Kadın işçilerin haykırdığı gibi: Sakarya’ya adalet gelecek
Suçluların hak ettikleri cezayı almalarını, bu cinayetlerin bir daha yaşanmamasını sağlamak, ‘Buraya adalet gelecek’ haykırışlarına karşılık vermekle, gerçek adalet için mücadele etmekle olanaklı.

2020 yılının 3 Temmuz’unda Sakarya’nın Hendek ilçesindeki Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında yaşanan patlama Türkiye’nin gündemine oturdu. İlk bilgilere göre dört işçi yaşamını yitirmiş onlarca işçi de yaralanmıştı. İş cinayetinin ayrıntıları ortaya çıktıkça fabrikada işçiler ve iş güvenliği açısından yaşanan ihmaller de bir bir ortaya seriliyordu.

Resmi rakamlar fabrikada 7 işçinin yaşamını yitirdiğini 128 işçinin de yaralandığını söyledi en son. Olay sonrası fabrikanın sahibi olmak üzere 7 kişi hakkında dava açıldı. 6 Ocak 2021 tarihinde Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmada salonun fiziki yetersizliği nedeniyle aileler ve basın içeri alınmamıştı.

Bedenleri paramparça olan işçiler vardı; patlamada yaşamını yitiren Erhan Ateş’in eşi 7 gün 7 gece hiçbir şey yiyip içmeden eşini beklediğini haykırmıştı ilk duruşmada. Aynı zamanda fabrikanın yemekçisi olan bu kadın işçi “Ne yaşadığımı ben biliyorum, bir de Allah biliyor. 7 gün sonra bana bir tabut getirdiler, 15 dakika kapımın önünde durdu, başka durmadı benim eşim. O da eşim miydi… Olsun ben kendimi onunla avutuyorum 2 çocuğumla” demişti.

Duruşma öncesi yürüyüş yapmak isteyen ailelere müdahale edilmesi ve ailelerin duruşmaya alınmaması büyük bir öfke patlamasına sebep olmuştu. Ailelerini yitirenlerin, fabrikada çalışan işçi kadınların sesi yankılanıyordu adliye önünde: “Adalet istiyoruz.”

Fabrikada civar köylerden çalışmaya gelen kadın işçiler çoğunluktaydı. Hemen hepsi konuşmalarında fabrikada alınmayan önlemlerden, üretim baskısından, koruma kıyafeti olarak verilen mutfak önlüklerinden, tehlikeli bir duruma itiraz ettiklerinde hemen kapının gösterilmesinden, böylesi tehlikeli bir iş yaparken aldıkları ücretin asgari ücret olduğundan onu da düzenli alamadıklarından bahsediyordu. Çin Mahallesi dedikleri kaçak üretim alanında kâr uğruna işçilerin canını hiçe sayarak barut üretmeye başlamışlardı.

PATRONUN SIRTINI DAYADIĞI GÜÇ!

Yaşanan iş cinayetinin ikinci duruşmasının birinci oturumu görüldü 15 Mart günü ve bu oturumda sanıkların çarpıcı ifadelerine tanık olduk. Duruşma için büyük bir salon tahsis edilmişti. Davaya gelenler isim listesine göre alındı içeri. Basın kartı olmayan basın çalışanları ve listede ismi olmayanlar alınmadı mahkeme salonlarının olduğu bahçeye bile. Aileler ve işçiler içten içe biriken bir öfkeyle ama sükûnetlerini koruyarak duruşmanın görülmesini bekledi. Duruşmaya kimlik tespitleri ile başlandı ve sonra sanıkların beyanları dinlendi. İlk dinlenen fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun oldu. Yaşar Coşkun beyanında saygın bir iş adamı olduğunu vurgulayıp durdu hep. MÜSİAD Şube Başkanlığı yapmış, siyasetle işi olmayan, Sakarya özelinde Türkiye’ye çok büyük katkılar sunmuş saygın bir iş adamıydı kendi anlatımına göre. Kendinin terörist, katil olarak lanse edildiğini söyleyerek bundan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Yaşanan patlamanın sabotaj olduğunu iddia edecek kadar rahattı. Yaşar Coşkun bir patron olarak sırtını dayadıklarından alıyordu gücünü aslında. Bugüne kadar yaşanan iş cinayetlerinde kaç patron cinayetlerin gerçek bedelini ödemişti ki! “Ailelere tazminatlarını taksit taksit öder, üç beş yıl yatar çıkar, yine saygın bir iş adamı olur ülkeme yeniden hizmet ederim” düşüncesini avukatları Mehmet Mangıroğlu itiraf etmişti mahkeme salonunda: "Önceki kazalarda anlaşarak helalleştik, bu kazada da helalleşmek istedik, 250 bin lira değerinde ev vermek istedik ama akıllarını çelenler oldu.” 

