Hukukçu kadınlar buluştu: Sözü aşıp eyleme geçme zamanı
‘Yaşam hakkı, medeni haklar ve ayrımcılık’ başlıklı sempozyumda iktidarın hazırladığı 6’ncı Yargı Paketinin içeriği ve kadınları bekleyen tehlikeler konuşuldu.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kadın Hakları Hukuk Komisyonu (TÜBAKKOM), “Kadınların yaşam hakkı, medeni haklar ve ayrımcılık” başlığıyla TBB’de sempozyum gerçekleştirdi. Sempozyumun “Kadınların yaşam hakkı, devletin pozitif yükümlülükleri ve cezasızlık” ve “Ayrımcı şiddete karşı Türk Medeni Kanun’un önemi” başlıklı iki oturum yapıldı.

Çok sayıda kadın avukatın katıldığı sempozyumun açılış konuşmasını TBB Başkanı Erinç Sağkan ve TBB Başkan Yardımcısı (TÜBAKKOM) Dönem Sözcüsü Avukat Sibel Suiçmez yaptı.

‘ETKİLİ BİR İRADE GÖSTERMEMİZ LAZIM’

Konuşmasında sorunun ve çözümün açık olduğunu söyleyen Suiçmez, samimi, etkin ve zihniyet dönüşümüne yol açacak politikalar üretilmeden şiddet sorununun çözülmeyeceğini kaydetti. Suiçmez, “Nafaka hakkının sınırlandırılması, takdir yetkisinin hakime bırakılması kadına karşı şiddeti artıracağı gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde, hak ihlallerine yol açacaktır. İstanbul Sözleşmesi’nden anayasaya aykırı bir şekilde çıkılmasının nedeni basit değildir. Bugün savunmak durumunda kaldığımız Medeni Kanun değişikliklerine sıranın geleceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Yapılacak değişikliklerin nelere yol açabileceğini çok iyi anlatmak durumundayız. Kadına yönelik şiddette ‘arabuluculuk’ yöntemlerinin uygulanmaması gerektiğini anlatmak zorundayız. Çok büyük bir mücadele alanında birlikte yol almak zorunda kalacağız. O yolun nasıl olacağını bugün karar altına alacağız. Yasaları uygulayacak samimi iradenin olması önemlidir. Bu iradeyi etkilemek için etkili bir irade göstermemiz gerekiyor” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından sempozyumun birinci bölümü olan “Kadınların yaşam hakkı, devletin pozitif yükümlülükleri ve cezasızlık” konusuna geçildi. İlk oturuma Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece Göztepe, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çiğdem Sever, Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fulya Eroğlu konuşmacı olarak katıldı.

‘ONARICI ADALET DEĞİL ÖNERİCİ ADALET İSTİYORUZ’

Prof. Dr. Ece Göztepe, eşitlik hakkının herkes için Anayasada güvence altına alındığını ifade etti. Türkiye’nin taraf olduğu Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi CEDAW hakkında bilgi veren Göztepe, sözleşmenin devlete ve yetkili kurumlara yüklediği sorumluluklara değindi. Göztepe, “Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali olarak nitelendirilmektedir. Yaşayan kadınlar için onarıcı adalet değil önleyici adalet istiyoruz. Kadın örgütlerin ve belediyelerin kadına yönelik şiddete karşı acil yardım hatlarının geliştirilmesi gerekiyor. Devlet her kadından sorumludur. Devletten talebimiz; her kadının yaşam hakkının savunulmasıdır” dedi.

