25 Kasıma giderken bir fabrikanın önündeyiz. Yaşanan yoksulluğa ve şiddete karşı yan yana gelme çağrısında bulunuyoruz kadınlara. Günlerden pazartesi ancak hafta sonu dinlenip dinlenmediği belirsiz kadınların kimi yorgun kimi servise bir an önce binme telaşında. Bildiri uzattığımız her kadın içten bir gülümsemeyle alıp okuyor. Bir kişi, bir kişi derken çevremizi sarıyor işçi kadınlar. Haftanın bir günü fabrika kapısına bildirilerimizi götürdüğümüzden yabancılamıyoruz birbirimizi artık.
‘DEVLETİN HİÇ Mİ SUÇU YOK?’
Genci yaşlısı çevremizde toplanıp gündemi konuşmaya başladığımızda söz, yakın zamanda yangında ölen 5 küçük kardeşe geliyor. Kadınlardan biri anneye sitem ederken kadınlardan başka biri “Devletin hiç mi suçu yok? Derme çatma barakaya gidip gidip gelmişler, başka da bir şey yapmamışlar” deyip dahil oluyor sohbete. “Devletin korumadığı çocuklar bunlar. Anne nasıl yetecek? Hem çalışarak hem çocuk bakarak nasıl yaşayacak? Devletin el uzatması gereken yerde suçlu hep kadın oluyor” diyerek öfkesini dillendiriyor.
Yaşça büyük olduğu belli olan bir kadın, seneler önce iki çocuğunu bırakıp kaçan kocasından sonra çocuklarıyla nasıl yaşama tutunmaya çalıştığını anlatıyor bize. Babasının kapısını çaldığında kendisine “Ya çocukları yurda vereceksin ya kocanı bulacaksın” denildiğini ekliyor. Sabahlara kadar iğne oyası yapıp piyasanın yarı fiyatına satarak çocuklarını büyütmüş. “Şimdi ikisi de evli ama bana faydaları yok, Hâlâ çalışıyorum” diyerek yaşam yükünü paylaşıyor bizimle. Kreşlerin geçmişten bugün önemini, her mahalleye kreş talebimizi söylediğimizde de “Keşke olsa. Bir ilçede bile olsa biz kadınlar için çok iyi olur. Çocukların güvende olduğunu biliriz” diyor.
Başka bir kadın, 11 yaşındaki çocuğunu daha büyük olan iki kızına bırakıp işe gittiğini söylüyor bize. İzmir’deki anne gibi küçükken çocuklarını kendi başlarına bırakıp gittiğini anlatıyor, “Aklım onlarda kalıyordu ama çalışmak zorundaydım. Kimse keyfinden çocuklarını bırakıp gitmez” diyor.
CANIMIZA TAK ETTİ
İki kadın işçi bildirimize bakıp başlıyor söze. İlki AKP iktidarını kastederek “Bunlar gitmeden bir şey düzelmez. Her şeyi mahvettiler” diyor. İktidarın kadınların ihtiyaç duydukları hizmetleri yapmak istemediği için yapmadığını, konuşanı hapse attığını söyleyip halkın canına tak ettiğini de ekliyor. Diğeri sözünü kesip araya giriyor: “Ona bakarsan yerine gelen de bir şey yapmaz. Hepsi aynı. Sanki gelen seni beni mi düşünecek?”
Taleplerimiz etrafında birlikte mücadele çağrımıza hak verdiğini söylüyor kadın işçiler. İçlerinden biri söze giriyor yeniden “İnsanlar korktukça, sustukça iyice üzerimize geliyorlar. Bunlar iyi günler. Millet yılbaşından sonra açlıkla savaşacak hale gelecek. Faturalar ikiye katlanacakmış. Zaten marketi pazarı düşünemiyorum” diyor.
Kadın işçiler geçim yüküyle birlikte bakım yükünün de omuzlarında olduğunun farkında. Kadınların güvenceli iş ve kreş en acil talebi. Kadınlar bu taleplerle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için bir araya gelme çağrımıza da olumlu yanıtlar veriyor. Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği olarak iş yerlerinde, fabrikalarda, mahallelerde, okullarda kadınlarla yan yana gelip birlikte mücadele çağrımıza devam edeceğiz.
Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı
İlgili haberler
5 yaşındaki çocuklara 1 yaşındaki çocukları emanet...
Bugün kadınları çocuklarının üzerine kapıyı çekip çıkmaya mecbur bırakan şey; kamusal, ücretsiz, nit...
Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği: 'Hay...
Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, 25 Kasım'a giderken kadınları 'Haklarımız ve hayatları...
Kocaelili kadınlar: 'Katilleri cezalandırmayanlar,...
Kocaeli’de kadın cinayetlerine karşı izinsiz eylem yaptıkları ve eylemde attıkları sloganlar nedeniy...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.