Saygınlığını ona tekrar kazandıracak, her türlü imkanı sunacak, siper olacak bir iktidar vardı ne de olsa.

Fabrikada Yaşar Coşkun’dan daha fazla sözü geçen biri vardı ki o da 33 yıldır fabrikada çalışan sanık Hasan Ali Velioğlu’ydu. Velioğlu beyanda bulunurken salondaki tansiyon yükselmeye başladı. Sorumlu müdür olan iki mühendis, ustabaşı ve iş güvenliği uzmanının beyanlarında ortaya çıkacaktı ki fabrikada sorumlu müdür olan mühendisler bile Hasan Ali Velioğlu’nun sözü üzerine söz söyleyemiyordu. Velioğlu “Fabrikada kuş uçmayacak” dese kuş uçmuyordu adeta. Velioğlu’nun beyanı sonrası arada işçiler Velioğlu’nun yalan söylediğini anlatıyor ve çalışma koşullarından bahsediyordu: “Velioğlu bize daha fazla üretim yapmamız için her türlü baskıyı yapıyordu. Daha fazla üretim yapmak için yasak olmasına rağmen yanımıza daha çok malzeme alıyorduk.”

Tutuklu sanık Erşan Öztürk de 30 senedir fabrikada çalışan ustabaşıydı. “Dışarıda ailem çocuklarım perişan” dediği anda salondaki tansiyon yine yükseldi. Eşlerini, oğullarını, kardeşlerini kaybeden kadınlar “Biz de perişanız, çocuklarımız perişan” diye bağırıyordu.

MALİYETLERİ AZALTMAK İÇİN KAÇAK OLARAK ÜRETİLEN BARUT 

Sanık beyanları devam ettikçe, sanıkların bir kısmı işçilerin sözlerini haklı çıkarır beyanlar verdikçe mahkeme salonunda alkışlar yükseliyor, aralarda öfkeli ailelerin isyanları kulaklarda çınlıyordu. Zaman ilerledikçe öfkelerini içinde tutmaya çalışan kadınlar sinir krizi ve baygınlık geçirmeye başlamıştı. Sabah 10’da başlayan duruşma akşam 8’e kadar devam etti. Sanıkların bir kısmı patronların asla kabul etmedikleri suçlamalarla ilgili itirafta bulundurlar. Fabrikada barut üretilmediğini söyleyen “Barut üretebilseydim havai fişeği yapımını bırakırdım” diyen patronları ve onların yardımcılarını sorumlu müdürler Asiye Angın, Ahmet Çağrıcı ve İSG Uzmanı Aslı Bozkurt beyanlarıyla yalanladı. Asiye Angın fabrikada barut üretildiğini şu sözlerle doğruladı: Barut üretimi ile ilgili Ali Rıza Bey Çinli çalışanla birlikte bunun kararını almıştır. Ali Rıza Bey bana bir şey sormadı zaten. Barut üretimini bizzat gördüm. Sıfırdan barut üretimi vardı. Bu süreç 1 ya da 1 buçuk sene oldu.”

Fabrikada barut yapıldığını anlatan bir diğer sanık da diğer Sorumlu Müdür Ahmet Çağırıcı’ydı: “Ali Rıza Coşkun barut yapmak istedi. Çünkü barut pahalı bir şey, yurt dışından geliyordu, fabrika giderlerinin büyük kısmını barut oluşturuyordu. Çinli ‘Olmaz’ dedi. Sonra bir şekilde onu ikna ettiler. Çinli bunu misket makinesinde yapamayacağımızı söyledi, başka bir yerde yapalım dedi. 3 tane ayrı binada yapıldı. Yaşar Coşkun ‘12 bin 500 TL değerinde havalandırma mı yapamayacağım, o kadar maaş ödüyorum’ dedi bugün ama evet o havalandırmayı yapmadılar.” Giderleri azaltmak, daha çok para kazanmak isteyen patronlar işçilerin canını o havalandırmayı yapmaya tercih etmişlerdi.

Hendek iş cinayeti davasında kadın işçiler anlatıyor...

1 HAFTA ÖNCE ANKARA’DAN BİLDİRİLEN DENETİMLER

Fabrikaya denetim yapılacağı bilgisinin önceden geldiğini söyleyen işçilerin bu sözlerini doğruluyordu sanıklar. Denetime gelineceği bilgisinin 1 hafta evvelinde Ankara’dan bizzat kendilerine bildirildiğini, hatta denetim yapanların kendileri tarafından arabayla alındığını söyledi. Denetimlerin bilgisinin daha önceden geldiğini işçiler de pek çok kez anlattı. Denetimlerden bir hafta önce üretim sahalarına çeki düzen verildiğini ifade etti çoğu işçi. Sorumlu Mesul Müdür Asiye Angın da denetimlere katıldığını ve Çin Mahallesine hiç gidilmediğini çünkü oranın bilinmesinin istenmediğini söyledi.