‘KADIN DÜŞMANLIĞINA VARAN SÖYLEMLERLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Ardından Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çiğdem Sever söz aldı. Kadın cinayetlerini önlemek ve yargılama noktasında devletin pasif yaklaşımları olduğuna dikkat çeken Sever, “Türkiye’de anıt sayaç var. Bu kadınların isimlerini takip etmekte zorluk yaşıyoruz. Bizler hak, hukuk mücadelesi yürüten kadınlar kendi hakları ve can güvenlikleri tehdit altında olan kadınlarız. YÖK, açıkça toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumsal açıdan uygun olmadığını savunarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini yönetmelikten çıkardı. Kadına yönelik şiddet dili yaygınlaşıyor, kadın düşmanlığına varan söylemlerle karşı karşıyayız. Kadınların yaşam hakkını hala konuşmaya devam ediyoruz. Bunun ötesinde bir şey konuşamıyoruz. Hukukçu olarak bunları konuşmak zor. Türkiye’de cezasızlık, bütün hak mücadelesinin en büyük problemidir” şeklinde konuştu.
Türkiye’de kamu görevlilerin kadına yönelik şiddete karşı pasif tutum sergileyerek ayrımcı yaklaştıklarına işaret eden Sever, “Kamu görevlileri önlem almadıkları, duymazdan geldikleri ve risk analizi yapmadıkları için sorumlu olacaklarını düşünmüyorlar. Eşine şiddet uygulayan polislerden kaçı görevinde değil? Bu soruyu sormak lazım. İdari soruşturma açılmaması ve görevde kalma problem hali var. Kamu görevlilerine ‘Neden bu kadını korumadınız’ diye hesap soramadığımız noktalarda cezasızlıkla mücadele çok da mümkün değil. Cezasızlıkla mücadele edilmediği noktada kadına yönelik şiddetle mücadele etmek mümkün değil” diye konuştu. Sever, Yönetim Kurulları başta olmak üzere Anayasa Mahkemeleri’nde kadınların daha fazla olması gerektiğini ve eşit temsil oranlarının yükselmesi gerektiğini belirtti.
‘UZAKLAŞTIRMA KARARLARI KISA SÜRELİ ALINMAYA BAŞLANDI’

Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fulya Eroğlu ise sempozyuma online olarak katıldı. Kadına karşı şiddet olaylarının son bulmamasının ve artarak devam etmesindeki sebebin cezasızlık olduğunu dile getiren Eroğlu, “Bu cezasızlık rahatlığıyla kadına yönelik şiddet kanıksanmış. Bu cezasızlık hissi oldukça failler yerleştirilen eylemler oluyor. Mevcut pek çok hüküm olduğu gibi uygulanmamakta. Uzaklaştırma kararlarının çok etkin takip edilmesi gerekiyor. Sözleşmeden çekilmesiyle uzaklaştırma kararları da artık daha kısa süreli alınmaya başlanılıyor. İndirimler derken, fail infaz kurumuna dahi girmiyor. Kadına şiddete de ceza hukukunun önleyici fonksiyonlarının ön planda olması gerekiyor. Biz artık kadınları kaybetmek istemiyoruz. Kadına karşı şiddet fiilleri, basit bir kasten yaralama olayı olarak görülmemeli, soruşturmalar etkin yürütülmelidir. Alınan her tavır hem topluma hem de hukuk uygulayanlara mesaj olarak gidiyor” şeklinde konuştu.

‘GELECEĞİMİZ KARARTILIYOR’

Moderatörlüğünü Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kadınlar Birliği Genel Başkanı Avukat Sema Kendirici Uğurma’nın yaptığı ikinci oturumda ise Eşitlik İçin Kadın Platformundan (EŞİK) Avukat Hülya Gülbahar, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuk Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Kadriye Bakırcı, Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalından Doç. Dr. Özge Yücel konuşmacı olarak katıldı.

İlk olarak konuşan Avukat Sema Kendirici Uğurma, bir arada olmanın sürdürülmesi gerektiğini söyledi. Uğurma, “Öldürülen kadınları savunanlar öldürülmeye başlandı. Meclise gelen her torba kadınlar için bir hak kaybının anlamına geliyor. Yaşam hakkının kutsallığı karşısında, hava su kadar ihtiyacımız olan yasal haklarımız noktasında birlikte tartışacağız. Paketlerle, torbalarla, yasal düzenlemelerle Meclisi alet ederek elimizden haklarımızı almaya, kadın, çocuk tanımaksızın geleceklerini karartmaya dayalı bütün belirtiler ortada” dedi.

