Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde gerçekleşen ve Hatay, Malatya, Adıyaman, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye ve Diyarbakır illerini etkileyen deprem nedeniyle Göç İdaresi söz konusu 10 ilde ikamet eden uluslararası koruma ve geçici koruma kapsamındaki mültecileri ilgilendiren bir bildirge yayımladı.
Bu bildirgeye göre 7 Şubat itibarıyla depremden etkilenen illerdeki uluslararası koruma ve geçici koruma kapsamındaki yabancılar için yol izin belgesi uygulaması kaldırıldı.
Böylece söz konusu mülteciler yol izin belgesi olmadan depremden etkilenen 10 ilden ayrılabilir ve bu iller hariç olmak üzere başka bir kente seyahat edebilirler.
MÜLTECİLER HAVA YOLUYLA TAHLİYE EDİLMEYECEK!
Bildirgeye göre depremden etkilenen ve bölgeden ayrılacak mültecilerin tahliyesi hava yolu ile sağlanmayacak olup, kendi imkânları ile ayrılamayıp tahliye edilmeyi talep eden yabancıların bulundukları yerdeki tahliye noktalarına (Havalimanı hariç olmak üzere) gitmeleri gerekir.
Ayrıca depremden etkilenen 10 ilden ayrılarak başka bir kente gelen mültecilere gittikleri illerde kamu kurum ve kuruluşlarınca konaklama imkânı sağlanamayacak. Söz konusu mültecilerin İstanbul ve depremden etkilenen bölgeler hariç yakınlarının bulunduğu ve başta barınma olmak üzere acil ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri illere gitmeleri ve gittikleri ildeki il göç idaresi müdürlüklerine müracaat ederek 90 gün süreli yol izin belgesi almaları gerekiyor.
Depremden etkilenen mültecilerin başka bir ilde başta barınma olmak üzere ihtiyaçlarını karşılayabilecek olanaklarının bulunmaması durumunda illerini terk etmemeleri ve bulundukları yerdeki planlamalara göre hareket etmeleri gerekiyor bilgisi de bildirgede yer alıyor.
MÜLTECİLER KADERİNE TERK EDİLİYOR
Göç ve mülteciler alanında çalışan Pırıl Erçoban yayımlanan bildirgeyi ve mültecilerin durumunu Ekmek ve Gül’e değerlendirdi:
“Yaşadığımız gerçekten büyük bir felaket. Büyük bir acı içerisindeyiz. Ama şunu unutmamak gerekir ki depremden etkilenen 10 ilde 2 milyon mülteci yaşıyor ve bu depremden onlar da etkilendi. Deprem, felaket, afet insan ayrımı yapmıyor, herkesi etkiliyor. Bunu aklımızdan çıkarmamak gerekiyor. Yardım, kurtarma ve ilgiyi ayrımcılık yapmadan yöneltmek çok önemli. Göç İdaresinin ifade ettiği ve yayınladığı bildirgede tahliye konusunda, havaalanları zaten aşırı dolu. Biz ilk günden 10 Şubat’a kadar mültecilerin de havaalanlarına yönlendirildiklerini duyduk ancak 10 Şubat tarihinden sonraki tüm hava yolu tahliyelerinde mültecilere izin verilmeyeceği bildirildi. Barınma meselesiyle ilgili de kendi imkanlarıyla veya tandık desteği olmadan mültecilerin bölgeyi terk etmemeleri yönünde bir karar var. Bu nasıl tespit edilecek, kriz masaları mı kurulacak bunlar net değil ama şunu biliyoruz ki mülteciler ve göçmenler AFAD ve Valiliklerin koordinasyonundan yararlanamayacaklar. Yani depremzedelere tahsis edilen otel, yurt ve kamu tesislerinde barınma imkanları olmayacak.
Diğer önemli nokta ise STK’ların mültecilere deprem bölgesi dışında barınma imkanı vermelerine izin verilmeyecek. Bütün bunlar neden oluyor diye sorarsanız Suriye sınırına yakın bölgede yaşayan sadece geçici koruma sahibi mülteci sayısı 1 milyon 700’ü aşıyor. 2 milyon dememizin nedeni uluslararası korumaya sahip mültecilerin de olduğu biliniyor.
90 GÜN İÇİNDE HER ŞEY DÜZELECEK Mİ?
Mültecilerin özellikle kalıcı olarak şehirlere dağılması ve o şehirlerin altyapı ve üst yapılarının bu dağılıma müsait olmadığı için gelecek olan tepkiden çekiniliyor. Mültecilerin bu süreçte sürekli hedef gösterildiği bir dönemden de geçiyoruz. Dolayısıyla bu tepkinin diğer illerde de yayılmasından çekince var. İmkânı olup başka illere giden mülteciler açısından da sadece 90 gün barınma izni veriliyor ve böylece orada kurulan bir yerleşik hayatın önüne geçilmeye çalışılıyor. Bu tabii bir soru ki 90 gün içerisinde kim nasıl toparlanacak? Travmatik bir durum da söz konusu insanlar tekrar oralara da dönmek istemeyebilir.
Özellikle kadınların ve çocukların ekstra olumsuz etkilendiği bir sürecin içindeyiz. Kadınlara ve çocuklara yönelik özel önemlerin alınması gerçekten şart. Uzun vadeli çadır ve konteynır kampların kurulacağı bekleniyor ama kadınların ve çocukların güvenliği ve yaşadığı travmaların önüne geçilmesi için önlem alınması şart. Çünkü esas bu dönemde tehlikenin de büyüdüğünü görüyoruz.”
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Ortaca’da depremzedelere yardım kampanyası
‘El ele her şeyi başarabilir, acıların üstesinden gelebiliriz’ diyerek Muğla’nın Ortaca İlçesinde ka...
Depremin 6. günü | Çadırkent hâlâ yaşanılır değil!
Depremin vurduğu Malatya'da 6. günde çadır kentler hâlâ yaşanabilir durumda değil. Depremzedelerin s...
İranlı kadınlar: ‘Kalbimiz Hoy, Türkiye ve Suriye’...
İran'ın Zahedan ilinde bugün halk yine sokaktaydı. Kadınlar taşıdıkları dövizler ile Türkiye, Suriye...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.