Kendin çal kendin oyna komisyonu
TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun ilk toplantısı 3 aylık süreçte nasıl bir işleve sahip olacağının işaretlerini veriyor. Toplantıdan öne çıkanlara bir bakalım…

Daha önce HDP ve CHP’li vekillerin kadına karşı şiddetin önlenmesi için meclis bünyesinde kurulması bir araştırma komisyonu kurulmasına yönelik önergeleri defalarca reddedilmiş, 9 Mart’ta ise AKP bir anda önerge verip, TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonu kurulmasını istemişti. Meclisteki partilerin oy birliğiyle komisyon kurulmuştu. 20 Nisan’da bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kararı alınınca, bu komisyonun aslında sözleşmeden çekilmenin yaratacağı tepkileri dindirmek için AKP tarafından bir göz boyama çabası olarak gündeme getirildiği ortaya çıkmıştı. Komisyon görev dağılımı içim 21 Nisan'da toplandı. Kadın örgütlerinin “Bu kaçıncı komisyon? Göstermelik komisyon değil, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını istiyoruz” tepkileri ve bu komisyonun kadınların haklarına yönelik saldırıları meşrulaştırmak için çalışacağına yönelik kaygılar gündem olmuştu. Görev dağılımı için buluşulan toplantıda CHP ve HDP’li komisyon üyeleri komisyonun çalışma ilkelerinde etkili olacak olan divanın meclisteki sandalye sayısına göre değil, liyakat esasına göre belirlenmesini istemiş ancak komisyon divan üyelikleri AKP’li ve MHP’li vekiller arasında paylaşılmıştı.

Meclis bünyesinde kurulan araştırma komisyonları araştırılacak konuyla ilgili uzmanları, sivil toplum örgütlerini ve kamu kurumlarının temsilcilerini belirleyerek, onların aktardıkları üzerinden yapılan tartışmalar sonucu çalışma sürecinin sonunda bir rapor açıklar. Bu komisyonda da kimlerin dinleneceğinin belirlenmesi için yapılacak toplantının bir hazırlıkla yapılması için bir hafta sonra komisyonun toplantısını yapma talebinde bulunan muhalefet vekillerinin talepleri gözetilmeden, divan oluşturulduğunun ertesi günü ilk toplantı yapıldı.

İlk toplantıda muhalefet partileri mazeret belirttiği halde, komisyon başkanı Öznur Çalık “Zaten nezaketen sorduk” diyerek ısrarla bir gün sonraya toplantı koymuştu. Bu nedenle komisyon toplantısına muhalefet partileri katılmadı.

Komisyonun İYİ Parti milletvekili Şenol Sunat komisyondaki görev paylaşımının muhalefet partileri vekillerini de katarak daha demokratik ve katılımcı usullerde yapılmasını önermiş ancak öneri kabul edilmemişti. Bu nedenle muhalefet partileri aday göstermemiş ve oylamaya katılmamıştı. Böylece iktidar bloğu kendi seçimini kendi yaparak, kendi kendini seçmişti.*

Yapılan ilk toplantı komisyonun nasıl işleyeceğine dair işaretler veriyor. Toplantıdan öne çıkanlara bir bakalım…

'AKP ÇEVRELERİYLE TEMASI OLANLAR…' VURGUSU

İlk toplantı iktidar bloğundan vekillerin kendi aralarında yürüttükleri bir “kendin çal, kendin oyna” oturumuna dönüştü. Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun üç aylık çalışması boyunca kimlerin söz söylemesinin istendiği; Komisyon üyesi AKP milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in sözüyle “AKP çevreleriyle teması olanlar” ya da iktidar ile fikir birliğine sahip, ideolojik geliştiricisi akademisyenler, avukatlar, islam hukukçuları, AKP’nin kadın haklarına yönelik saldırılarda sırtını dayadığı dernekler oldu. Önerilen isimlerden birkaçı: Hasibe Özlem Çepni, “AKP çevreleriyle temaslı” çalıştıkları özellikle belirtilen Avukat Gürsoy Bilgin, Süheyla Şahin, Özlem Zengin, Leyla Şahin Usta… Önerilen kurumlar arasında ise AKP’nin kadınların nafaka hakkı, boşanma hakkı gibi haklarına saldıran yasalara dayanak yapılan dernekler yer alıyor. Önerilerin işaret ettiği şey; bu komisyonun sonucunda çıkarılması planlanan raporun iktidarın yıllardır kürsülerden söylediği, bir kısmını uyguladığı, bir kısmını uygulayamadığı kadınları aileye bağımlı kılma, kadınların ikincil pozisyonunu sağlamlaştırma, muhafazakarlaşma planlarını gerçekleştirmek için bir dayanak olarak kullanılacağı.

TÜRKİYE, KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ÇOK YOL KAT ETMİŞ!

Komisyonun ilk toplantısında öne çıkan bir diğer nokta; her yıl bir öncekinden daha çok kadın cinayetinin yaşandığı Türkiye’nin, “kadına yönelik şiddetle mücadelede ne kadar önemli yol kat ettiğini” anlatan vurgulardı. Özellikle de Komisyon Başkanı Öznur Çalık toplantıyı kapatırken Türkiye’de şiddete karşı ciddi bir mücadele verildiğine vurgu yaptı; “İnsanların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine asla müsaade etmedik. Bundan sonra da insan haklarının, kadın haklarının ihlal edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz ve bugüne kadar Türkiye’de çok önemli yollar kat edildi” dedi.