6’NCI YARGI PAKETİ’NİN TEHLİKESİ
Ardından Avukat Hülya Gülbahar, sempozyuma online olarak katıldı. Medeni Kanun’da bulunan nafaka konusunda kadın örgütlerinin tepkilerinin yetersiz kaldığını ifade eden Gülbahar, 6’ncı Yargı Paketine dikkat çekti. Gülbahar, “Yoksulluk nafakasının sınırlandırılması ve devlete bağlanması, aile arabuluculuğu meselesi şu an en önemli gündemimiz. Şu anda bu saldırıların sözden eyleme dönüştüğü süreci yaşıyoruz. Sırayla haklarımız gidiyor. Boşanma komisyonu dediğimiz de Mecliste kurulan ve AKP’nin yoğunluklu olduğu komisyonun hazırladığı Meclisten geçirilen bir rapordan söz ediyoruz. 6284 sayılı Yasa, Medeni Yasa gibi kazanılmış yasaların yarısını alacak olan bir komisyondan söz ediyoruz” ifadelerinde bulundu.
‘ARABULUCULUĞU KESİNLİKLE KABUL ETMEMİZ GEREKİYOR’
Komisyonun kadın hareketinin öngördüğü şeyleri hayata geçirdiğine vurgu yapan Gülbahar, şöyle devam etti: “İktidarda kaldıkları sürece parça parça Boşanmaların Önlenmesi Komisyonunda oluşturdukları raporu hayata geçirecekler. Kapıyı aralayıp bir adım sokuyorlar. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı ama arabuluculuk kanunu hâlâ yürürlükte. Kadına karşı şiddetin sadece fiziksel şiddete indirgenmesi gündemde. Aile arabuluculuğu ekonomik şiddeti şiddet olarak görmeyip, arabuluculuğu araya koyacaklar. Kim sağlayacak güvenliği? Kadınlar koruma kararına rağmen öldürülüyor? Arabuluculukta can güvenliği nasıl sağlanacak? Bu soruların sorulması gerekiyor. Kadınların yaşamlarını kaybettiği için bu arabuluculuğu kabul etmememiz gerekiyor. Kadınların kendi ayakları üzerinde durması ve bu koşullar olana kadar hepimizin mücadele etmesi gerekiyor.”
‘KADINLARIN ÖZGÜR OLMAMASI HEDEFLENİYOR’

 Ardından konuşan Doç. Dr. Özge Yücel, eşitliğe karşı açılan bir savaş olduğunu kaydederek, adaletin adım adım silinmeye çalışıldığını belirtti. Yücel, “Topyekun tüm medeni haklarımıza dönük bir saldırı var hepsi birbiriyle ilişkili. Algı operasyonu yürütülüyor ve kamu bütçesinde nafakanın karşılanması üzerinde duruyorlar. Kadınlar ve çocuklara verilen nafakayla herkesin bir derdi var. Kadınlar olarak sadaka istemiyoruz. Kadınların özgür olmamasını hedefliyorlar ve bunun için her tür girişime başvuruyorlar. Yoksulluk bir insan hakları sorundur, biz süreyi hakime bırakalım demek kadınların yoksullaşmasını göz ardı etmek demektir. Yoksul, işsiz, eğitimsiz, üzerinde baskı yaratılan kadınlardır. Nafakaya duyulan ihtiyacın ortadan kaldırılması gerekiyor. Kalıcı barınma yerlerine ihtiyacımız var. Bizim bunları talep etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘KADINLARIN HİÇBİR ALANI GÜVENLİ DEĞİL’

Son olarak, Prof. Dr. Kadriye Bakırcı, sempozyuma online katıldı. Ana muhalefet partisinin nafakanın devlet tarafından ödenmesi fikrini ortaya attığına ve bu fikrin hükümet tarafından dile getirilmeye başlandığına değinen Bakırcı, “Bir kadının mülk edinme hakkını da ihlal etme durumu var. Kadınların hiçbir alanı güvenli değil. Nafakanın kaldırılması erkekler lehinedir. Boşanmaların ve çok sayıda evliliklerin yapılmasının önü açılacaktır. Devletin, nafaka hakkının bir hak olduğu bilincini oluşturması gerekiyor. Nafaka hakkını güvence altına almak zorunda” dedi.

