Kırıkkale’de 4 yıl önce boşandığı Fedai Baran tarafından öldürülen Emine Bulut cinayetinin ardından ülkenin dört bir yanından kadınlar kadın cinayetlerine karşı sokağa döküldü. Tepkiler artarak devam ederken görüştüğümüz Ankara’nın Mamak ilçesi General Zeki Doğan Mahallesinden kadınlar da devlet politikalarındaki yanlışlara dikkat çekti.

Görüştüğümüz kadınların neredeyse tamamı kadın cinayeti davlarında sıkça uygulanan ceza indirimlerini hatırlatarak haksız tahrik ve iyi hal indirimlerinin erkekleri cesaretlendirdiğini ve cinayetleri artırdığını söyledi. Yasalara uygun davranılıp gereken cezalar verilirse kadın cinayetlerinde azalmalar olacağını söyleyen kadınlar, önleyici tedbirlerin hayata geçirilmesinin de önemli olduğunu vurguladı. “Erkek egemenliğin olmadığı daha rahat nefes alabileceğimiz bir dünya istiyoruz. Korkunun olmadığı güvenli bir yaşam diliyoruz” diyen kadınlar, Emine Bulut davasının takipçisi olacaklarını söyledi.

Cezasızlığın yanı sıra kadını ikinci plana iten devlet politikalarının da şiddeti meşrulaştırdığını ve vahşetin her geçen gün arttığını ifade eden mahalleli kadınlar taleplerini ise şöyle sıraladı: “Sığınmaevlerinin sayısı artırılmalı ve nitelikli hale getirilmeli, kadınları güçlendiren politikalar uygulanmalı, kadın erkek eşitliğinin sağlanması için acil adımlar atılmalı, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı şiddetten koruma yasası gibi önlemler eksiksiz uygulanmalı.

“Katili tanıyoruz” diyen kadınlar, çocuklar, kadınlar yaşasın diye sokaklara çıkmaktan, mücadele etmekten başka şansımız yok. Katillerin gereken cezayı alması için elimizden geleni yapacağız dedi.

BİZ SESSİZ KALIRSAK CİNAYETLER SON BULMAZ
“Bu olay ilk değildi, böyle giderse son da olmayacak” diyen Sıla Yılmaz, şiddet ve cinayetlerin ancak kadınların mücadelesi ile durdurulacağını düşündüğünü söyledi. “Bir insanın, bir annenin kızının gözleri önünde öldürülmesi çok canice, vicdansızca bir şey. Bu gibi olaylar günümüzde çoğalmaya başladı. Dur demeli ve sonuna kadar savunmalıyız. Daha kaç anne ölecek, kaç çocuk bu psikolojiyi yaşayacak ve daha ne kadar seyirci kalacağız” diye konuşan Yılmaz, kadına yönelik şiddetin tüm kadınları etkilediğine dikkat çekerek tüm kadınlara çağrı yaptı: “Sessizliğimizin sebebi nedir? Bu zorlukları yaşayan ve şahit olan insanların yanında olmalıyız. Birbirimize ihtiyacımız var. Haberi duyan herkes kendisini kötü hissetmiştir, herkesin içi ürpermiş eminim. Bunları yaşamaktansa sonuna kadar mücadele etmeli direnmeliyiz.”

Berfin Altıntop ise devletin artık bu soruna çözüm bulmak zorunda olduğunu ve erkeklerin de kadınlarla birlikte şiddete karşı mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

KORKUYU DA BİRLİKTE YENEBİLİRİZ
“Toplum bilinçlenmedikçe kadın cinayetlerinin önüne geçileceğini düşünmüyorum ve can güvenliğimiz yok” diyen bir başka kadın ise sözlerini şöyle sürdürdü: “Örgütlenmemiz gerektiğinin farkındayız ama mimlenme korkusu var herkeste. Bu korku yüzünden örgütlenemeyen birçok kadın var. İdam da çözüm değil, toplumun eğitime ihtiyacı var.

İnsanların bir şekilde bilinçlenmesi lazım, örgütlenmemiz lazım. Korkuyu da ancak beraber aşabiliriz. Bir olay gündem olunca herkes sosyal medyadan ses çıkarıyor sadece, akşam olunca unutulup gidiyor.” Muhafazakarlaşmanın da şiddeti tetiklediğini söyleyen kadın, şöyle konuştu: “Din baskısı, toplum baskısı da kadın cinayetlerinin, tecavüzlerinin önünü açan etkenler. Devlet büyüklerinin dini kullanması, cinsiyetçi tavırları toplumun algısını etkiliyor. Bizim aslında devlet büyüklerinin politikasıyla savaşmamız gerekiyor. Can güvenliğimiz az, ben kendi mahallemde hava karardığında dışarı çıkamıyorum. Sözlü tacize maruz kalıyoruz. Toplumsal baskıya maruz kalıyoruz. ‘O saatte ne işin var’ diyerek bu duruma alışmamız ve kabullenmemiz bekleniyor.”