sinirlilik” ön plana çıkıyor. “Mutluluk”, “umut” gibi duygular ise hiçbiri tarafından işaretlenmemiş. Bu dönemde aile bireyleriyle ilişkileri sorulan kadınların yüzde 65’i ise ilişkilerinin olumsuz etkilendiğini söylüyor. Geçim derdinin arttığı koşullarda evdeki her karar alma sürecinin başlı başına bir gerilim unsuru haline geldiğini söylemek mümkün...
‘SORUMLUSU BAŞTA HÜKÜMET AMA…”
“Peki, işçilerin pandemi sürecinde yaşadığı zorlukların sorumlusu kim?” sorusunda ise cevaplar çeşitleniyor. “Hükümet” cevabı hepsinin olmazsa olması, ancak hükümetin yanı sıra “işveren” cevabı da cevapların neredeyse yarısını kapsıyor. Bunun yanı sıra sendikaları ve muhalefeti de yetersiz gören kadınların sayısı az değil. Hepsinin bu süreçte belli sorumlulukları olduğunu ve bu sorumlulukları hakkıyla yerine getirmediklerini düşünüyorlar…
‘HAKLARIMI ELİMDEN ALMALARINA SESSİZ KALMAM’
Genç kadınların yaklaşık yüzde 80’i sendikalı çalışmanın, haklarını elde edebilmek açısından önemli olduğunu düşünüyor. Arada bir fark olmadığını söyleyenlerin eleştirisi ise sendikalara… “İşçinin hakkını gerçekten savunmazlarsa bir fark olmaz ki” diyor kadınlar… İşyerinde bir araya gelerek kazanım elde edebilen genç kadınların sayısı tek tük. Ama yine de “İşyerinde bir eylem ya da direniş olsa katılır mıydınız?” sorusuna tümü “Evet” cevabını veriyor. “Haklarımı elimden almalarına sessiz kalmam” açıklaması, bu soruda en çok karşımıza çıkan cevap oluyor. Genç kadınlar, birlik olup seslerini çıkarmadan haklarını elde edemeyeceklerini düşünüyor, ancak belli ki yan yana gelebilecekleri koşulları yaratmak için daha çok çabalamaya ihtiyaç var…
Fotoğraf: Freepik
İlgili haberler
Ekmek ve Gül 8 Mart Raporu: 22 ilden 23 işkolundan...
Ekmek ve Gül 8 Mart raporumuz yayında! 22 ilden 23 işkolundan 680 işçi ve emekçi kadın anlatıyor: Gü...
8 Mart: Hesabımızı yaptık, hesabını soracağız!
Bu 8 Mart’ta ortak taleplerimizle bulunduğumuz her yerde haklarımız ve hayatımız için buluşuyoruz.
8 Mart: Her ‘tarih’in bir tarihi vardır!
8 Mart’ı 8 Mart yapan tarihi, emekçi kadınların mücadelesinin tüm dünya kadınlarına mirasını, bu kök...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.