Komisyonda kadının adını silikleştiren bilinçli eylemlerden biri de “şiddet” kavramının kadın özelinde değil çok genel bir şekilde, “insana şiddet”, “canlıya şiddet” ifadelerinin sıkça vurgulanarak kullanılması. Özellikle Komisyon Başkanı Çalık, toplantıyı açarken ve kapatırken yaptığı konuşmalarda “insana şiddetin ortadan kaldırılması için komisyonun omuzlarında ağır bir yük” olduğunu ifade etti. Tek başına “kadına şiddet” diyemeyen bir komisyonun kadına şidddeti nasıl araştıracağı ise bir soru işareti.

MHP Milletvekili Hayati Araz da şiddetin sadece kadınlara yönelmediğini söyleyerek sorunu genelleştirdi; “Bu toplumun yarası, sadece kadınlarla ilgili değil, şiddet toplumda çok yaygın. Ama son yıllarda, son on beş, yirmi yıldır, hatta son beş, altı senedir Türkiye’de bu konuda çok büyük mesafe alındı, yani çok büyük mücadele veriliyor.” dedi. Bu konuşmaların da İçişleri Bakanlığı’nın kadın cinayetleri oranları gibi, var olan gerçeklerin üzerini örten nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.

‘AİLEERKİLLİK’ DAMGASI

Bu haftanın bir diğer gündemlerinden biri olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kurulmasında da en çok öne çıkan tartışmalardan biri kadının adının olmamasıydı. Kadını sadece aile içerisinde tanımlayan ve kadına yönelik politikalarını da kadını ailenin bir unsuru olarak oluşturan iktidarın bu tutumu, oluşturulan bu komisyonda da pek farklı olmadı. Komisyon toplantısında bunu ortaya koyan sadece aile kurumuna dair dernek, akademisyen önerileri değildi. Kapanış konuşmasında Komisyon Başkanı Çalık “Toplumun temeli aile ve aile kavramını da, onu da hayatımızın en önemli kurumu olarak güçlendirmek adına kadını güçlendirmeliyiz. Kadının güçlü olduğu toplumlarda aile güçlü, ailenin güçlü olduğu yerlerde de toplum güçlü” diyerek komisyonun esas amacının Erdoğan’ın hedef koyduğu “aileerkil” politikaları hayata geçirmenin bir ayağı olacağını ilan etmiş oldu ve aileyi güçlendirecek ölçüde kadını güçlendirmeyi amaçladığını çok açık bir şekilde itiraf etti.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ KARALAYANLAR KOMİSYONUN BAŞ TACI MI OLACAK?

Komisyonda AKP ve MHP’li üyelerin komisyon çalışmaları süresince görüşlerini başvurulması için önerdiği STK’ler ve isimler de dikkat çekici. AKP Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, Türkiye Aile Platformu, KADEM, Hukukçular Derneği (HUDER), Boşanmış Aileler Derneği’ni de komisyonda dinlemek üzere önerdi. Ancak bu önerilerin tümünün iktidara yakın dernekler ve aile odaklı, kadın erkek eşitliğini sağlamak üzere çalışma yapmayan dernekler olması dışında dikkat çekici bir nokta da Boşanmış Aileler Derneği diye bir derneğin olmamasıydı. “Boşanmış Aileler Derneği bizim en çok başımızı ağrıtan bu nafaka ve çocukların icra yoluyla görülmesi meselesine özellikle ağırlık vermiş bir dernek olarak çok ön planda” diye Özdemir’in kastetmeye çalıştığı derneğin, kadınların nafaka ve velayet hakkını hedef tahtasına koyan Boşanmış Mağdur Babalar Derneği olduğunu düşünüyoruz.

CHP ve HDP’li komisyon üyeleri, komisyonun işleyişine ilişkin talepleri değerlendirmeye alınmadığı için ilk toplantıya fiilen katılmadılar ve önerilerini yazılı olarak ilettiler. Önerdikleri isim ve kurumlar arasında alanda kadına yönelik şiddetle mücadelede deneyimli dernekler, hukukçular, kadın ve LGBTİ hakları örgütleri, kadın platformları vardı. Ancak CHP’li ve HDP’li vekillerin kadın haklarına dair çalışmalar yapan, eşitlik odaklı çalışan kurum önerileri için, AKP Milletvekili Pakize Mutlu Aydemir “CHP Grubunun şeyini incelediğimde bazı radikal, uç derneklerin hani o taraftan verildiğini gördüm” ifadelerini kullanıp, kadına şiddeti incelemesi amaçlanan komisyonda şiddetle mücadele etmek için çalışan kurumları "radikalleştirdi."

Komisyon, çalışmalarını 3 ay sürdürecek. Komisyon tartışmalarını yakından takip etmeye devam edeceğiz.

9 Mart'ta kurulan bu hafta ilk iki toplantısı gerçekleşen TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunun hükümet açısından ve kadınlar açısından nasıl bir yerde durduğunu değerlendirdiğimiz programı izlemek için TIKLAYIN

* EŞİK Platformu da komisyon çalışmalarını takip ederek yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini paylaşıyor. Şuradan takip edebilirsiniz: esikplatform.net/bu-kacinci-komisyon/

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Mecliste Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonu: Sözde...

9 Mart'ta kurulan bu hafta ilk iki toplantısı gerçekleşen TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyo...

Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonunda ‘kadın’ı ara...

22 Nisan'da TBMM Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonu toplandı. Tutanaklar AKP’li ve MHP’li vekil...

Türkiye ve Almanya’da ortak tutum: Sağ muhafazakâr...

Almanya’daki İstanbul Sözleşmesi eyleminde hak örgütleri, Türkiye ve Almanya’daki sağ muhafazakâr po...