Hayatta kalmak için mücadele etmemiz gerekiyor
Batıkent’te Ekmek ve Gül çağrısıyla, Kardelen Mahallesi Petrol-İş Sitesi kadınları olarak bir aradaydık.

Böyle başladık söze… Kardelen Mahallesi Petrol-İş Sitesi kadınları olarak 8 Mart’a giderken, hem 8 Mart’ı hem de depremi konuşmak için, Avukat Sinejan Kut’un katılımıyla bir araya geldik.

Toplantı yapılmadan önce sitede “Hem toplantıya davet hem de kız kardeşlik köprüsüne davet” için kapı kapı gezdik. Çağrımızı duyan çoğu site sakinleri “Ne güzel şeyler yapıyorsunuz, biz de destek olalım, elimizden ne gelirse yapmaya hazırız” gibi olumlu cümlelerle karşıladı bizi. Yeni taşınan ve ilk defa tanıştığım insanlar “Kız kardeşlik köprüsü” için hemen o anda desteklerini paylaştılar. Bu devirde devlete güvenmeyen insanlar, bizlere yani Ekmek ve Gül’ün önderliğinde yürüttüğümüz mücadeleye sonuna kadar inanıyorlar.

Toplantı saati hararetli konuşmalarla başladık. Toplantıya arkadaşını davet eden bir kadın vardı önce onunla tanıştık. Burada bizimle birlikte olduğu için çok mutlu olduğunu söyleyerek, “İyi ki bu toplantıları yapıyorsunuz. Ben de hem Ekmek ve Gül alacağım hem de tüm toplantılara katılmaya çalışacağım” dedi içten ve güler yüzüyle tanıştığımız yeni arkadaşımız. Hemen ardından, tabii ki gündemimiz olan ve bir türlü aklımızdan atamadığımız deprem gündemiyle başladık sohbete. Çoğunlukla konuşmanın seyri de “deprem” üzerineydi. Bunun üzerine Avukat Kut; “Ölmekte hepimiz serbestiz ama hayatta kalmak için mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.

DEPREM VERGİLERİ NEREDE?

Deprem deyince de ilk akıllara gelen “99 Gölcük depremi” oluyor. Gölcük depremini yaşayan ve o günden sonra Ankara’ya göç eden insanlar vardı aramızda.

O günlerden bugüne dek ödenen deprem vergisinin nereye gittiği sorusunu sorduk hep bir ağızdan. Bakıyorsunuz günün sonunda yardımların olmadığını, deprem sığınma alanlarının AVM’lere dönüşmesi, depremzedelerin kara kışta aç, susuz, çadır sorunu yaşaması bir de üstüne hükümet yetkilileri tarafından halktan hâlâ yardım kampanyaları çağrısının yapılması nerede bu devlet, nerede bu hizmet dedirtiyor.

Halkın kendi çabasıyla oluşturduğu yardım zincirinin bile engellendiğini söyleyen kadınlar öfkelerini tutamıyorlardı.

“Devletin yetkili mercileri yapması gerekeni yerine getirseydi, Kızılay gibi yardım bir kuruluşu para karşılığında AHBAP’a çadır satmazdı. İnsanlar çadır diye beklerken depoda bekletmek hangi vicdana sığar?” diye sorular yönelttiler sitemle kadınlar. İçlerinde yaşı daha ileride olanlar “Kızılay eskiden böyle değildi, bu hükümet her şeyi kâr hırsına döndürmüş durumda” dediler.

‘DEVLET ENKAZIN ALTINDA KALDI’

Gerekli araç-gereç, ekipman yetersizliğinden koordinesiz, hazırlıksız, sorumsuz davranıldığını, hiçbir yardımın ulaşmadığı yerlerde diri diri ölen insanları dile getirdikçe öfkemiz de katbekat arttı.

Tüm bu yaşanan karmaşanın ortasında net görünen bir şey vardı o da “Devletin enkazın altında kaldığı” hiç şüphesiz ortadaydı. Bunda hepimiz hemfikirdik. İçimizden biri bile “Kader” demedi. Çünkü hepimiz biliyorduk bu yaşananların “Kader” değil “Vahşet” olduğunu.

Toplantıya katılan komşular kendilerince yaptıkları yardımlaşmadan bahsettiler. “Devlet olmadan da biz birbirimizle dayanışabiliyormuşuz” diyerek dayanışmanın öneminden bahsettiler.