‘YAŞAM NÖBETİ’ TALEBİ

Konuşmaların ardından barolardan katılan kadın avukatlar söz aldı. Belirlenecek sonuç bildirgesine dair fikirlerini sunan avukatlar, baroların kadın hakları merkezlerinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Söz alan Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken de Medeni Kanun’un 17 Şubat’ta kabul edildiğini hatırlatarak, Tüm yolları denedikten sonra 17 Şubat’ta da “yaşam nöbeti” tutulması talebinde bulundu.

GARİBE GEZER VURGUSU
Diyarbakır Barosundan söz alan bir avukat ise, “Kürt bir kadınım bugün burada buluşmamızın sebebi kadına yönelik şiddet ama bizim sıkıştırdığımız yer ev içi şiddet ve ısrarlı takip. Kadınlar Kürt oldukları için, göçmen oldukları için bir sürü ayrımcılığa maruz kalıyor. TÜBBAKOM, çok eksik kaldı. Garibe Gezer cezaevinde devlet görevlileri tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını söyledi. Devlet üzerine düşeni yapmadı, kurumlar topyekun bir durum sergileyemediği için intihar etti. Biz kolektif bir tutum belirleyemedik. Bizim kadınlar olarak belirli yönleriyle siyaset üstü, ortak dertlerimiz var. Hangi görüşte olursak olalım penceremizin genişlemesi lazım. Garibe Gezer’i konuşmamız lazım, sınırları geçen ölen kadınları görmemiz ve konuşmamız lazım. Çokluğu, ayrımcılığı, kadına yönelik her türlü şiddeti ve mücadele kararlılığını göstermek ve yaşam nöbetleri, tıpkı adalet nöbetleri gibi her baronun yapması önemlidir. Tüm bunlar için, buradan çıkacak kararla Türkiye’deki bütün baro kadın hakları merkezi adına Mecliste her siyasi partiden randevu isteyelim ve çözüm önerilerimizi sunalım ve bizlere hayır diyecek mecalleri kalmasın” ifadelerini kullandı.
TOPLUMDAKİ KADINLARA ULAŞILMASI TALEBİ

Ankara Barosu’ndan İlayda Doğa Karaman da 6’ncı Yargı Paketinde üç başlığın yer aldığını hatırlatarak, toplumdaki kadınlara ulaşılması ve sivil toplum örgütleriyle görüşmelerin yapılması gerektiğini belirtti. Söz alan diğer avukatlar da artık sözü aşıp eyleme geçmek gerektiğine işaret etti.

Sempozyum kapsamında hazırlanacak sonuç bildirgesi önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak.

Haber: Jinnews

Fotoğraf: MA

İlgili haberler
Avukatlar Dilara Yıldız için eylemde| İstanbul Söz...

Oktay Dönmez tarafından katledilen Avukat Dilara Yıldız için İstanbul Barosu önünde cenaze töreni dü...

Avukat Eylem Sarıoğlu: İstanbul Sözleşmesi şiddeti...

Erciyes Üniversitesi KAÇAUM etkinliğinde konuşan Kayseri Barosu Kadın Komisyonu Başkanı Avukat Eylem...

Avukat Dilara Yıldız katledildi| Yasalara göz dike...

Avukat Dilara Yıldız, eski nişanlısı tarafından silah zoruyla getirildiği bir restoranda öldürüldü....