Sorumlu Müdür Ahmet Çağırıcı'nın beyanına geçildiğinde ise artık kimsenin dayanacak takati kalmamıştı. Avukatların Çin Mahallesinde çalışan Çağırıcı’ya yönelttiği "Hasan Ali Velioğlu'na 'Bu kadar malzemeyi Çin Mahallesine yüklemeyelim' dediniz, o da size 'Bir şey olmaz, patlama olacaksa Çin Mahallesinde olsun, yukarıda daha fazla işçi çalışıyor' mu dedi" sorusuna “Evet” cevabını vermesi Çin Mahallesinde yakınlarını kaybedenlerin salonda sinir krizi geçirmesine sebep oldu. Patronlar için işçilerin canı değil üretimdi önemli olan. Üç-beş işçi ölsün çok muydu onlar için. Sonuçta Türkiye’yi dünyaya tanıtan bir işe imza atıyorlardı kendileri. Hem bu işlerin “fıtratında” vardı bunlar. Yine sanık avukatı Mehmet Mangıroğlu açıklıkla söylemişti mahkeme salonunda kazaları ve cinayetleri olağanlaştırmaya çalışarak: “Maalesef işin fıtratında var. 30 yıldır bunu gördüm.” Yaşanan ölümlerde bir sorumlu aramaya gerek yoktu. Emekçiler ölür, bu “saygın iş adamları” da o ölümler üzerinden kazançlarına kazanç katardı.

DEĞİŞTİRİCİ TEK GÜÇ: ÖRGÜTLÜ MÜCADELE

Yine göz göre göre bir işçi cinayeti yaşanmıştı. Aynı Soma’da Ermenek’te olduğu gibi çalışmak, evlerine ekmek götürmek zorunda olan işçiler tüm uyarılara rağmen en tehlikeli koşullarda çalıştırılmış, o işçilere en tehlikeli işler yaptırılmış, hiçbir önlem alınmamış, hiçbir yaptırım uygulanmamış, adeta devletin kurumları ile ortak, işçiler ölüme götürülmüştü. İşçilerin yaşamları değil daha çok üretim daha çok kâr öncelik olmuştu. Yaşananlar ne bir iş bilmezlikti ne de fıtrat! Daha önceki iş cinayetlerinde yaşandığı gibi iktidar eliyle sürdürülen cezasızlık politikaları, sermayenin sırtını yasladığı iktidar, her tür güç ilişkisiyle işçilerin, ailelerin susturulmaya çalışılması doğuruyordu bu sonuçları. Bir yıllık pandemi süreci de en şeffaf biçimiyle göstermişti bunu, patronun payına düşen teşvik işçilerin payına düşen kölelikti.

Oradaki işçiler bir yanlışlık sonucu ölmemiş, hukuk diliyle söyleyecek olursak olası kasıtla ölüme sebebiyet verilmişti. Suçluların hak ettikleri cezayı almalarını, bu cinayetlerin bir daha yaşanmamasını sağlamak ise ailelerin “Buraya adalet gelecek” haykırışlarına karşılık vermekle, gerçek adalet için daha çok mücadele etmekle olanaklı. Bu sömürü düzenini tersine çevirecek, işçilere köleliği değil insanca yaşam ve insanca çalışma koşullarını sağlayacak ise tek bir şey var, örgütlü mücadele.


İlgili haberler
Coşkunlar havai fişek fabrikası patlaması davası:...

Sakarya’daki havai fişek fabrikasında 7 işçinin hayatını kaybettiği patlamaya dair ilk davanın ilk d...

Büyük Coşkunlar iş cinayeti davası: Sağ kurutulan...

Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 7 işçinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin yaralandığı havai fişek fab...

Hendek davası | İşçi kadınlar ‘Haline şükret’ diye...

Hendek Davası bugün. Coşkunlar havai fişek fabrikasında çalışan ve patlama sırasında çalışan kadın i...

Sakarya’daki patlamada yaralanan işçi: Her gün o k...

Sakarya’daki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamadan yaralı kurtulan işçi Müzeyyen Topaloğ...

Büyük Coşkunlar fabrikası davasında işçilerin gözd...

Sakarya Hendek'te 7 işçinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin yaralandığı Büyük Coşkunlar havai fişek...

SAKARYA’DA İŞ CİNAYETİ: Biri kadın 4 işçi hayatını...

Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikasında yaşanan patlamada ölen 4 işçiden ikisinin kimliği belir...