‘HELALLİK İSTİYORLAR UTANMADAN’
Sitemizde depremzede aileler var ve bir evde birkaç aile bir arada yaşıyor. Bir yandan fahiş fiyatlarla evler kiraya veriliyor bir yandan bunca acizliğin ortasında depremzedeler iş bulmakta zorlanıyor. Birçok insan büyük şehirlere göç etmiş durumda, hemen nasıl iş bulacaklar? Yardımlar kısa bir zaman sonra bitecek. “Normalleşmeye” dönülmeye başlanılsın isteniyor ama ne yazık ki üst üste yaşayan insanlar nereye kadar dayanacak, nasıl normale dönülecek?
Avukat Kut, “İmar affı dediler, reklamlar çektiler, barışacağız herkes ev sahibi olacak dediler. Binlerce insan göçük altında can verdi “derken, site sakinleri bu cümlelerin ardından “Helallik istiyor bir de utanmadan. Helalleşmeyeceğiz, hesap soracağız” diye kararlı konuştular. Bilim insanları yıllarca uyardılar oysaki deprem bölgesiyiz, ranta değil insana odaklı yapılsaydı konutlar böylesi korkunç bir şey yaşamazdık. “Büyük felaketti” deyip geçiştiremeyiz, bunu öngörüp ona göre önlem almalıydılar.


HERKES ÇOK ÖFKELİ

Herkes hem çok öfkeli hem de konuşacak çok gündem maddesi vardı. Site sakini bir kadın; “Diyarbakır’dan gelen çocuğum deprem etkisini yaşadığı için Ankara’ya yanımıza geldi bir gece uyanıp anne kendini koru diye bağırdı. 2 metre oğlum küçülmüş kalmıştı. Psikolojik etkisini hâlâ yaşıyor” diye üzülerek anlattı. “Güneydoğulu, Ermeni, Batılı diye ayırmamak lazım. Herkese yardım etmeli ve birlik beraberlik içinde olmak lazım” dedi.

DEVLET DE ŞUNU YAPTI DİYEMEDİK

Konuşmalar arasında bir kadın: “Farkında mısınız hep insanlar tarafından sağlanan yardımı konuşuyoruz. Devlet de şunu yaptı, bunu yaptı diye hiç söz etmedik” dedi

Başka bir kadın, “1100 odalı sarayını açsın depremzedelere, hepimiz sarayın önüne gidelim sesimizi çıkaralım yetti artık bu yaşattıkları” dedi.

Avukat Kut; “Diyanetin bütçesi çok fazla, insanlar kefensiz gömüldü. Bunun hesabını da sorgulamalıyız” dedi. “Peki ne yapmalıyız? Nasıl yol izleyeceğiz?” diye sorular yöneltti kadınlar.

KIZ KARDEŞLİK KÖPRÜSÜYLE DAYANIŞMA AĞI KURMAYA ÇALIŞIYORUZ
“Daha çok ikincil durumda olan, “hijyenik ped” bile istemekten çekinen kadınlarla, eğitimden uzak kalan, psikolojik yetersizlik içinde yaşamaya çalışan çocuklarla dayanışmaya çalışıyoruz. Gönüllü arkadaşlarla beraber bizzat deprem bölgesine gidecek, orada çalışma yürütecek gönüllü insanlara ihtiyacımız var” dedi Ekmek ve Gül okuyucusu bir kadın.
BURADAYIZ, BİRLİKTEYİZ, BİRLİKTE AŞACAĞIZ
Bunun üzerine “Kız kardeşlik köprüsüyle hayatı yeniden kurmaya çalışıyoruz” diyerek depremzedeler için oluşturduğumuz acil ihtiyaç listesini ve de neler yapmamız gerektiğini de konuştuk. Ellerinde dayanışma poşetleriyle gelenler vardı toplantıya. “Kız kardeşlerimize bizim de ufak katkımız olsun. Kız kardeşlik köprüsünü daha da büyütmek ve destek olmak için” biz de elimizden ne gelirse yaparız” dediler.
“7 Mart Salı günü Batıkent Gimsa” önünde 8 Mart basın açıklamasını duyurmak için toplanılacağı üzerine de konuştuk. Kadınlardan orada olmaları için söz aldık. Buradayız, birlikteyiz ve beraber aşacağız tüm bu zorlu süreçleri. Ve hep bir ağızdan söyledik sözlerimizi toplantıyı bitirirken: “Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuracağız” “Dayanışmayla Ayaktayız Örgütlenerek Değiştireceğiz!”

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Çiğli’de kadınlar, ‘Deprem, dayanışma ve haklarımı...

İzmir'de Viyan Kadın Korosu’nun çağrısıyla “Deprem, dayanışma ve haklarımız” konulu panel ile 8 Mart...

Aliağalı Kadınlar: Depremin yarattığı yıkımı kadın...

Aliağalı Kadınlar deprem bölgesinden Aliağa’ya gelen kadınlarla bir araya geldi. Kadınlar 8 Mart Çar...

Tuzluçayırlı kadınlar depremzede ailelerle buluştu...

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinin çağrısıyla bir araya gelen 35 yöre derneği 8 Mart açıklama...